TÜRKİYE

Alevi Katliamına Silivri’den protesto

Silivri Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Suriye’de bir süredir Alevilere yönelik sürdürülen katliamı kınadı.

Silivri Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Suriye’de bir süredir Alevilere yönelik sürdürülen katliamı kınadı. Vakıf adına, ‘Alevi katliamı var, insanlık ölürken susma!” başlığıyla yapılan açıklamada “Tarih bu zulme karşı sessiz kalanlararı da yargılayacaktır” denildi.

Açıklama şöyle:

Savaşların bedelini masumlar ödüyor

“Halkımıza ve kamuoyuna,

Suriye’de 15 Mart 2011’den başlayan iç savaşta, çevre ülkelere olan etkileriyle birlikte, son yüzyılımızın başında büyük acılarıyla ve insanlık onurunu ayaklar altına alan uygulamalara tanık olma talihsizliğini yaşıyoruz.

Kadim zamanlardan beri savaşların bedelini masumlar ödemiştir. Yine tarihin derinliklerinden Kerbela’da yaşanan vahşet, bugün Suriye topraklarında tekerrür ediyor. Kendilerini İslam’ın tek temsilcisi ve Allah için cihat ettiğini ilan edenler, bugün Kerbela takipçisi inanca sahip Alevilere soykırıma girişmişlerdir. Esad artığı gibi ahlaksız bir gerekçenin arkasına sığınan katiller çocuk, kadın, yaşlı, demeden silahsız savunmasız insanları katledip cesetlere işkence edecek kadar insanlıktan çıkmış olanların kuracağı devlet bütün bölge halkları için en büyük tehdittir.

Ancak bugün, uluslararası toplumun gözleri önünde, Suriye'nin Lazkiye ve Tartus bölgelerinde Alevi halkına karşı bir soykırım ve insanlık suçu işlenmektedir.

Sistematik bir katliam

8 Aralık 2024’te Suriye’de iktidarı ele geçiren Heyet Tahrir-i Şam (HTŞ) adlı terör örgütü, 4 Mart 2025 itibarıyla Alevi nüfusu hedef alan sistematik katliamlara başlamıştır. Binlerce insan öldürülmüş, işkenceye uğramış, evlerinden sürülmüş, malları yağmalanmıştır.

Uluslararası toplumun bu katliamlar karşısındaki sessizliği, suça ortaklık anlamına gelmektedir. Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB), ABD ve Rusya gibi aktörler ya görmezden gelmekte ya da dolaylı destek sunarak suçluların cesaretlenmesine neden olmaktadır. Oysa insanlık, geçmişte işlenen soykırımlardan ders çıkarmış olmalıdır. "Bir daha asla" sözü, sadece tarih kitaplarında kalmamalıdır.

Türkiye’yi de olumsuz etkiliyor

Türkiye, Suriye’de yürüttüğü yanlış politikalar yüzünden zaten büyük bir ekonomik ve siyasi bedel ödemektedir. Mülteci krizi, ülkenin kaynaklarını zorlarken, toplumsal huzursuzlukları artırmaktadır.

Suriye’de süren çatışmalar, Türkiye’nin ticaret yollarını ve ihracatını olumsuz etkilemektedir.

Cihatçı grupların palazlanması, turizm sektörüne ve yatırım güvenliğine büyük darbe vurmaktadır.

Türkiye’de geçmişte yaşanan Ankara Garı, Reina, Suruç, Diyarbakır, İstiklal Caddesi saldırıları gibi IŞİD’in gerçekleştirdiği terör eylemleri, bu tehdidin ne kadar yakıcı olduğunu göstermiştir.

Bugün Lazkiye ve Tartus’ta kadınları, çocukları acımasızca katleden zihniyet, yarın Türkiye’de de benzer saldırılar gerçekleştirmeyeceğini kim bilebilir?

Bizler, insan onurunu ve yaşam hakkını savunanlar olarak;

Lazkiye ve Tartus’ta işlenen mezhepsel soykırım karşısında Türkiye’nin demokrasiden, laiklikten, insan haklarından ve barıştan yana bir tutum alması şarttır.

Talepler

1. Cihatçı örgütlerle tüm ilişkiler kesilmeli, desteklenen grupların sicili kamuoyuna açıklanmalıdır.

2. Türkiye içindeki radikal yapıların faaliyetleri durdurulmalı, cihatçı hücreler derhal etkisiz hale getirilmelidir.

3. Mezhepsel nefreti körükleyen medya organları ve cemaat yapılanmaları denetlenmelidir.

4. Uluslararası insan hakları örgütleri ve BM ile iş birliği yapılarak Lazkiye ve Tartus’taki katliamların durdurulması ve araştırılmasına başlanmalıdır.

Bu kapsamda Türkiye hükümetine ve uluslararası topluma çağrımızdır:

Türkiye, HTŞ üzerindeki etkisini kullanarak bu saldırıların durdurulmasını sağlamalıdır.

Soykırım Sözleşmesi çerçevesinde Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD) başvurularak ihtiyati tedbir talep edilmelidir.

Suriye’de tüm halkların kimliklerini koruyarak birlikte yaşayabilecekleri çoğulcu ve demokratik bir düzenin kurulması için baskı oluşturulmalıdır.

Demokrasi ve barış güçlerini, bu soykırımı durdurmak ve bölgede kalıcı barışın sağlanması için seslerini yükseltmeye çağırıyoruz!

Bugün Türkiye’de yaşayan herkes için büyük bir tehdit oluşturan bu cihatçı yapılanmaların, devlet eliyle palazlanmasına göz yummak, ülkemizi bir felakete sürükleme riskini artıracağı endişesi içindeyiz.

Siyonistlere ses çıkaramayan ahlaksızlık

Filistin’de elli binden fazla insanın kanını akıtan, Suriye topraklarında başkent Şam’a yirmi kilometre yakınlarına kadar işgal eden Siyonist teröre sesi çıkmayanların savunmasız çocuk kadın ve yaşlıları katletmesi nasıl bir ahlaksızlıktır?

Bunun cevabını insan olan herkesin vicdanına bırakıyoruz! Ancak bütün bu kötülüklerin arkasındaki ABD ve AB emperyalist yağmacılığın ve işbirlikçi taşeronları olduğunu da biliyoruz ve unutmuyoruz.

Tüm insanlık için sınav

Suriye’de yaşanan bu insanlık suçları sadece bölge halkı için değil, tüm insanlık için bir sınavdır. Bugün sessiz kalmak, yarın başka halkların da aynı akıbeti yaşamasına zemin hazırlamaktır.

Tarih, bu zulme karşı sessiz kalanları da yargılayacaktır.

Bizler,” 72 milleti aynı nazarda gören” sevgi ve barış hakkını, insan onurunu ve yaşamı savunanlar olarak, bu katliamın takipçisi olacağımızı ve bu karanlık kötülüğün ülkemize de sıçramasına asla izin vermeyeceğimizi ilan ediyoruz.

Silivri Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı olarak, Suriye’de Alevilere, Hristiyan, Dürzi ve Türkmenlere ve tüm farklılıklara yönelik “Soykırıma ve İnsanlık Suçlarını” nefretle kınıyor, İnsanlık onurundan yana olan herkesi duyarlı olmaya çağırıyoruz.

Silivri Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı