Değerli Sanat dostlarım; Sizlerle Kelimelerin sessiz dilinin duyguda, algıda dillendiği yazılı sohbetimde içsel yolculuğumda karşılaştıklarımı paylaşarak konuşmak isterim. Ben şu an burada olarak yazı sohbetimi okuyan sizleri, yüreğimle duyuyor, gönlümle dinliyorum elbette.
Sanatın ışığında, sanat aşkıyla atan kalbimizin imbiğinden süzülerek ruhumuzun ırmağında arınan renklerimiz kimi zaman Resme, kimi zaman Mısralara, kimi zaman Satırlara, kimi zaman Heykele, kimi zaman Bestelere, kimi zaman Müziğin nağmelerini taşıyan aracı Müzik Aletlerine, kimi zaman da nağmeleri yürek sesimizle dışa vuran Yorumlara, yani her neye dokunuyorsak orada akseden alış/veriş döngüsüne girer ve renkliliklerimizle vücut bulur.
Hazır yeri gelmişken hepimizin bildiği ‘’Empati’’ ye değinmenin, sohbetimizin dilini daha da anlaşılır kılarak zenginleştireceğini düşünüyorum.
TDK’nın açıklaması ile Empati; İsim, Ruh bilimi, duygudaşlık (Fransızca empathie)
Bir diğer açıklama ile Empati; Sosyal benle ilgili bilgi, bireyin kendini başkalarının yerine koyabilme yetisi.
Vikipedi’de Empati; Bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek demektir. Kendi duygularını başka nesnelere yansıtmak anlamında da kullanılır.
Empati kuran insanlara da EMPAT denir. Empatlar, insanların vücut dilini, ses tonunu, beden hareketlerini, konuşurken seçtikleri ve kaçındıkları kelimeleri, yürüttükleri mantığı okuyabilen kişilerdir. Hayatlarını başka şeylerden çok, neyin nasıl “hissettirdiğine” bakarak yaşarlar. Başkalarının duygularını kendilerininmiş gibi almaya eğilimlidirler.
Bazılarınız bana tamam da bildiğimiz şeyleri niye uzun, uzun anlatmaya çalışıyorsun diyebilir. İzin verirseniz sizin bildiklerinizi kendime hatırlatıyor, Empati kurarak çoğalmaya çalışıyorum. Bu arada Psikopata bağlamak ile Empati kurmanın arasındaki ince çizgiyi siz de gördünüz değil mi?
Bu ana kadar süregelen sohbetimizden yola çıkarak bir başka boyuta sıçrama yapmak istiyorum. Günlük yaşantımızda bazen anlaşılmaz, garip, tuhaf, biraz arızalı, halk deyimiyle hafif tatlı gibi, bazen sesli bazen de sessiz itham ve söylemlere maruz kaldığımız oluyor.
Bu duygusal temasların neticesinde doğal olarak bir takım hal, davranış, duruş biçimlerinde farklılıklar oluşuyor. Bu durumların getirdiği yük hiç de azımsanacak kadar hafif değildir aslında. Sahi ben izninizle haddimi aşmamada kendimi dikkate davet ederek, gerçek Sanatçılar üzerinde durarak sohbetime yoğunlaşmak isterim. İlmi ve bilimsel açıklamalarla, derinlikleri çeşitlendirmeyi alanında uzmanlaşmış kişilere bırakıyorum.
Çok kalabalık ortamlarda uzun süreli bulunmanın verdiği keyif kadar yorgunlukların da izahını burada aramak gerekir. Bakmadan görmek, İşitmeden duymak, dinlemeden sezinlemek, dokumadan algılamak gibi birçok hissiyatlar duygu sandığına bir bir dizilirler. Biriken bu algılar her zaman pozitif ya da olumlu şeyler değildir. Sandıkta biriken bu negatiflikler süratle ayıklama yapılmadığında sizin yüreğinizi iğneler, kanatır.
Bu, benzeri ve diğer nedenlerledir ki Sanatçı kendini korumaya almak için bir takım önlemler geliştirir. Bu önlemler arasında suskun kalmak, içe kapanmak, kalabalığa kısa süreliğine (ki algıları açık olduğu için kısa sürede, algıları normal ya da zayıf kişilere oranla farkında olarak ya da olmadan çok şey algılar, hissederler) girmek gibi haller sergilerler.
Sanatçı yaratıcılığını örseleyen, kirleten, sanatından alıkoyan durum ve ortamlardan kendini soyutlamak ister. Kendi ortamında kendiyle baş başa kalarak huzurlu, mutlu ve üretkenliğini ortaya koymanın verdiği içsel yolculuk ile çoğalmak önceliğidir.
Bir sanatçıdan sizin gibi davranmasını beklemek ona yapacağınız en belirgin haksızlıktır. Sanatçı zaten olağan davranışlarla siz gibi olmaya çalışarak kendini korumaya alıyor ve sizinle Empati kuruyordur. Ondan daha fazlasını beklemek yıpranmaktan ve yıpratmaktan öteye gitmez.
Yaratıcılığıyla, hayal gücünü estetikle bütünleştirip ticari ya da beğenilme kaygısı gütmeden yeteneği doğrultusunda işleyen gerçek Sanatçının dili susar eserleri konuşur.
Değerli Sanat dostlarım; Biraz sizi yormaya devam edeceğim biliyorum ama kendimle sohbette öğrendiğim, yazı başlığına taşıdığım, kendime nasihat mısralarımı ekleyip, ruhumla sizleri dinlemeye devam ederek, içsel yolculuğumda susmaya gidiyorum. Sanatın ışığında ‘‘Güfte Renginde Şiir Ritminde’’ Kitabımdan bir şiirimi ve Youtube’da yer alan söz ve müziği bana ait bir (Mısralarda yaz diyordu https://www.youtube.com/watch?v=gIRdfnDIHfk&feature=share) şarkımı ve yağlıboya çalışmamın bir görselini güzel gönüllerinize bırakıyorum. Sanat aşkıyla yüreğinizin yüzü aydınlık yarınlara doğru baksın. Hoş kalın, sanatla kalın.
Perihan KOCA
Perihankoca.com , sanatinrenkleri.com , perihankoca9@gmail.com , Perihan_koca@hotmail.com , Instagram , Twitter ve Facebook
1) ''ÖĞREN SEN DE ''
DÖRT YANLIŞ BİR DOĞRUYU
GÖTÜRÜR ÖĞREN SEN DE
DERT YARATMIŞ BU HUYU
KÖTÜDÜR ÖĞREN SEN DE
...
SABAH AKŞAM OKUSAN
BİRİN ÜSTE BİN KATSAN
BİR ÇUVAL İNCİR OLSAN
DÖKÜLÜR ÖĞREN SEN DE
...
KAPIDAN GİR İÇERİ
BACADAN ÇIK DIŞARI
DOLAŞSAN TÜM YOLLARI
DÖNDÜRÜR ÖĞREN SEN DE
...
DİL DUASIZ KALSA DA
RENK YÜZÜNDE SOLSA DA
DOST DÜŞMAN BİR OLSA DA
GÜLDÜRÜR ÖĞREN SEN DE
...
BİR GÜN YALNIZ KALIRSIN
GÜNLERCE YALVARIRSIN
SEN DE DERSİN ALIRSIN
ÖĞRETİR ÖĞREN SEN DE
Perihan Koca 15.08.15 Kadıköy
...
2) ''DÖRT YANLIŞ BİR DOĞRU''
ÖĞREN ARTIK GÜZELİM
DÖRT YANLIŞ BİR DOĞRUYU
SİLER BENDE GÜZELİM
DÖRT YANLIŞ BİR DOĞRUYU
...
GÖR KENDİNDE GERÇEĞİ
NEDİR BUNUN ÖLÇEĞİ
HER AKLIN BİLECEĞİ
DÖRT YANLIŞ BİR DOĞRUYU
...
AŞK MEŞK SENİ DE YAKAR
BALIK EN BAŞTAN KOKAR
İNKAR ETSEN NE ÇIKAR
DÖRT YANLIŞ BİR DOĞRUYU
...
SOR KENDİNE SORUYU
GÜZEL Mİ Kİ BU HUYU
GÖTÜRÜR ÖMÜR BOYU
DÖRT YANLIŞ BİR DOĞRUYU
...
HAYDİ ARTIK SEVGİLİM
CEVAP NERDE BİLELİM
BİRLİK OLUP ÇÖZELİM
DÖRT YANLIŞ BİR DOĞRUYU
Perihan KOCA15.08.15 Kadıköy