İmamoğlu'nun Kılıçdaroğlu ziyareti ve sonrası...

Türkiye siyasetinin son haftasında gündemin en öne çıkan gelişmelerinden biri hiç kuşkusuz; İBB Başkanı Ekrem imamoğlu’nun  CHP eski Genel Başkanlarından Kemal Kılıçdaroğlu’nu evinde ziyaret etmesi ve ardından ortaya çıkan gelişmeler oldu.  Gelişmeler genellikle 'İkili arasındaki soğukluk bitiyor' şeklinde yorumlandı.  Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu'nun yaptığı açıklamalar da soğuklugun bitme yönünde olduğuna yönelik işaretler veriyor,  

*

Her ne kadar konu siyaset bilimcilerinin ve sosyoloğların alanı olsa da,  bir durum tesbiti yapmak istiyoruz.  Siyasette zemin sıvılaşması.

Nasıl ki konutların yapımında zemin etüdleri ve zeminin sağlamlığı hayati bir konu ise, siyasi liderlerin de ayakta durabilmesi için üzerinde yürüdükleri siyasi zeminin sağlamlığı hayati derecede önemlidir.

Bilindiği üzere CHP Eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; ‘Hainler’, “İhanete uğradım”, “Hançerlendim” dedikçe, ister istemez bazıları tarafından bu sözlerle kurultaydaki gelişmeler ilişkilendirilerek İmamoğlu’nun da kastedildiğini ileri sürenler oluyordu. İkili arasında esen soğuk rüzgarlar kamuoyuna yansıyor ve durum resmen İmamoğlu açısından siyasi zeminin sıvılaşmasına yol açıyordu. 

Önümüzdeki seçimlerde CHP’nin ve muhalefetin en güçlü cumhurbaşkanı adayı olarak görülen İmamoğlu’nun böyle bir zeminde yürümesi kendisini ve geleceği açısından riskler taşıyordu.

Ekrem bey, bu durumu çok iyi değerlendirmiş anlaşılan.

Ziyaretten sonra, İmamoğlu’nun ‘ Kılıçdaroğlu başımızın tacı’ şeklindeki açıklaması,  ziyaretle ilgili olarak sorulan bir soruya Kılıçdaroğlu’nun,   “CHP’nin birlik beraberlik içinde olması çok önemli” yorumunu yapması ikili arasındaki soğuk rüzgarların giderilmeye başladığını ortaya koyan değerlendirmeler.  

*

Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli, ekonomik sıkıntılar nedeniyle siyasi zeminlerinde oluşan sıvılaşmayı; güvenlik sorunlarını  öne çekerek gidermeye çalışsalarda nafile. Bu ekonomik sıkıntı sürdükçe de sıkıntı devam edecek.

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, TBMM oturumunda Alpay Özalan’ın Ahmet Şık’a saldırması konusunda saldırganı değil de Şık’ı suçlaması,  iktidarın Anayasa Mahkemesinin emirlerini uygulamaması kendisi açısından ‘Sertliği sürdürmeyi ’ daha uygun gördüğünü ortaya koyuyor.

Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmaması hukuki açıdan büyük sıkıntı ve geelcek açısından da endişe.  Ekrem bey’in cumhurbaşkanlığı adaylığına yürürken, kendisi içinde olumsuz bir gelişmenin ortaya çıkma ihtimalini düşünmemesi mümkün değil. Böyle bir ihtimale karşı da tedbirleri düşünüyordur muhakkak.

*

Sayın İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu’nun toplantıda neler konuşulduğunu net olarak bilmiyoruz. Ancak Türkiye genel siyasetinin yol haritasındaki gelişmeleri de değerlendikleri muhakkak. Zaten Kemal Bey’in değerlendirmesinde bu apaçık ortaya konuyor. ‘Böyle bir ortamda CHP’lilerin birlik beraberlik içinde olması çok önemli’ cümlesi buna  da işaret ediyor.

*

İmamoğlu’nun en favori Cumhurbaşkanı adayı olduğu açıkta, hangi koşullarda aday olacak bu da çok önemli.  İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı olarak seçime; Özgür Özel liderliğindeki bir CHP ile mi gitmesi daha faydalı olur yoksa; Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığındaki bir CHP ile mi seçime gitmesi mi?  İmamoğlu kendisi CHP Genel Başkanı olarak seçime gitmesi daha mı iyi olur?  Hangisi? Soru çok. 

*

İmamoğlu’nun CHP Genel Başkanı olarak seçime gitmesinin önüne konulabilecek birçok engeli ortadan kaldırabileceği açık.   İmamoğlu öyle bir durumu da muhtemelki değerlendiriyor. Kemal bey ile bu ihtimali konuştumu bilmiyoruz. Biz Sayın İmamoğlu’nun geleceğe dönük hedeflerini cesaretle ortaya koyduğunu,  Beylikdüzü ilçe başkanlığından beri biliyoruz.  Bunun izlerini  kendisi adına yazılan ‘Benim Sevgili Başkanım’ adlı kitapta görüyoruz.  Peki İmamoğlu’nun Genel Başkanlık beklentisi içinde olması ya da böyle bir taleple ortaya çıkmasına; Kemal bey ya da Özgür bey ne der, işte bunu bilmiyoruz.  Ayrıca Sayın Kılıçdaroğlu’nun da ‘Genel başkanlığa dönme’ niyeti olduğu biliniyor. Kemal bey’in, Demirel’in ‘Siyasetin girişi var çıkışı yok” cümlesini hatırlatması da şurada dursun. Özgür bey’de genel başkanlığı bırakmak istemeyecektir doğal olarak. ' Teknik Direktör olarak Penaltıyı atacak oyuncuyu belirlerim' cümlesi genel başkanlığı sürdürme niyetidir ve doğaldır da.  

*

Sonuç itibariyle Ekrem İmamoğlu-Kemal Kılıçdaroğlu görüşmesi CHP’liler açısından mutlaka çok olumlu karışlandı. Olumlu yansımaları da oldu.

CHP’nin Eylül ayındaki Tüzük Kurultayı çok önemli idi, bu gelişmeler bağlamında çok daha önemli hale geldi.  Hangi gelişmelerin ortaya çıkabileceğini tüzük kurultayı ile daha net görebileceğiz.

İyi bir hafta olsun.