ALLAH KİMSEYİ AHLÂK POLİSİ YA DA BEKÇİSİ KILMADI!

Necip Fazıl Kısakürek, 54 yıl önce, "OYUN, HİLE, TAKTİK ONLARIN OLSUN / SAVULUN KALPLERE İSLÂM GELİYOR" diyordu.

İslâmî yönetim bir biçimde geldi ama OYUN, HİLE, TAKTİK DE YETMİŞ İKİ KISIM TEKMİLİ BİRDEN GELDİ.

*

Maşallah, her türlü oyunu, hileyi, taktiği biliyorlar. O kadar ki, hiç kimsenin bilmediğini bile biliyorlar.

Anlaşılan, Necip Fazıl, "Bakmayın benim böyle dediğime; siz tersini yapın" demek istemiş. Belli ki, takiyye yapmış.

Bunların ey iyi bildiği şey de budur, zaten.

*

"KİNDAR VE DİNDAR NESİL" sözünün mucidi de Necip Fazıl Kısakürek'tür.

Necip Fazıl iyi bir şairdir ama şiirin dışına çıkınca çok da "kindar bir dindar"dır.

Örneğin, "Gençliğe Hitabı"nda, "Dinini, kinini  (vs) unutma" diye çağrıda bulunmuştur.

Ama bu çağrısında hiç takiyye yapmamıştır.

*

Keşke usta bir şair, kindar bir çağrının mucidi olmasaydı.

İslâm'ın kutsal kitabının hiçbir yerinde kindarlık içeren ayet yoktur. Tersine, barış vardır, güzel söz emri vardır.

Örneğin Bakara Suresi'nin 83. Ayeti'nde, putperestlere bile iyi söz söylenmesi emredilir.

*

Dindar geçinenler ise Kuran'ın önemli bazı ayetlerini nedense görmezden geliyorlar. Bazı ayetlerini de ya abartıyor ya da çarpıyorlar.

Örtü, tefeci faizi, imam hatip gibi konularda olduğu gibi.

Bazıları da resmî ya da gönüllü olarak AHLÂK POLİSLİĞİ yapıyor veya yaptırılıyor.

Oysa Allah, Hz. Muhammed'e bile BEKÇİLİK görevi vermemiştir. En'am Suresi'nin 107. Ayeti şöyledir:

"Allah dileseydi onlar ortak koşmazlardı. Biz seni onların üzerine BEKÇİ kılmadık. Sen onların üzerine VEKİL de değilsin."

*

Evet, aynen böyle...

Allah'ın bu denli açık emrine karşın, kindar-dindarlar, hem bizde, hem de İslâm'ın yönetim olarak egemen olduğu diğer ülkelerde kendilerini ahlâk polisi ya da bekçisi olarak görmeye devam ediyorlar.

Bilmem, anlatabildim mi, efendim?!