İBB Başkanı İmamoğlu, hakkındaki davaya tepki göstererek, "İstinaf hakkımda ceza versin, iktidar Yargıtay karar gününü göremez. Bu millet ayağa kalkar. Bu milletin iradesine karşı yargı ile bir müdahale yapan aklın, İstinaf olumsuz bir karar versin, bu iktidar Yargıtay'daki kararın sonucu göremeden gider." dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, SÖZCÜ Televizyonu'nda Gazeteci ve Sözcü yazarı Uğur Dündar'ın sorularını yanıtladı.
İmamoğlu kurultay süreciyle ilgili şu ifadeleri kullandı;
Parti içi demokrasi ne kadar işleyecek?
"Bu kurultaydan CHP'nin ihtiyacı olan bir demokratik tüzük çıkacak mı? Parti içi demokrasi ne kadar işleyebilecek mi? Örneğin milletvekilleri ve belediye başkanlarının dönem süreleri burada belirlenecek mi? Adayların belirlenmesinde merkez yoklaması mı yapılacak yoksa gerçek demokrasinin gereği olan üyelerin görüşlerine mi yer verilecek. Sivas'ta başlayan milli mücadele devrimle sonuçlanmıştı. Bu tüzük değişikliği kurultayı da Sivas'ta başlamış oluyor, bir devrimle sonuçlanabilecek mi size göre?" sorusuna İmamoğlu, şu yanıtı verdi;
*Aslında devrimin önemli bir adımı gibi görmek lazım. Ben bir benzetme daha yapayım; Cumhuriyet kurulunca devrim tamamlandı mı? Aslında başladı. Ya da Eylül'de Sivas'ta devrim mi oldu? Hayır başladı. Tabi ki devrimin aşamaları devam etti.
*Atatürk inkılapları diye tarif ettiğimi o devrimin her aşaması önemli bir katkıdır Türkiye Cumhuriyeti devletinin var oluşuna. Bütün müdahalelere, bütün karşı duruşlara rağmen Türkiye Cumhuriyeti'nin ayakta durmasının temel sebebi atılan her adımın özenle atılmış olması.
*Bu bakımdan her aşamayı önemsiyorum ama tek başına devrim ağır bir yük olur. Bu bir tüzük kurultayıdır. Kesinlikle devrimci ruhlu olacaktır, kesinlikle iyileştirici olacak, kesinlikle birleştirici olacak, kesinlikle kapsayıcı olacak çünkü biz zemini büyütmek zorundayız. Biz CHP'nin zeminini büyütmek zorundayız.
*Kapsayıcı bir siyaset alanına oturtmak zorundayız. Hiç bir koltuğun sahibi olmadığımızı, emanetçi olduğumuzu, milletin temsilcisi olduğumuzu aynı zamanda parti üyelerinin de temsilcisi olduğumuzu, aynı anda bütün marifetleri kendinde gören inşalar olmamamız gerektiğini kibirden arınmış olmamız gerektiğini, bu ülkenin tek kişilik aklından, tek kişinin 'her şeye ben karar veririm' anlayışından kurtulmak zorunda olduğunu, ne yazık ki doğmadan ölen bir sistemin ve ülkenin başına büyük belalar açan bir sistemin, tarihin en belirsiz ekonomik sorununu yaşatan bir sistemin biran önce milletin başından def edilmesi gerektiğini bilerek ve isteyerek hareket etmesi gerekir bütün Cumhuriyet Halk Partililerin.
Ben bu bilinçle hareket ediyorum ve diyorum ki; 'Geçmişte farklı reflekslerimiz olabilir, geçmişte farklı genetik kodlarımızın bizi bazı sıkıntılara soktuğu anları yaşamış olabiliriz ama değerli yol arkadaşlarım bu dönem başka bir dönem lütfen bütün tavır ve davranışlarınızı gözden geçirin.'
*Tavır ve davranışlarınıza bundan önce 10 dikkat ediyorsanız bundan sonra bin dikkat edin' diye yol arkadaşlarımı muhtelif toplantılarda uyarıyorum.
*'Tarihi bir misyona sahibiz' diyorum ülkemizin cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına koşar adım girebilmesi için vakit kaybetmemesi için, geçmiş yüzyılın hatalarından, yanlışlardan attığı kötü adımlarından kurtulması, sıyrılması, kalıcı bir demokratik yapıya kavuşması için bize ihtiyacı var ben kendimi öyle tanımlıyorum. O bakımdan bu süreç de işte o kuvvetli adımların bir parçası. bu ruhla biz orada olacağız.
Değişimle 50 yıl sonra birinci parti olduk
*Biz değişim kodlamasıyla ben 29 Mayıs sabahı düşüncemi ortaya koydum ve ondan itibaren atılan önemli adımlar var, kurultayda bir değişim yaşandı. Kasım ayına kadar partimiz kendi içinde büyük bir hesaplaşma yaptı kendi içinde. Sonra o hesaplaşmayla büyük bir değişi yaşandı genel başkanımız ve bazı kadrolarda. Hemen önümüzde bir yerel seçim bulduk 31 Mart'a doğru koştuk.
*Yaptığımız o değişimdeki kodları, o atlan adımları yenilikçi birtakım yüzleri görünce vatandaşımız bize büyük bir teveccüh gösterdi. Bizi neredeyse 50 yıla yakın bir süre sonra birinci parti yaptı ve atık şimdi biz birinci partiyiz. Milletimizin en büyük beklentiyi gözlediği partiyiz.
*Yani bizim yegane gündemimiz ülke politikaları, memleketin ihtiyaç duyduğu geleceğe dair prensipleri hazırlamakla yükümlü bir ekibiz. Bu bahsettiğiniz devrim kavramının önemli aşamalarından biridir ama devamı gelmelidir.
CHP'nin iktidar yürüyüşü durdurulamaz
*Cumhuriyet Halk Partisi atık muhalefette kalacak bir parti değil. Cumhuriyet Halk Partisi ve onun paydaşları, demokrasiye inanan yurttaşları iktidara doğru yürüyor.
*Artık bu saatten sonra bunu kimse durduramaz. Onun için ben yine sloganımı söyleyeyim Cumhuriyet Halk Partisi değişirse Türkiye değişir' Ve
Kılıçdaroğlu başımızın tacı
*Ben Kemal Kılıçdaroğlu'yla kader birliği yapmış bir kişiyim. Biz 2010'dan beri bir kader birliği yaptık. Biz sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile iyi bir diyaloğa sahip olduk ve hep olacağız. *Biz her şeye rağmen süreci farklı yerlere evirip çevirseler de biz bir birine değer veren iki insanız. Ben kendisine çok değer veririm ve 'başımın tacı' cümlem çok samimidir. Onun da bana çok değer verdiğini bilirim.
*Elbette ters düştüğümüz konular olmuştur. Özellikle değişim süreci ve sonrasındaki zaman diliminde farklı düşüncelerimiz olmuştur ama bu bizim aramızı bozamaz.
*16 yıldır siyasette kader birliği yapanlar bir araya geldiklerinde elbette ki siyaseti, CHP'de olanları konuşur.
Dava açıklaması: Hodri Meydan
Uğur Dündar'ın "Biraz kara mizah yapalım. Yakında SÖZCÜ Televizyonu'nda Arena'yı eski formatıyla yani soruşturması gazetecilik yaklaşımıyla ekrana getirmeyi düşünüyoruz. Genç, idealist, başarılı meslektaşlarımız var. Onlar çok heyecanlılar. Ben de paylaşımlar yaptım sosyal medya hesabımdan. Bana gelen cevaplardan biri şu: 'İkinci programda stüdyo komple tutuklanır'. Acı acı gülüyoruz" sözleri sonrası İmamoğlu, şöyle konuştu:
*Yargıyı bu hale düşürenler utansın. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na şu dönemde dava açıyorlar. Neyin peşindesiniz? Ekrem İmamoğlu'na bir 'ahmak' davası diye gülünç, komik bir iş üzerinden siyasi yasaklı haline getirme meselesi. Derdiniz ne? Kimden korkuyorsunuz, neyden korkuyorsunuz, neyi engellemeye çalışıyorsunuz? Ya da masum bir sürü insanın hapis yatması...
*Duyuyoruz ki herkes gergin. Ben de diyorum ki Allah aşkına ceza mı? Hemen verin. Buradan söylüyorum Uğur Bey. Bu millet öyle bir ceza keser ki... Hemen İstinaf karar versin, hemen. Ceza mı keser? Verin. Adalet bekliyoruz. Bu saçma sapan davayla Cumhuriyet'i, demokrasiyi niye
*Bir ceza vererek bu ülkenin yurt dışına olan itibarsız yüzünü daha da itibarsız hale getireceksiniz. Ekonomi berbat, ekonomiyle ilgili yarattığınız güvensizliği daha da derinleştireceksiniz. Kim kazanacak?
Bu mahkeme de ceza verip de milletin cebine para girecekse, ekonomi düzelecekse cezaya razı olalım. Böyle bir şey olabilir mi? Müthiş bir yargısal taciz yaşatıyorlar. Söylüyorum: İstinaf hemen karar versin. Ceza mı verecek, hemen versin. Zan altında bırakmayın yargıyı. Bir an önce kararınızı verin.
* Her türlü duyum geliyor. Ben her şeye rağmen yargıya güvenmek istiyorum. Bu ülkenin adalet sistemine güvenmek istiyorum. Taciz değil de ne Allah aşkına? İstinaf hakkımda ceza versin, iktidar Yargıtay karar gününü göremez. Bu millet ayağa kalkar. Bu milletin iradesine karşı yargı ile bir müdahale yapan aklın, İstinaf olumsuz bir karar versin, bu iktidar Yargıtay'daki kararın sonucu göremeden gider.
*Bu millet ayağa kalkar. İddiamın ötesi... Hodri meydan. Her şey ortada. Bin tane hukukçuya sorsanız bir tanesi ahmak diye bir kelimeden ceza kesmez. Ahmak kime denmiş? O belli. Bilirkişi raporu belli. Yapılan hamleler belli. Buradan dava üretiyorsun. Ayıptır. Bunu kendine reva gören iktidar bu işin mesulüdür. Hodri meydan. Ceza mı keseceksiniz? Buyurun kesin. Size söz: Bu millet ayağa kalkar. Bu millet size Yargıtay kararı verene kadar, o süreyi göstermez, evinize yollar. Onun da yöntemi belli. Erken seçim gelir." (Sözcü)