Bu ne kardeşim böyle!

Hem ekonomi, hem siyaset açısından önemli bir haftayı geride bıraktık.

Önce ekonomide olanlara bakalım.

Birincisi nisan ayı enflasyonu açıklandı. Fiyatların ortalama olarak, resmi ölçüme göre (TÜİK) yüzde 69.97, bağımsız ekonomistlerin (ENAG) ölçümüne göre yüzde 156.86 arttığını öğrendik.

İkincisi, ABD Merkez Bankası FED son 22 yılın rekor faiz artışına karar verdi ve faizleri yüzde 0.5 (yarım puan) artırdı.

Açıklanan enflasyon oranı, çarşı pazarın alevleri devam eden yangın yerine döndüğünü gösterdi…

Doların patronu aldığı kararla bizim yangındaki alevlerin daha da büyüyebileceğinin işaretini verdi…

*

Bunların konuşulup tartışılacağı ortama birden siyasetten iki bomba düştü.

Bunlardan biri…

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bir siyasi parti genel başkanına, hiç kimsenin hiç kimseye, hele hele devlet makamında oturanların asla ve asla ağzına almaması gereken ifadelerle saldırmasıydı…

Diğeri de…

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Karadeniz gezisinde yanına aldığı gazetecilerden ikisi ve onların bir fotoğrafla ağır konuk görüntüsünde sunulmasına yönelik eleştirilerle ilgiliydi. Daha doğrusu, bu eleştirilerin bir krize dönüştürülmesi.

Süleyman Soylu’nun çıkışı, ekonomi ile ilgili konuların gündem dışına itilmesi için planlı olabilir.

Bu şaşırtmaz da…

Fakat İBB İletişim Danışmanı Murat Ongun ve İmamoğlu’nun bir eleştiriden ders yerine kriz çıkarma başarısını(!) nereye oturtacağız?

*

Gazetecilik derslerinden anımsadığım, ‘‘haber doğuran olay’’ ve ‘‘olay doğuran haber’’ konusu var…

Kamuoyunda ilgi çekeceği, merak edileceği öngörülen her olay haberdir, buna ‘‘haber doğuran olay’’ denir. Bir olay haber yapılır, haber yeni olaya neden olursa buna da ‘‘olay doğuran haber’’ denir.

Böyle bir ‘‘olay-haber-olay’’ zinciri oluşursa, işi haber satmak olan gazeteci için (yüksek tiraj ve izlenme oranı peşinde) fırsattır; devam etsin ister.

Bir kurum veya kişinin iletişim işlerini yönetenler, ancak olumlu olaylarda bu zinciri arzu eder. Olumsuz olayların ise kurum veya kişinin imajına zarar vermeden kapanması istenir, bunun için çaba harcanır.

İmamoğlu’nun gezisindeki fotoğrafla ilgili eleştirilerde, ne hikmetse tersi yapıldı. ‘‘Amacımız şuydu, galiba kendimiz anlatamadık, yanlış anlaşıldık’’ denilse kapanıp gidecek; yeni kararlar ve adımlar için ders çıkarılabilecek olan bir konu krize dönüştürüldü…

Bile isteye yapılmış gibi geldi, mantıklı bir gerekçe göremedim.

*

Aynı zaman dilimine denk gelen, ancak son anda önlenen bir olay daha var. Bu olay; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu, ‘‘FETÖ borsası’’na örnek gösterdiği iş adamı Fettah Tamince ile Antalya Yörük Festivali’nde açılışında bir araya getirme planı-düşüncesizliği-öngörüsüzlüğüydü!..

‘‘İki olay arasında bir bağ olabilir mi’’ diye düşünmeden edemedim!

*

Ülke yönetimine aday kadroların böylesi basiretsizliklerine de anlam veremedim!..

Vallahi birileri yeni çorap örüyor olabilir. Bizim eleştirilerimize kızacağınıza giyinirken, yiyip içerken, oturup kalkarken, konuşurken özenli olacak; birileriyle beraber yol arkadaşlığı ederken ‘‘Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim’’ sözünü unutmayacaksınız!?