Aday mı - Parti mi?

Aday mı - Parti mi?

Eylül ayı ile Ağustos’un bunaltan sıcakları ülkeyi terk ederken, siyasette yerel seçimle ilgili hareketlenmeler giderek artıyor.  Aday toto oynayan oynayana.

Biz adayların kimlerin nereden aday olabileceğini bir yana bırakarak bir yerel seçimi etkileyen önemli faktörlere bir bakalım.   Dört önemli faktör var. Parti, Aday, zaman ve seçim çevresi yani bölge. 

Partisiz kazanan yok

İstisnalar kaideyi bozmaz diye bir kural var.  Yerel seçimlerde olsun, genel seçimlerde olsun partisiz adayların kazanma şansı nerdeyse sıfır.  İstanbul’u ele alalım. Ben bugüne kadar İstanbul’un ilçelerinde partisiz aday olmuş hiç kimsenin seçim kazandığını duymadım. Var mı kazanan?

 Özellikle nüfusu kalabalık bölgelerde,  feodal bağların azaldığı yerlerde partisiz seçim kazanmak mümkün değil.

Adayın önemi

Yerel seçimlerde adayın önemi de çok fazla.  Mesela Büyükçekmece’de CHP uzun yıllar seçim kazanamazken, Dr. Hasan Akgün’ün aday olması ile üst üste son iki seçimi aldı.  Nitekim Beylikdüzü’nde de öyle.  2004 ve 2009 seçimlerini yanlış aday olduğunu ileri sürülen adaylar yüzünden seçimi  Ak Parti’ye karşı kaybeden CHP , 2014’te Ekrem İmamoğlu ile seçimi bu kez Ak Parti’ye karşı kazandı.  Özellikle bölge ve partinin çok ta önemli olmadığı, oy koymalarının çok rahat olabildiği bölgelerde aday çok mu çok önemli.

Bölgenin önemi 

Hani derler ye ‘Şapka mı koysam kazanır’ ya da ‘Odunu koysan kazanır’ .. Bazı seçim çevreleri de öyle. Kadıköy,  Şişli, Beşiktaş, Bakırköy CHP için öyle. Kimi koysa kazanıyor.  Bağcılar, Esenler, Sultanbeyli, Güngören, Arnavutköy de Ak Parti için öyle. Kim aday olursa olsun Ak Parti kazanıyor.  Konya merkezde CHP’nin seçim kazandığını duyan var mı?   Buralar için adayın da zamanın da önemi yok. Sadece parti önemli.

Ve zaman..

Seçim sonuçlarını etkileyen bir başka faktör ise zaman.    1980’lerde ANAP rüzgarı esiyordu. 1989’da SHP rüzgarı.. 1999’da rüzgar DSP’ye döndü.  Sonraki yıllar Ak Parti..  Bu yıllarda bu partilerin adayları daha fazla seçim kazandı.  Öbür partiler ise kaybetti. 80’li yıllarda ANAP’li Belediye başkanlarından bugün eser yok. 1999 yılındaki DSP’li başkanlardan da..  Üç aşağı beş yukarı zamanın etkileyemediği üç parti var desek yeridir.  CHP, MHP ve HDP .. Az da olsa, çokta olsa her seçimde belirli güçlerini koruyorlar. Keza muhafazakar kesim de öyle. Ancak liberal ve merkez 12 Eylül’den bu yana sürekli hareket halinde.  Ne zaman ne tarafa yöneleceği bilinmiyor.

Seçim kazanmanın bir püf noktası

Bu küçük örneklemlerden sonra bu konuda yapılmış araştırmalara göre seçmen hareketlerinde yüzde 30-35 lik oranda ideolojik etken,  liderin etkisi yüzde 25. Bu oranlar partilere göre değişebiliyor. Futbol takımı gibi parti tutan ‘Taraftar seçmen’ yüzde 20 dolayında  Bir de  ‘Son dakika seçmenleri’ denilen grup var. Bunlarda yüzde 10-15 arasında değişiyor.  Siyasetle ilgilenmeyen, zaman zaman sandığa da gitmeyen bu kitle seçimi etkileyen en önemli kitle. Tüm partiler açısından dengeleri de bu kitlenin değiştirdiği öne sürülüyor. Peki bu kitle oyu neye göre kullanıyor. Kazanacak olana göre. Yani seyrediyor, izliyor bakıyor kim kazanacak onun arkasına takılıyor.  Bu nedenle adaylar ve partiler seçimler öncesi kendilerinin kazanacakları yönünde çeşitli araçlarla bu seçmeni etkilemeye çalışır.