CHP’nin İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla başlayan ‘Millet İradesine Sahip çıkıyor’ mitinglerinde yeni adres belediye başkanı tutuklu olan Büyükçekmece oldu. Yoğun bir kalabalığın katıldığı mitingde; Silivri'de tutuklu bulunan Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün'ün ve CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu'nun mesajları okundu.. İmamoğlu’ Tek dertleri koltuklarını korumak’ derken, Akgün ise ‘ 40 yıldır ilk defa ailemden ve Büyükçekmece’den ayrıldım. Bu karanlık günler geçecek.” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenerek, “CHP’nin oyu yüzde 40’ın üstünde. Şimdi Erdoğan’a sesleniyorum, benim adayım belli. Sandığı istiyoruz. Oyumuz belli, oyun belli. 2 Kasım Pazar günü çık karşımıza, getir sandığı. Seni yüzde 29’la orada oturtmam. Yüzde 29’la orada oturamazsın. Milletten kaçamazsın. Cesaretin varsa, hodri meydan. Getir sandığı.” Diyerek erken seçim çağrısı yaptı.

Akgün: Bu karanlık günler geçecek

CHP’nin Büyükçekmece’deki mitinginde Silivri Marmara Cazevi’nde tutuklu bulunan Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün'ün mesajı okundu.

Akgün, mesajında şu ifadeleri kullandı:

Sevgili Büyükçekmece ailem, kıymetli vatandaşlarım. Her birinizin yüreğine hitap etmek istiyorum. Sizleri Silivri'deki demir parmaklıklar ardından yüreğimdeki sınırsız sevgi ve bağlılıkla selamlıyorum. Büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öpüyor, 40 yılı aşkın bir sürede sürdürdüğüm bu onurlu hizmet yolculuğunda sizlerle aynı yolu yürümüş olmanın gururunu her an, her şartta taşıyorum.

Şundan emin olun. Kalbim her zamanki gibi aranızda, Büyükçekmece sokaklarında, çocukların gülüşünde, sahilin mavisinde, doğanın yeşilinde atıyor.

Cumhurbaşkanı adayımız, üç kez İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmiş Ekrem İmamoğlu'nun hukuksuzca tutuklanmasının ardından Cumhuriyet Halk Partili belediyeler üzerinde başlatılan baskıcı uygulamalar sonucu bugün sizlere Silivri zindanından sesleniyorum.

“40 yıldır ilk kez ailemden ve Büyükçekmce’den ayrıldım”

40 yıldan beri ilk kez ailemden, Büyükçekmece ailemden ayrı kaldım. Kurban Bayramı'nda kucaklaşamadık. Ama bu karanlık günler geçecek. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bize emaneti Cumhuriyet! Onun çizdiği yolda ilerleyecek ve bu ülke er geç çağdaş medeniyet seviyesine ulaşacaktır. Bundan asla şüphem yok.

Bugün yaşadığımız bu hukuk, adalet ve insaf dışı uygulamalar, Türk demokrasi tarihinde kara bir leke olarak anılacaktır. 11 belediye başkanının, başkan yardımcımız Rıza Can Özdemir, Ömer Kazancı ve diğer arkadaşlarımızın zindanlarda ne işi var? Sizler, sizler bizleri özgür iradenizle seçmediniz mi?

Bu uygulamaların ne ülkeye, ne millete, ne de yerle bir olmuş ekonomiye bir faydası var. Ekmek bulamayan vatandaşa, umutsuz gence ne katkısı var? Bu çağ dışı tutumlar memleketimizi her geçen gün daha da karanlığa sürüklüyor. Unutmayınız ki gecenin en zifiri vaktinin hükmü şafak sökene kadardır. Ve o şafak çok yakındır.

32 yıldır sizlerin büyük desteğiyle sosyal belediyecilik bilinciyle insanların yaşamaktan zevk aldığı, medeni, kültür sanatla iç içe, sporla, eğitimle gelişen bir Büyükçekmece yarattık. Bu şehri hep birlikte sizlerle, halkımızın, hatta çoğu zaman muhalefette olmamıza rağmen el birliğiyle kurduk. Belediyemizin bütçesini halkımızın katkısıyla şekillendirdik. Yatırım projelerimize sizlerle birlikte karar verdik. Şehrimizin 2050 vizyon planını halkımızla birlikte hazırladık. Örnek bir belediyecilik anlayışıyla şeffaflığı rehber edinerek çalıştık.

Yılda 10-15 müfettiş

Diğer belediyelere senede bir müfettiş gitmezken, bizim belediyelerimize yılda en az 10-15 kez müfettiş gönderildi. Ama ama biz her zaman alnımız açık, başımız dik bir şekilde karşıladık. Çünkü biliyoruz ki hak yerini bulacak, bu zor günler geçecek ve biz yine hep birlikte daha büyük hizmetlere imza atacağız.

Kendimi Büyükçekmece’ye adadım

Ülkemizin geleceği için, hak, hukuk, adalet için çalışmaya devam edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Allah şahidimdir ki yaşamım boyunca ülkem için, vatandaşlarımın mutluluğu için gece gündüz demeden var gücümle çalıştım. Kendimi Büyükçekmece'ye, vatandaşlarıma adadım.

Büyükçekmecemi, yurdumu, yurttaşları ile sevdim, sevmeye de devam edeceğim. 40 yıldır Büyükçekmece'de sizlere bir aile anlayışıyla hizmet etmenin onurunu ve mutluluğunu yaşadım, yaşıyorum. Hepinize minnettarım.

Bu yaz birlikte çok önemli hizmetleri gerçekleştirecektik. Ama bugün fiziken Silivri'de olsam da ruhum, gönlüm, bütün varlığımla sizin ve ekip arkadaşlarımın yanındayım.

Yaşamakta olan, yaklaşmakta olan büyük depreme karşı mega projemiz kentsel dönüşüm davamızın peşindeyim. Birinci önceliğimiz, hiçbir vatandaşımızın burnunun kanamayacağı, deprem dirençli bir Büyükçekmece inşa etmektir. Çok şükür ki 1999 depreminden ders çıkararak sizlerle birlikte şehir merkezimizde 50.000'den fazla riskli konutu yeniledik. Bu çalışmalar sayesinde kentsel dönüşümde şehir merkezimizin %70 başarı sağladık. Bu yaz da aynı kararlılıkla bu çalışmalar devam edecektir.

“Neden Silivri’deyim”

Şimdi, bugün neden Silivri'de olduğumu anlatmak istiyorum: Yıllarca şehir planlamasında yatay yapılaşmadan ödün vermediğim, planı deldirmediğim için. Şehri betona teslim etmeyip, kaçak yapılaşmaya karşı direndiğim için. Esenyurt'ta kişi başına 1 metrekare yeşil alan düşerken, Büyükçekmece'de bu alan oranı 120 metrekarenin üstüne çıktığı için. 2050 vizyon planını halkla birlikte yaptığım için. Türkiye'nin en büyük fuar ve kongre merkezini, dünya standartlarında TV kulesini, görkemli bir marina ve yat limanı şehrimize kazandırdığımız için. Türkiye'nin en büyük film platosunu buraya getirdiğim için. Kaymakamlık, Emniyet Müdürlüğü, 38'den fazla kreş okul, 28'den fazla cami ve cemevi yaparak halkın her kesimine dokunduğum için."

İmamoğlu’nun mesajı: Tek dertleri koltuklarını korumak

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Ekrem İmamoğlu'nun mesajını miting alanına iletti:

"Sevgili Büyükçekmeceliler, benim iyi kalpli, cesur komşularım; ülkemiz her yeni güne yeni bir hukuksuzlukla, yeni bir zulümle uyanıyor. Hukuka, demokrasiye, milli iradeye saldırıyorlar. Birliğimize, kardeşliğimize saldırıyorlar. Ekonomik krizler karşısında aciz, afetler karşısında güçsüzler… Ülkenin sorunlarını çözecek kadroları, enerjileri, hevesleri kalmamış… Ülkemizin etrafını yangın yerine çeviren sömürgeci zalimler karşısında sesleri çıkmıyor. Bütün güçlerini, enerjilerini muhalefeti yok etmek için seferber etmiş durumdalar. Tek bir projeleri var: Koltuklarını korumak.”

“Mertçe yarışmaya cesaretleri yok”

“Milletin önünde benimle mertçe yarışmaya cesaretleri olmadığı için, yargı eliyle pehlivanlık taslıyorlar. Bunlarınki yalancı pehlivanlık. Aslında, normal şartlarda seçim kazanamayacaklarını bilmenin korku ve telaşı içindeler. Beni ve arkadaşlarımı içeri attılar ama korkuları geçmiyor. İddianamenin hazırlanıp, yargılamanın başlamasından bile korkuyorlar. Onun için yalanlarını, iftiralarını büyüttükçe büyütmeye, dava sürecini uzattıkça uzatmaya çalışıyorlar. Bu amaçla attıkları her adım, onların acizliklerini daha fazla ortaya çıkarıyor. Büyükçekmece’nin 30 yıllık belediye başkanı, benim sevgili ağabeyim Hasan Akgün’ü suçlu ilan edebileceklerini, yalanlarla, iftiralarla vatandaşın ona sevgisini, saygısını azaltabileceklerini zannedecek kadar acizler. Ailelerimizi, avukatlarımızı baskı altına alarak sonuç alabileceklerini düşünecek kadar acizler.”

“86 milyonun kardeşliği kazacak”

“Bunlar; insanlık nedir, vicdan nedir, mertlik nedir unuttular. Bunlar; hukuk nedir, demokrasi nedir, milli irade nedir, unuttular. Ülkeyi kendi tapulu malları, devleti kendi aile şirketleri zannediyorlar. Milleti istedikleri gibi hizaya sokabileceklerini zannediyorlar. Hiçbir güç, bu aziz milleti kendi adaletsizliğine, kendi zulmüne ortak edemedi, edemeyecek. Biz, tek bir kişiye yapılan adaletsizliğin, hepimize yönelik bir tehdit olduğunu çok iyi bilen, haksızlıklara gönülden isyan eden bir milletiz. Bizim için vatan, üzerinde özgürlük, adalet ve huzurun hâkim olması için uğruna can vermeye hazır olduğumuz toprak demektir. Bizim için devlet, milletin adaleti sağlayan elidir. Devlet adaletini yitirirse, milletin kolu kanadı kırılır. Bizler; bu mücadeleyi adalete, yani vatanımıza, milletimize, devletimize sahip çıkmak için veriyoruz. Bizler; herkes için, her yerde adalet isteyenleriz. Bir şahsın, bir grubun, bir partinin değil, milletin iktidarı için yola koyulduk ve mutlaka başaracağız. Bir avuç insan kaybedecek, 86 milyonun kardeşliği kazanacak. Her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu. Silivri Zindanı.”

Özel: Akgün 31 yıldır Belediye Başkanı olarak, 50 yıldır belediyeci

Cumhuriyet Halk Partisi lideri Özgür Özel'in konuşmalarından satır başları şu şekilde:

"Bugün burada elbette Büyükçekmece’nin iradesine sahip çıkanlar, İstanbul’un iradesine sahip çıkanlar; asgari ücretle geçim mücadelesi verenler, iki simit alırken bir tanesinin hesabını yapan emekliler; emeklide, asgari ücretlide para olmayınca siftahsız gün boyu bekleyen esnaflar; hakkı yenenler, hakkı yenen, emeği sömürülenler var. Hepiniz hoş geldiniz. Hepinizi saygı ile selamlıyorum. Burada 19 Mart’tan sonra korkuyu evde bırakanlar; 19 Mart darbesine karşı direnenler, itiraz edenler, seçtikleri belediye başkanına sahip çıkanlar, bu meydanda korkmayanlar, yılmayanlar, diz çökmeyenler var. Biz bütün arkadaşlarımızla gurur duyuyoruz. Bu meydanları her seferinde kararlılıkla dolduran sizlerle gurur duyuyoruz. Elbette başaracağız. Başarmanın üç şartı var. Birincisi, olmazsa olmazı ahlaki üstünlük. Ahlaki üstünlük bizde. Sandıktan biz çıkmışız. Hizmeti biz yapmışız. Milletten kaçmamışız. Yine sandığa gitmişiz, yine kazanmışız. Ahlaki üstünlük bizde, psikolojik üstünlük bizde, çoğunluk enerjisi bizde. Biz kazanacağız. Bugün buraya Silivri’den geldim. Silivri’de Hasan Akgün Başkanımızı ziyaret ettim. Biraz önce onun adına kıymetli eşine, değerli torununa sarıldım, selamlar getirdim. Ama Hasan Başkan’ın en büyük selamı gözünden bile sakındığı Büyükçekmeceyedir, sizleredir. Bu sizin bildiğiniz, benim bildiğim ama Türkiye’nin duyması gereken bir hikayedir. Hasan Akgün burada, Büyükçekmece’de tam yedi kez seçime girdi, yedi kez seçildi. Hasan Akgün, ANAP’tan seçildi. Hasan Akgün, Cumhuriyet Halk Partisi’nde Baykal aday gösterdi, seçildi. Kemal Bey aday gösterdi, seçildi. Biz aday gösterdik, seçildi. 31 yıldır Belediye Başkanı olarak, 50 yıldır belediyeci olarak çocuk yaşından beri buralara, sizlere hizmet etti. Allah var ya, bugün de konuştuk, gülüştük. Biz bu dönem Ekrem Başkan ile birlikte ‘Hasan ağabey’ dedik, ‘30 yıl yaptı. Değişim, diyoruz. Bir genç arkadaşa görevi versin. Hasan Başkan’a bir görev tanımlayalım. Belediye Başkanlarının ağabeyi olarak, Genel Koordinatörü olarak, onlara katkı sağlasın, onlara tecrübelerini aktarsın.’ Allah var Hasan Başkan da ‘Olmaz’ demedi. Yani biz Hasan Başkan’dan vazgeçtik Büyükçekmece için. Hasan Başkan, kendinden vazgeçti. ‘Bunca yıl yaptım, nasıl derseniz öyle yapalım. Nerede derseniz partim için çalışırım’ dedi. Ama anketi bir yaptık ki Hasan Başkan’dan kim vazgeçmedi? Siz vazgeçmediniz, Büyükçekmece vazgeçmedi. Memnuniyet; yüzde 65. Altı sefer seçilmiş. En az iki kişiden birinin oyunu almış. Kimi koyduysak ankete Büyükçekmece ‘Hasan Akgün’ dedi, başka bir şey demedi. Özal’ın adayı, Ecevit’in başkanı, Baykal’ın adayı, Kemal Bey’in adayı, bizim adayımız ama sizin gözbebeğiniz. Siz bırakmıyorsunuz.”

“Türkiye Duysun”

“Gece-gündüz çalışan, bir an durmayan, bitmeyen enerjisi ile koşturan Başkan, geçen sene martta 30 yılı tamamlayınca ‘Yeter’ demiş. 30 yıl boyunca çoğu, tamamı neredeyse muhalefetteki hizmetlerinde. Erdoğan İBB Başkanı’yken, kendi grubunun Başkanı’yken başlayarak çalışmış. Defalarca denetlenmiş. 30 yıl boyunca buraya binlerce müfettiş gelmiş, incelemiş. Hiçbir kusur bulmamış. Şimdi bu sene bir yıl içinde yedinci döneminde güya gelmişler, Hasan Başkan’da kusur bulacaklar, kara çalacaklar. Bakın buldukları kusuru ben söyleyeyim, Türkiye duysun. Bu ilçenin tanınmış müteahhitlerinden biri inşaat yaparken, yapması gereken fore kazıkları çakmamış. Vatandaşın biri de bunu CİMER’e şikayet etmiş. CİMER almış, buraya yollamış. Hasan Başkan gitmiş, baktırmış. Kazıkları çakmamış. İnşaatı mühürlemiş. Müteahhit mahkemeye gitmiş. Mahkeme Hasan Başkan’ı haklı görmüş. Bu süreçte ‘ona, buna iftira at’ kampanyasında bu müteahhiti götürmüşler, Hasan Başkan aleyhine ‘Rüşvet istedi. Vermedim diye inşaatımı mühürledi’ diyor. Buradan Başsavcıya sesleniyorum. Dedim ya ‘Sert kayaya çarptınız’ diye. Şimdi yaz iddianameyi, göreyim bakalım bu müteahhitin söylediğini. CİMER’e şikayet var. Yollayan; CİMER. Mühürlüyor, mahkemeye başvuruyor. Hasan Başkan’ı haklı gören; mahkeme. Ama siz iftiracı üzerinden bunu getirip ifade verdirtiyorsunuz. İkinci bir husus: Yine bir başka müteahhit. Bir AVM var, emsal artışı istiyor. AVM olacak ama bu emsal artışından da müteahhit yararlanacak. Hasan Başkan diyor ki ‘Bunu veririm ama 45 derslikli kız meslek lisesi yaparsın.’ Kabul ediyor. Resmi protokol yapıyorlar. 45 derslikli kız meslek lisesi karşılığı AVM’ye emsal veriliyor. Savcı bunun adına ‘rüşvet’ diyor. Ey Savcı, bu İstanbul’da ne AVM’ler diktiniz, ne gökdelenler diktiniz. Tayyip Erdoğan diyor ya ‘Bu şehre ihanet ettik. Ben dahil ihanet ettik.’ Geldiklerinde dört gökdelen vardı, şimdi 257 tane. O artışlardan ayakkabı kutuları doldu, çikolata kutuları doldu, elbise askıları doldu. ‘Babacığım sıfırladım’ dedi, o da oldu. Hasan Akgün, cebine bir lira koymamış, 45 derslikli kız meslek lisesi yaptırmış. Eğer suçu buysa, helal olsun Hasan Başkan’a.”

“Erdemliler emsalcilere döndü”

Millet değişim arzusunu sandıkta tescilledi
Millet değişim arzusunu sandıkta tescilledi
İçeriği Görüntüle

“O emsal artışlarıyla kimler neleri cebine koyuyor. Dolarları nerelere istifliyor, neler yapıyor. Bütün İstanbul biliyor. En iyi de AK Partililer biliyor. ‘Biz bu partiyi Erdemliler Hareketi diye kurduk, sonra Emsalciler Hareketine döndü’ diyorlar. Emsalciler size söylüyorum: Bizde leke yok. Kirli ellerinizi çekin Başkanımızın üzerinden. Bir başka müteahhite şikayet yaptırmışlar. ‘Bana kreş yaptırdı.’ Bir başkasına şikayet yaptırmışlar. ‘Bana hasta bakım evi yaptırdı.’ Bunu şuradan söylüyorum: Ankara Büyükşehir’de 97 yolsuzluk dosyasına savcıdan önce Süleyman Soylu el koydu. Birini bile açmıyorlar. Her birisi Melih Gökçek’in haksız emsal artışları karşısında aldıkları. Bugün okul yaptırana, kreş yaptırana, huzur evi yaptırana, cebine bir kuruş koymayıp bu kentin rantını bu kente aktarana iftira atamazsınız. Büyükçekmece Basketbol Takımı’nı bilenler bir alkışlasın takımı. 11 yıldır süper ligde. 2017 yılında, 8 yıl önce bir müteahhit 4 bin lira bağışta bulunmuş kulübe, hesabını soruyorlar Hasan Başkan’a. Burada işi olup da kulübe bağış yapma işini… Ki bu takım ay-yıldızlı al bayrağı göklere çektiren, Avrupa’da ülkemizi temsil eden, birinci ligde 11 yıldır başarıdan başarıya koşan bu takıma ‘Müteahhit yardım yapmış’ diye Hasan Başkan’a rüşvet muamelesi yapmaya çalışıyorlar 30 yılın sonunda. Buradan herkesin gözünün içine bakarak, eğer belediye-takım ilişkisi suçsa, İstanbul Büyükşehir Spor Kulübü vardı değil mi? 2014’te adı ne oldu? Başakşehir Futbol Kulübü. Ne yaptılar? Emmanuel Adebayor’u getirdiler. Adebayor’u 10 milyonlarca euroya transfer ettiler. Herkes biliyor ki İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. AK Parti’nin elindeyken, İBB Kültür A.Ş.’den alınan bağışlarla, müteahhitlerin bağışlarıyla, iş yapanların, ihale alanların bağışlarıyla ‘İBB Spor’ oldu ‘Başakşehir’. Oldu en büyük başarıları elde eden en büyük takım. Bununla övündünüz. Siz Başakşehir’e bağış yaptırınca milyonlarca euro; bu futbolu desteklemek. Burada var 24 tane amatör spor kulübü. Hepsi destekleniyor. Basketbol takımı da Büyükçekmece Basketbol Takımı da destekleniyor. Hesabı Hasan ağabeye soruluyor. Hadi oradan be.”

“Özel’in kara defterinde kayıtlı

“21 yıl önce kızının aldığı evin, bugün hesabını soruyorlar. Vergisi çıkınca ‘Pardon’ diyorlar. Ben buradan açıkça söylüyorum. Geçen hafta bu başsavcının, bakın adalet teşkilatı, Adalet Bakanlığı, savcısından hakimine, zabıt katibinden mübaşirine ve cezaevlerindeki infaz koruma memurlarına kadar çile çeken insanların, güçlük çeken insanların cansiperane çalıştığı bir Bakanlık’tır, bir teşkilattır. Bugün 45 bin lira alıyor İnfaz Koruma Memuru. İhtiyacın üçte biri kadar lojman var. Üç memurun ikisi lojmanda kalamıyor. Maaş 45, kira 20 ve geçinmeye çalışıyorlar. Savcılar, hakimler, bunların hepsi önemli görevler yapıyorlar ama İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’na Boğaz’da, Boğaziçi öngörünümün içinde, hem de korunması gereken kültür varlığıyken, üzerine çivi çakmak yasakken villa veriyorlar. En pahalı malzeme ile donatıyorlar. Korumalar, şoförler için müştemilat yapıyorlar. Havuz yapıyorlar. Biz bunu söyleyince beyefendinin avukatı çıkıyor televizyona ‘Ya bu yapımına başsavcı gelmeden başlandı. Bu ne demek? Diyorlar ki ‘Seni oraya vereceğiz, güzel bir ev istiyor.’ Gelmeden hazırlığına başlıyorlar. Bundan önce başka başsavcı oturmuş mu orada? Yok. Havuz var mı? Havuz yapıyor ama diyor ki ‘Kendine mi yapıyor. Başsavcılığın konutuna yapıyor.’ Öyle bir masraf yapılıyor oraya. Devletin ödeyebildiği para belli, yapılan masraf belli. Parası nereden geldi? O da Özgür Özel’in kara defterinde kayıtlı. Soracağım hesabını. Soracağım hesabını. Havuzda çalışan üç işçiye kimin kapris yaptığını, kimin burnundan getirdiğini, evin camları takılırken neler olduğunu, oradaki işçileri teker teker, oranın masrafını yapanları teker teker biliyorum. Hepsinin hesabını soracağım, bu yaptıklarınızı burnunuzdan getireceğim. Haydi çıkın açıklayın. O lojmana yapılan ödemeleri dökün, faturaları dökün. Devletin ödediği para da görünsün, açıktan ödenen para da görünsün. Hodri meydan. Hani önüne gelene ‘Yolsuzluk, rüşvet, yok efendim soğuk cüzdan, yok efendim kuyumcudan açtırmış, doları saydırmış.’ Bir tanesini ispat edemediler, bir tanesini. Ama ben biliyorum nereden çıkıyor bu laflar. Kişi kendinden bilir işi. Oradan çıkıyor bu laflar.”

Çalık’a derhal özgürlük

“Büyükçekmece’nin güzel insanları, buradan birincisi Hasan Başkan’a ve ikincisi hepinize çok selam söyleyen Ekrem Başkan’a, önce bir kocaman alkış. İki tane yiğidimiz, tabii çok sayıda kardeşimiz orada ama Büyükçekmecelilerin oy verdiği iki tane yiğidimiz, Hasan Başkanımız ve Ekrem Başkanımız için cep telefonları çıksın, yiğidim aslanım gelsin. İzliyorlar sizi. Bu muhteşem koro kendini bir alkışlasın bakalım. Şimdi biraz önce yiğidim aslanımı kimden dinledik? Bir Maçkalı’dan, Volkan Konak’tan dinledik. Allah gani gani rahmet eylesin. Biz yiğidim aslanımı Volkan Konak’ın vefatından sonra ilk çalacağımızda Beylikdüzü’nde, Mehmet Murat Çalık dedi ki ‘Bunu Zülfü ağabey çok güzel söylüyor ama hemşerimden çalarsanız çok seviniriz’ dedi. O gün bugün İstanbul’da olursa mutlaka Mehmet Murat Çalık için Volkan Konak’tan çalıyoruz yiğidim aslan hanımı. O yiğidim de tedavi görüyor, hastalığını bizden bile gizlemiş. Sordum ‘Niye gizledin?’ dedim. Diyor ki ‘Hastalığı bahane yapıp özgürlük dileniyor gibi olmak istemedim.’ ‘Yahu’ dedim ‘Çok önemli hastalıklar bunlar. Niye öyle?’ En son sağlığı bozulunca artık gizlenecek tarafı kalmadı, şimdi hastaneye gitti geldi, tedavi oluyor şimdi. Buradan hızla Mehmet Murat Çalık’a da, tüm hasta, tutuklu ve hükümlülere de, özellikle kadınlara ve çocuklara derhal özgürlük istiyoruz. Derhal özgürlük istiyoruz.”

İmamoğlu Türkiye’yi Ak Parti’den alacak

“Şimdi il başkanım gösterdi bir tweet var. 19 Mart günü, 2012’de Ekrem İmamoğlu bir tweet atmış. Tweet şu, kamera da gitti çekiyor. ‘Beylikdüzü’nde iktidar olmadan bize uyku yok. Bilin ki ardından İstanbul’da, Türkiye’de iktidarız.’ Bu tweeti atan kişi 19 Mart 2012’de Beylikdüzü’nün ilçe başkanı ve o gün Beylikdüzü Belediyesi AK Parti’de. Bu tweeti atıyor, ‘Beylikdüzü’nde iktidar olmadan bize uyku yok’ diyor. İki sene sonra Beylikdüzü’nü AK Parti’den aldı. Beş yıl çalıştı, 2019’da İstanbul’u AK Parti’den aldı. Şimdi önümüzdeki seçimde Türkiye’yi AK Parti’den alacak Ekrem İmamoğlu. Şimdi o zaman zamanı da gelmişti. Buradan Ekrem Başkan’ın ilk yola çıktığı Beylikdüzü’nden ve burada 31 yıl boyunca atom karınca gibi çalışan Hasan Akgün’ün hemşerilerinin önünde, bir de anneannem Selanikli, dedem Üsküplü, akrabalarımın gözüne baka baka Erdoğan’a diyorum ki hatta önce şunu söyleyelim bir tekrar edin. Ey Erdoğan, sandığı getir, adayımı bırak. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum. İşte bu sandık gelince, ne zaman istiyoruz? Artık bunun adını koyalım. Bugün çıkan anketlerde kararsızlar dağıtılmadan, Adalet ve Kalkınma Partisi yüzde 30’un altında. Cumhuriyet Halk Partisi kararsızlar dağıtılmadan 4-4.5, dağıtılınca 6-7 puan ileride. Cumhuriyet Halk Partisi çok partili dönemde 1977’deki 41.5’lik puana en yakın durumda, yüzde 40’ın üstünde. Şimdi Erdoğan’a sesleniyorum, benim adayım belli. Sandığı istiyoruz. Oyumuz belli, oyun belli. 2 Kasım Pazar günü çık karşımıza, getir sandığı. Seni yüzde 29’la orada oturtmam. Yüzde 29’la orada oturamazsın. Milletten kaçamazsın. Cesaretin varsa, hodri meydan. Getir sandığı. Buradan Erdoğan’a bir kez daha sesleniyoruz. Milletten kaçamazsın, sandıktan kaçamazsın, yüzde 29 oyla orada oturamazsın. Seni oturtmayız. 2 Kasım Pazar, adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum.”

“Ekrem başkanın vesikalığına yenileceksin”

“Buradan bir şeyi daha söyleyeyim. Ekrem Başkan’ın afişleri yasak, sesi yasak. Korkuyorlar. Ama Erdoğan’a sesleniyorum: İster afişi yasakla, ister sesini yasakla, ister zindanda tut. Sandığı getir Ekrem Başkan’ın bir vesikalığına yenileceksin. Bir vesikalığına. Diyorlar ki buradakiler, diyor ki ‘Erdoğan istifa, Tayyip istifa.’ Nasıl demesin? Nasıl demesin? Son 10 yılın en yüksek işsizliği yüzde 33’le şu anda son 10 yılın en yüksek işsizliğindeyiz. Genç işsizliği yüzde 37. Kadın işsizliği yüzde 40. Ve çiftçi yaşı 30’dan çıkmış 58’e. 20 yılda 500 bin çiftçi artacağına, 20 milyon nüfus artarken, aksine 500 bin de azalmış. 1 milyon çiftçi kayıp. Dünya gıda enflasyondan şikayet ediyor, Avrupa ortalaması yüzde 3, Türkiye’deki gıda enflasyonu yüzde 33. Avrupa’daki 29 ülkenin en fakiriyiz, en yoksuluyuz. Ve öyle bir iktidarla karşı karşıyayız ki; verdiği hiçbir sözü tutmayan, emekliye, asgari ücretliye dokunmayan, ama Ekrem Başkan’dan korkusuna 60 milyar doları harcayan bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu şehre biz aday olarak Ekrem Başkan’ı gösterdik, onlar güvendikleri bakanları, Murat Kurum’u gösterdiler. O Murat Kurum geçtiğimiz günlerde çıkmış, deprem konutlarını teslim ediyor, hava yapıyor. ‘Dediler ki’ diyor ‘Konutları yapamazsınız. Bakın 250 bin konutu teslim ettik.’ Gerçekten insanda birazcık utanma olur, arlanma olur. Senin Genel Başkan’ın Erdoğan, depremden hemen sonra seçime giderken, o isterken dedi ki ‘650 bin konut yapacağız, konutları bir yıl bitmeden teslim edeceğiz.’ Üstünden tam 2.5 yıl geçmiş, ‘Bir yılda bütün konutları vereceğiz’ diyen 2.5 yılda yüzde 38’ini vermiş. Bir de utanmadan böbürleniyorlar. Erdoğan, oy almak için depremzedeyi kandırmıştın. Murat Kurum, konutların yüzde 38’ini yapmakla övünmektedir. Bu milletin düşmanı bu yalancı iktidardır, gerçek dostları buradayız, bizleriz, burada olacağız. AK Parti iktidara ilk geldiğinde, teslim aldığı Türkiye’de en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alırdı, bugün 2 çeyrek altın. Geldiklerinde asgari ücret 7 çeyrek altın alırdı, bugün ancak 3 çeyrek altın alıyor. Ve bu son seçimden önce ‘Gerekirse asgari ücrete yılda dört zam’ diyenler, seçimden sonra geçen sene bir kez bile asgari ücrete zam yapmadılar. 17 bin 2 lirada bir sene asgari ücretliyi beklettiler. Bursa mitingimizden beri meydan meydan gezerek, hem asgari ücrete enflasyon farkını, hem de asgari ücretlilerin hak ettiği refah payını istiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak asgari ücretle ilgili beklentimiz, talebimiz 30 bin 205 liradır. Ve bu ara zammı bir büyük mücadeleyle ya alacağız, ya bu milletin o zammı vermeyenleri yolladığını en kısa zamanda göreceğiz. Şimdi bütün asgari ücretliler ve bütün emekliler için buradan Büyükçekmece’den bütün Türkiye’ye seslenelim. Ara zam hakkımız, söke söke alırız. Bu yüzden işte, evinizde televizyon karşısında, rahat balkonunuzda, şezlongda ya da bu güzelim Büyükçekmece’nin sahil kenarında, kordonda oturmak varken; yazın bu sıcağında ayakta burada gelip de hem seçtiklerine, hem emeklisine, asgari ücretlisine, alın terine sahip çıkanlar gerçek halkçılardır, vatanseverlerdir. İyi ki varsınız. Bu millet bakan evlatlarını da görüyor, kendi için dertlenen vatan evlatlarını da görüyor. Vatan evlatlarını da. Tutmuş bu şartlar altında Erdoğan bana diyor ki, ‘Efendim Ekrem’i bırak, başkanları bırak, Ankara’ya gel partinde otur.’ Hatta diyor ki ‘Bugüne kadar onlara sahip çıktığın için gel, etkin pişmanlıktan yararlan’ diyor bana. Bir sözüm Tayyip Erdoğan’a. Ben etkin pişmanlık falan bilmem. Ama bu millet seni gördü, gerçek yüzünü gördü. Son pişmanlığın fayda etmeyecek. Bu millet seni gönderecek.”

“Mücadele ederek kazanacağız"

“Değerli ilçe başkanım, belediye başkanvekilim, il başkanım buradalar. Hepinize teşekkür ederim ki onların huzurunda imza kampanyasında büyük bir emek verdiniz. 20 milyonuncu imzayı topladık, geri saymaya devam ediyoruz. Buradan bir müjdeyi sizlerle paylaşmak isterim. Türkiye’deki en önemli sorun; sandık güvenliği. Seçimler yaklaşırken, hep sorulur: Sandıklar tamam mı? Buradan, Büyükçekmece’den Türkiye’ye duyuruyorum. Tüm sandık görevlileri tamam. Şimdiden tamam. Biz hazırız, sandığı bekliyoruz. 180 binin üzerindeki sandık görevlimizle, 50 bin mahalle temsilcimizle birlikte, 230 bin kişi yarın öğlenden itibaren tüm Türkiye’de kendi sorumluluk alanlarında… Ne demek sandık görevlisi? 350 kişinin, 300 kişinin oy kullanacağı o sandıkta listeyi eline alacak. İmza atanı, atmayanı tespit edecek. Atmak isteyenin imzasını alıp getirecek. Seçime kadar AK Partili-MHP’li olsun sandığındaki herkesin ismini öğrenecek. Seçim günü kapıdan girene ismiyle hitap edecek. Böyle bir döneme başlıyoruz. Söz vermiştik, durmak yok. Çok çalışacağız. Asla ve asla durmayacağız. Nasıl Ekrem İmamoğlu, 2012’de bize ‘Durmak, uyumak yok’ deyip Beylikdüzü’nü, İstanbul’u aldıysa; nasıl Manisa’yı yüzde 6 ile başlayıp, yüzde 60 ile kazandıysak; Türkiye’yi de çalışarak, mücadele ederek kazanacağız. Tüm sandık görevlilerime sesleniyorum: Listeleri alın, yarından itibaren 300 kişilik sandığınıza santim santim çalışın. Bir hafta, 10 gün sonra gittiğim şehirde sandık görevlisinin koluna gireceğim, kapıları birlikte çalacağız. ‘Bu görevli sana geldi mi?’ diye bizzat soracağım. Sandığını tanıyanı, çalışanı, ismini öğreneni alnından öpeceğim. ‘Sen gerçek bir Cumhuriyet Halk Partilisin’ diyeceğim.”

“Değerli Büyükçekmeceliler; bu sıcak günde, bu zor günde, bu kasvetli günde bugün hep birlikte olduk. Bundan sonra bugün olduğu gibi çağrıldığınız her toplantıya gitmenizi, verilen her görevi yapmanızı, iradenize, ilçenize, şehrinize, ülkenize sahip çıkmanızı, bugünkü enerjiyle, bugünkü inançla bu büyük mücadeleyi sürdürmenizi bekliyorum. Var mıyız? Hazır mıyız? Hazır mıyız? Nereye gidiyoruz? Hep beraber el ele, omuz omuza, yılmadan ve durmadan Atatürk’ün partisini iktidara götürüyoruz. Var mıyız? Hazır mıyız? O zaman yürüyelim mi arkadaşlar? Yürüyelim arkadaşlar, haydi bakalım.”