ERZURUM SANA NE OLDU?

Kadim şehir,

 Çeşitli kavim ve medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan Erzurum.

 Topladığı kongre ile kurtuluşa ve Cumhuriyete giden yolu açan Erzurum.

 Gazi Mustafa Kemal’in, nüfus cüzdanını vererek “Beni bu şehrin nüfusuna kaydedin ve Erzurum hemşehrisi yapın” dediği Erzurum.

 Nene Hatun’ları, Kara Fatmaları yetiştiren Erzurum,

 Lokmasını komşusuyla paylaşan, yabancı misafirlerini baş tacı eden Erzurum.

 Bu kadim şehirde milli ve dini bayramlar bütün güzellikleri ile kutlanırdı.

 Zafer Bayramı da milli bayramımız.

 Ama sıkı durun; milli hasletlerimizi bağrında yeşerten bu şehirde 30 Ağustos Bayramımız çok sönük bir şekilde kutlandı.

 Atatürk Anıtına çelenk koyanlara baktık; 10 kişiyi bile bulmuyor.

 Orada halk yok, eski protokollerden eser yok.

 Eskiden, Atatürk Anıtının iki yakasında olan 9. Kolordu ve 29. Tümen binaları baştan başa bayraklarla ve Atatürk resimleriyle donanırken, o günkü kutlamada o bayrak ve resimler ağaçlar arasına gizlenmiş adeta.

 Gözden kaçırırcasına.

 Peki, bu korku Erzurum’a yakışır mı?

 Dadaşa yakışır mı?

 Bu kadim şehrin, son yılların eğitim hayatına damga vurmuş, başarılı ve vatansever, aynı zamanda iyi bir tarih ve siyaset okuyucusu olan Fevzi Budak’tan dinledim:

 Kıbrıs Barış Harekâtını icra eden dönemin Hükümeti, dönemin Genelkurmay Başkanı Erzurumlu Orgeneral Semih Sancar’a, icra edilen bu denizaşırı zaferden dolayı mareşallik rütbesi vermek istemiş.

 Rahmetli Genel Kurmay Başkanının o günkü hükümete verdiği cevap:

 “Bu ülkenin tek mareşali var, O da Büyük Atatürk’tür. Bunu kabul edemem!”

 Mareşallik rütbesini Büyük Atatürk’e olan saygısından ve minnetinden dolayı reddeden Genelkurmay Başkanının şehri Erzurum.

 Erzurum sana ne oldu da bu hale geldin?

 O kadim şehrin değerli halkı nereye gitti?

 O korkusuz, dadaş ruhlu mert halkım, doğruyu haykıran halkım nerede şimdi?

 Hüzün doluyum.

 “Ben Erzurumluyum ama eski Erzurumluyum” demekte haksız mıyız?

 Çünkü, yeni Erzurum’da eskisinden eser kalmamış.

 Yazık, çok yazık!