İki hafta aradan sonra merhaba sevgili dünlük. İlk hafta “üç gün süren baş ağrısı” yüzünden ikinci hafta ise çevrimiçi’nden ‘yüz yüze’ye geçen veli toplantısına gittiğim için yazamadım.
Oğlum bu sene üniversite sınavına girecek. İki haftada bir deneme sınavına giriyorlar 12. sınıflar olarak. Amaç öğrencilerin anlamadıkları, zorlandıkları konuları tespit edip onları tekrar etmek. Hem de gerçek sınavın bir kopyasını yaşayarak sınava hazırlanmak.
*
Geçen bir buçuk yılı pandemi nedeniyle bilgisayar karşısında geçirdiler. Bu sene maskeli de olsa yüz yüze eğitime döndüler. Eksikliklerini giderecekler inşallah. Toplantı da bu deneme sınavlarıyla ve evde ders çalışma yöntemleriyle ilgiliydi.
Ben bir veli olarak çocukların okul hayatları boyunca yaşayacakları zor senelerden biri olduğunu biliyorum. Hem aynı yollardan geçtiğim için hem de benim geçtiğim yıllardan sonra her şey daha zorlaştığı için.
*
Oğlum lise sınavlarına hazırlanırken mesela ortaokul yönetimi hemen her hafta toplantı yapıp bize TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi) hakkında bilgi veriyordu. 2013-2014 eğitim öğretim yılında hayatımıza giren TEOG’da her öğrenci -zorunlu bazı haller dışında- kendi okulunda sınava giriyordu. Sonra Cumhurbaşkanı 15 Eylül 2017’de TV’de katıldığı bir canlı yayında “TEOG olayını istemiyorum, kaldırılması lazım” dedi. Bunu emir telakki eden bakanlar sistemi hemen değiştiriverdiler. Cumhurbaşkanı aslında sınav sistemini istemediğini belirtmişti. “Bizim zamanımızda sınav mı vardı”ya gelen cümlelerinden sonra TEOG tarihin tozlu raflarına kalktı. Nurtopu gibi bir LGS’miz (Liseye Geçiş Sistemi) oldu. (Dikkatinizi çekerim o S sınav değil sistemin S’si…)
*
O tarihten sonra okulda yine toplantı yapan öğretmenler “neler olduğunu anlayamamanın” telaşını yaşıyordu. Öğrenciler (En azından benim oğlum) motivasyonunu kaybetti. Çünkü öğretmenlerin bile tam olarak anlayamadığı bir sistemin sınavına girecekti. Öyle ki, bambaşka bir semtteki bir okulda sınava girdi. Sınavdaki gözetmen öğretmenler yeni sistem hakkında o kadar bilgisizdi ki, “Hepiniz bu sınıfta okuyorsunuz değil mi?” diye sormuş çocuklara. Oysa değil orada okumak, adını bile ilk kez duyuyorduk o okulun.
*
Yeni sistem velilere “Veli Tercihine Bağlı Serbest Kayıt Sistemi” getiriyordu. Veliler, evlerine yakın 5 okulu seçiyorlardı. Bir de “isteğe bağlı olarak merkezi sınav”a giriliyordu. Veli tercihine bağlı serbest kayıt sistemine kaydolmayınca, gitmek isteyebileceği diğer okulların listesini bile görmeyi başaramadım. O 5 okulluk listeyi de içinde meslek lisesi ya da imam hatip olmadan oluşturmak (en azından evde ben başaramadım) mümkün olmadı. Bu arada yeni sistemde puanlama ve ortaokul ders notlarının yansıması nasıl oldu, onları öğrenip anlamaya fırsat olmadı tabii…
*
Bu sene özel okuldan mezun olacak ve üniversite sınavına girecek. Temel Yeterlilik Testi (TYT) ve Alan Yeterlilik Testi (AYT) adı altında iki sınav. (Bizim zamanımızda ÖSS ve ÖYS olmak üzere iki taneydi) Yine okuldaki toplantıda bir sürü ayrıntılı bilgi verildi sınavlar hakkında. Öğretmenleri dinlerken bir yandan da “Şimdi ben bunları ezberleyeceğim ve Cumhurbaşkanı bu sınavlar hakkında da bir beyanatta bulunacak, bunların da adı, sistemi değişecek, ben öğrendiğimle kalacağım, hiç ezberlemesem mi?” diye düşünüyordum. O yüzden başlıkta dediğim gibi, her veli, bir deli adayıdır. Sistem değiştikçe, bilgilerini sil baştan değiştire değiştire hafıza kartını yakan biri olarak en azından ben öyleyim diye düşünüyorum.