Serhan Asker’in Halk TV’de sunduğu “Görkemli Hatıralar” programını kaçırmamaya çalışıyorum.
Son programında memleketim Erzurum’un medar-ı iftiharı, efsane sanatçı Arif Sağ vardı.
Programı buğulu gözlerle izledim.
Çok duygulandım.
Bu program beni 60’lıyıllardaki gençliğime götürdü.
Arif Sağ’ın kamuoyunda pek bilinmeyen bir yönünü anlatacağım.
Erzurum’da Doğu Ekspres Matbaası.
Tipo baskı makinesinin makinisti idi Arif Ağabey.
Ağır başlı bir insandı.
Sadece işiyle ve sazıyla meşguldü.
Kimse hakkında kıskançlık ve gıybette bulunduğuna hiç şahit olmadık.
Dedikoduyu sevmez ve asla kimse ile dedikodu yapmazdı.
İşini ciddiyetle yapıp mesaisini bitirdikten sonra küçük sazını elini alır bizlere küçük konserler verirdi.
O dönemde kimse kimsenin inancıyla meşgul değildi.
Matbaada çalışan diğer mürettiplerin hepsi sünni idi.
Arif Ağabeyinin alevi olduğu bilinirdi ama inancından dolayı asla kınanmaz, kimse ona sırtını dönmezdi.
Hepimiz saygı gösterirdik kendisine.
Alevilik deyince, milletimizin müzik dünyası, sazı sözü ve türküleri aklıma gelir.
Rahmetli Bekir Coşkun’un deyimiyle alevileri yok saydığımızda Türkiye’nin yarısını da yok saymış oluruz.
Bu günkü sanat duayenlerinin çoğu alevidir ve hepsini ayrı ayrı çok seviyoruz.
Ben de sünniyim.
Çok alevi arkadaşlarım oldu.
Hepsi dürüst insanlardı. Hiç birinden kötülük görmedim.
Hepsini çok sevdim.
Tabii ki, Arif ağabeyimizi de.
O minik konserlerinden izlediğim Arif Sağ’ın bir gün zirveye ulaşacağından emindim.
Nitekim öyle oldu.
Sanatımızın duayeni ünvanını kazandı.
Sonra CHP’den milletvekili seçildi.
Tevazuunu hiç değiştirmedi.
Büyüklük kompleksine kapılmadı.
Benim Arif ağabeyim böyle bir kişilikti.
Ömrü uzun, yolu aydınlık olsun.