Kendini İslamiyet’in temsilcisi gibi gören, ancak bir mezhebin bağnazlığından öteye geçemeyen bizim Diyanet İşleri Başkanlığı, cinsel tercihler ve akıl dışı yorumlarla uğraşa dursun; Hristiyan dünyasından devrim gibi çıkış geldi. Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franci, bir süredir dünya genelinde tartışılan ‘‘EVRENSEL TEMEL GELİR’’ önerisi için çağrı yaptı. Papa Franci, World Meeting of Popular Movements (Dünya Popüler Hareketler Buluşması) için kaleme aldığı mektubunda, herhangi bir garantisi olmayan meslek grupları olduğunu belirterek, şunları yazdı:
“Sokak satıcıları, kâğıt toplayıcıları, küçük çiftçiler, tekstil işçileri ve daha niceleri… Sizler gayri resmi çalışan, düzenli geliri olmayan, kendi kendine çalışan insanlarsınız. Karantina sizler için dayanılmaz hale geldi. Bu hastalık sizi iki kat daha fazla vurdu. Virüs salgınının olduğu bu dönem, ‘evrensel temel gelir’i tartışmanın tam zamanı olabilir. Bu en onurlu, ideal ve insani olan çözümdür.”
Papa Franci mektubunda, üretim ve tüketim çılgınlığını, abartılı lüks merakını, ölümüne rekabetçiliği dayatan günümüzün egemen sistemini de eleştirdi. Dünyada yankı uyandıran mektup, yönetim güdümündeki medya ilgi göstermeyince, bizde gündeme pek giremedi.
Önce kavram hakkında özet bilgi vereyim, sonra konuya nereden geldiğimi anlatayım…
‘‘Evrensel temel gelir’’ (Basic Income Earth), ‘‘küresel temel gelir’’ veya ‘‘vatandaşlık geliri’’ olarak da adlandırılıyor. Özet olarak; bir devletin tüm vatandaşlarına, düzenli diğer gelirlerinden ya da servetlerinden bağımsız olarak, toplumun bir bireyi olmaları nedeniyle düzenli bir gelir sağlamasını öneren sosyal güvenlik kuramıdır.
1970’lerde Kanada’nın Manitoba eyaletinde deneysel olarak uygulandı. Eyaletin bazı bölgelerindeki binlerce vatandaşına karşılıksız ve koşulsuz aylık ödenmeye başlandı. Amaç, bu gelirden yararlanan kişiler çalışmayı bırakacaklar mı, bazıları verilen parayı hemen tüketip yoksulluk içinde yaşamayı sürdürecekler mi, gibi soruların cevabını aramaktı. Proje 1979’da sonlandırıldı ama sonucu inceleyen bilim insanları, uygulama bölgelerinde yaşam kalitesinin belirgin biçimde arttığını gördüler. Daha çok çocuk daha uzun süre okula gitti, hastanelere yatışlar azaldı, çalışan birey sayısı ise azalmadı! Program tüm öngörülerin ötesinde başarılı olmuştu.
Evrensel temel gelir uygulaması İsviçre’de 2016’da oylandı reddedildi, Finlandiya ve Hollanda başta olmak üzere bazı ülkelerde uygulama için hazırlık yapılıyor.
Evet… Konuya nereden geldim?
Koronovirüs salgını nedeniyle ciddi belirsizlik, bunun yol açtığı kararsızlık ve karamsarlık var. Bazı açıklamalar, uygulamalar güven verecek yerde güvensizlik aşılıyor.
Hangi sektörden kiminle konuşulsa, aynı kaygılar yansıyor; ‘‘Bir şeyler olacak ama hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.’’
Yeni dönemde dünya genelinde işler zor, Antalya’da daha da zor. Tarımda bir önlem, değişim işareti, dişe dokunur destek yok. Turizmde bazı hazırlıklardan söz ediliyor ama otellerin açılıp açılamayacağı meçhul. Çünkü birtakım önlemler alınsa bile insanlarını tatile çıkma cesareti gösterebileceği şüpheli. Buna ek olarak, ana pazarımız Avrupa’yı geri itecek ne varsa yapılıyor.
Ciddi yoksullaşma ve bunun daha da derinleşeceğini gösteren işaretler var. Bizde ‘‘evrensel temel gelir’’ doğrultusunda bir umut yok, bölgesel çabalar öne çıkıyor. Bu ortamda umut olarak belediyelere büyük iş düşüyor. Bazı belediyeler gıda kıtlığına karşı uyarı işaretleri verdi. Acaba ‘‘bölgesel temel gıda’’ projesi gibi bir çalışmayla herkese asgari beslenme imkânı sunmak için hazırlık yapıp yeni döneme geçişi kolaylaştırabilirler mi?