ERİTİCİ

İYİ Parti Genel Başkanı Akşener’in amiraller için kullandığı “zevzeklik” sözüne duyulan tepkilerin dumanı halâ tütmeye devam ederken, bir ateş de partinin Genel Başkan Yardımcısı Yavuz bey tarafından yakıldı.

 Gerçi Meral hanım, sonraki Çarşamba günü yaptığı grup konuşmasında bildiriye duyduğu tepkiyi haklı çıkaracak bazı cümleler kurup o kelimeyi ağzına almaktan kaçındıysa da, Yavuz beyin son çıkışından sonra bu partiye bir haller olmaya başladığı dikkatlerden kaçmadı.

 Yavuz bey “Abdülhamit neyse, Atatürk odur” şeklinde haddini aşan bir kelam etmiş.

 Önce,  Büyük Atatürk’ü Abdülhamit’le bir tutmanın ne kadar büyük bir haksızlık olduğunu belirtmek gerekir. Sonra, bu sözlerin partinin milliyetçi kanadında yapacağı tahribatı, oy kaçışlarını hesaba katmak lâzımdır.

 Seçmenlerinin büyük çoğunluğunda Atatürk hassasiyeti bulunan, genel başkanın zaman zaman “Rumeli kızı” olmakla, “Atatürk’ün hemşerisi” olmakla gururlandığını ifade eden konuşmaları yanında Yavuz beyin bu sözlerini nereye koyacağını kendilerinden sormak isteriz.

 Abdulhamit’i Atatürk seviyesine çıkarmak, bazıları için iştah açıcı olabilir.

 Ancak, tarihin, önümüze koyduğu gerçekler, bunun böyle olmadığını ortaya koyan birçok örnekle doludur.

 Yavuz beye, öncelikle Atatürk’ün özgürlükçü anlayışı ile Abdülhamit’in “monarşiyi güçlendiren” anlayış ve uygulamalarını gözden geçirmesini tavsiye ederiz.

 Ayrıca, Atatürk’ün o büyük Cumhuriyet kadrosu ile Abdülhamit’in daha çok farklı unsurlardan seçilmiş kadrosunu karşılaştırmasını isteriz.

 Doğru, Sultan Abdülhamit  bağnaz ve dünyaya kapalı bir hükümdar değildi. 33 yıl süren iktidarında birçok gelişmeye ve esere imza atmış bir padişahtır. Bazı okullar, Mülkiye gibi önemli fakülteler, kültür müesseseleri, demir yolları gibi önemli ulaşım ve inşa faaliyetleri O’na aittir.

 O’nun döneminde Osmanlı’nın borçlarının bir miktar azaltıldığı gerçeği yanında, en fazla toprak kaybeden, donanmayı çürüten bir padişah olarak da tanımlanmaktadır.

 Atatürk ne yapmış?

 Her şeyini kaybetmiş bir imparatorluktan modern ve çağdaş bir Cumhuriyet kurmuş, esaslarını özgürlük, bilimsellik, modernlik ve çağdaşlık üzerinde temellendirmiştir.

 “Özgürlük benim karakterimdir” diyen bir lideri, monarşik ve baskıcı bir padişahla mukayese etmek, aynileştirmek ne kadar mantıklı ve vicdanlı bir iştir?

 Gelelim, “yüce Sultan’ın” kadrosuna:

Hariciye Nazırları Aleksandros Karateodori Paşa (1878-1879)

Gabriel Pasha ve

Sava Paşa (1879-1880)

Hazine-i Hassa Nazırları

Agop Ohanes Kazazyan (1876-1891),

Mikail Portakalyan Efendi (1891-1897),

Ohanes Sakız Efendi (1897-1908)

Maliye Nazırı

Agop Ohanes Kazasyan Paşa (28-30 Ağustos 1885), (Aralık 1886 - Mart 1887) (1888-1891)

Nafia Nazırları

Ohanes Çamiç Efendi (1877-1878),

Aleksandr Karateodori Paşa (1878)

Sava Paşa (1878-1879)

Orman ve Maadin Nazırları

Mavrokordato Efendi (1908-1909),

Aristidi Paşa ( 1909)

Ticaret ve Ziraat Nazırları

Bedros Kuyumcuyan Efendi (1880)

Gabriel Noradonkyan Efendi (1908-1909)

Ayan Üyeleri(1876) Antopolos Efendi Aristarki Bey,

Daviçon Karmona Efendi,

Musurus Paşa,

Serviçen Efendi,

Stoyanoviç Efendi,

Dr. De Kastro Bey,

Mavroyeni Paşa, Karatodri Paşa,

Abraham Karakahya Paşa

Ayan Üyeleri(1908)

Azaryan Efendi,

Basarya Efendi,

Bohor Efendi,

Fethi Franko Bey,

Gabriyel Noradonkyan Efendi,

Mavrokordato Efendi,

Mavroyeni Bey,

Oksanti Efendi,

Yorgiyadis Efendi,

Aram Efendi,

Popoviç Temko Efendi,

Babıali Hukuk Müşaviri Gabriel Efendi;

Abdülhamit zamanında sürekli el üstünde tutulan bu Gabriel Efendi 2. Dünya Savaşı sonrası düzenlenen Paris Konferansında Ermeniler için toprak talep etmiş, Lozan Konferansına da Ermeniler adına katılmıştır.

Elçilere göz attığımızda da benzer isimleri görüyoruz.

Hadi, iyi Parti’yi yönetenler:

Oylarınızı azaltmak için Yavuz bey gibi daha kaç eriticiye ihtiyacınız var?

Yavuz beyden sipariş listesi alabilirsiniz.