esrarıydın gönlümün
ne güzeldin sen
ne iyiydin
hak'tan bana
bir kutsal hediyeydin
çok acele ettin, çok
kayıp gittin bir yıldız gibi
çok çabuk eskidin
beni de eskittin
*
bir gece firar ettin otağımdan
od düşürdün ocağıma
yaktın düşlerimi
ben de göçtüm çaresiz
duymadın
yeni bir şarkı da söyleyemedin
yeni bir türkü de tutturamadın
eskisini bile unuttun
sırra kadem bastın
çok çabuk eskidin
beni de eskittin
*
bu kadar da olmazdı
ama sen olmazı da oldurdun
sırrımı öldürdün
duysaydı elin âlemi
alırdı eline kalemi
başlardı yazmaya hikâyemi
yazdırmadım
dile düşürmedim
aradım yine seni
belki son çare olur diye
olmadı, olamadı
çok çabuk eskidin
beni de eskittin
*
yenik düştüm zamana
tazelendi hicran yarası
yas tuttu martılar
sustu kırlangıçlar
boynunu büktü güller karanfiller
yorgun düştü papatyalar
soldu cümle dağ çiçekleri
kesildi benim de sesim nefesim
sana hiç söyleyemedim
çok çabuk eskidin
beni de eskittin
*
yine de bir gün:
"yeniden sırrım
yeniden gülüm, sümbülüm
yeniden karanfilim
yeniden papatyam
yeniden kutsalım olabilir misin
yeniden
yeniden yenileyebilir misin kendini
ne dersin?"
desem dedim, içimden
*
deme artık, dedi, adsız'ım:
o güzel ne derse desin
boşuna heveslenme süleyman
bitti artık o hikâye
defterden silindin
adının izi bile yok
zaten adsız'dı adın
ne adın kaldı, ne de tadın
boşuna heveslenme süleyman
yok artık
o kutsal hediyenin hevesi
uymadı sana hayat felsefesi
belki de yetmedi yeni yetme nefesi
*
İstanbul, 4 Mayıs 2021