Ülke için karanlık bir dünden merhaba sevgili Dünlük. Sadece dün İBB mülkiyetindeki Gezi Parkı’nı Sultan Beyazık Hanı Veli Hazretleri Vakfı’na verdiler. AKP Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı, 4,5 ay önce göreve getirdiği Merkez Bankası Başkanı’nı değiştirdi ve gece yarısı İstanbul Sözleşmesi’ni feshetti. O saatten beri boğazımda bir çığlık takıldı kaldı.
Kadına şiddeti, öldürülmesini normal sayan, hatta ‘hak etti’ye getiren… Şiddet uygulayanları, öldürenleri koruyup kollayan “hamili kart yakınları”ndan yüz bulan… Bütün bu kötüler şimdi daha da cesaretlenecek! Çünkü onları kollayan tepedeki güç! Artık dökülen her kadın ve çocuk kanında, atılan her çığlıkta bu gücün de payı vardır.
Zaten kadın katili erkekler kravat bağlayıp boynunu azıcık bükerek konuştuğunda, ölmüş kadını suçladığında, “pişmanım” demese bile iyi halden en az cezayı alıyordu. Ama artık arkasında koca devlet var! Kravat ayrıntı!
Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni (kısa adıyla İstanbul Sözleşmesi) okumadan eleştirenler, aile kurumuna dinamit gibi karalamayla bugünlerin temelini kazanlar için yazalım…
Sözleşmenin kapsamındaki kişiler, ev içi şiddet mağduru olan yaşı ne olursa olsun (çocuk, genç, yetişkin, yaşlı) kadın ve erkek herkesi, ev dışında ise şiddet mağduru olan kadınları kapsamaktadır.
Aile içinde (fiziksel ya da psikolojik) taciz, şiddet varsa, kol kırılıp yen içinde mi kalmalı… Bana göre, bu sözleşmeyi tukaka ilan edenler, kendileri de şiddete meyilli, şiddeti hak gören zihniyet. Güya dini değerlere saldırıyormuş bu sözleşme. Oysa televizyonlardaki programlarda; şiddete, aldatmaya, cinayetlere baktığımızda, hem failler, hem mağdurlar -gayet dini bütün görünümlü- kimseler... Zaten buradaki temel mesele de bu… Her şey görüntüde kalıyor. Kalben Allah’a inanıp seven, vicdanı olan kimse için böyle bir sözleşme rahatsız edici değil.
Ama onlar; kadınlar, kızlar okumasın, sorgulamasın, evin erkek egemeni kimi isterse onunla evlensin, birbirinin kopyası insanlar yetiştirsin, erkek egemen dövmesini hak görüyorsa sesini çıkarmasın, öldürülmesini hak görüyorsa ses çıkarmasın istiyor.
Peki ben de soruyorum, Allah kadınları, erkekler istediği gibi kullansın, kuklası yapsın, soyunu devam ettirsin, canı isteyince dövsün, canı isteyince öldürsün diye mi YARATTI?
Ben işte bütün bunları reddediyorum. Gerçek adalet dünyaya bir gün gelir mi bilmiyorum ama ben o güne kadar susmamayı seçiyorum!