Bir söz:
"Elimden gelse bütün dünya okullarının programlarına insanın insanı sömürmemesi adlı bir ders koyardım."
Bu söz, Köy Enstitüleri'nin mimarlarından İsmail Hakkı TONGUÇ'a ait...
Bu büyük insanı sevgiyle rahmetle ve minnetle anıyorum.
*
"En büyük ahlâksızlık insanın insanı sömürmesidir."
Bu söz de bana ait...
1974 yılında Vatan Lisesi'nin orta kısmında 5-6 dersin ya sıra ahlâk dersinin hocalığını da yapmıştım.
Bu sözü, o zaman, kitap boyutunda hazırladığım ders notlarının girişine koymuştum.
(Kitabı olmadığı için ders de bir bakıma hocaların inisiyatifine bırakılmıştı.)
Laf aramızda; ülkemizin ilk ahlâk dersi hocalarındanım...
*
Yıl, 1974'tü... Ve ben 24 yaşındaydım...
Sendikal örgütlenme sağladığım işyerinden Ankara'ya sürgün edilmiştim.
Şimdi şu sorulabilir:
-Başkent Ankara da sürgün yeri olur mu?
Buna en güzel cevabı 40'lı yıllarda benim doğum yerim olan İslâhiye'ye sürgün edilen büyük yazar ve şair Hasan İzzettin Dinamo usta vermişti:
"Kendi isteği ile gitmemişse/ Cennet bile sürgün yeridir insana".
*
Evet, Dinamo ustanın da dediği gibi, istemediğiniz nereye gönderilirseniz gönderilin, orası sürgün yeridir.
Ben de iradem dışında gönderilmiştim Ankara'ya, dolayısıyla orası da benim için sürgün yeriydi.
İlginç bir tesadüf: Köy Enstitülü kuşağın önde gelen isimlerinden usta gazeteci, yazar ve şair Kemal Bayram Çukurkavaklı'nın sahibi olduğu Yenigün gazetesinde tanıştığım büyük romancı Fakir Baykurt da bizim İslâhiye'nin Fevzipaşa nahiyesine sürgün edilmişti.
*
Ankara'da kendimi âdeta bir sürgün yumağının içinde hissediyordum.
Çok da soğuk günlerdi...
O yüzden hiç sevmiyordum Ankara'yı...
(Ama bu kente ben, çok sonraki yıllarda iki kez İstanbul Milletvekili olarak gittim. Ve bu kentimizi çok severek döndüm, İstanbul'a...)
*
Sürgün dönüşünde artık işsizdim. Vatan Lisesi'nin orta kısmında ücretli öğretmenlik yapmaya başladım.
İşte ahlâk dersi hocalığım da böyle başladı.
Sonra ne oldu, biliyor musunuz? Hiç tahmin edemeyeceğiniz bir şey oldu.
Ben, "ahlâk dersinde komünizm propagandası" yaptığım iddiasıyla istifaya zorlandım.
Müdür iyi bir insandı; onu kırmamak, zor durumda bırakmamak için istifa ettim.
*
Bir söz nerden alıp nereye götürdü...
Oysa ben, İsmail Hakkı Tonguç'un sözünden hareketle kendi sözümü de anımsatan bir twit atacaktım.
Ortaya, üç dönemi içine alan üç sürgün olayının çok çok özetlenmiş minik bir hikâyesi çıktı.
Bu minik hikâyeyi, başlığa da çıkardığım sözümle noktalamak istiyorum:
Evet, EN BÜYÜK AHLÂKSIZLIK İNSANIN İNSANI SÖMÜRMESİDİR.