CHP lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun "2.Yüzyıla Çağrı' başlıklı toplantısını dikkatle izledim.
Program bitti benim aklıma şu sözler geldi: ‘İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır” Hacı Bektaşi Veli. ‘İlim Çin’de de olsa gidip alınız” Hz. Muhammed. ‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’ Mustafa Kemal Atatürk. Peygamberimiz, pirimiz, liderimiz bu sözlerle vurgulamışlar bilimin önemini. Ne yazık ki , son 20 yılda; sorunların tespiti ve çözüm önerilerinde; bilim ve liyakat bir kenara atıldı. Toplantıda; Prof. Daron Acemoğlu, Prof, Ugur Akçiğit, Prof.Refet Gürkaynak, Prof. Hakan Kara konuştular. Konuşan üç CHP’liden Selin Sayek Böke de iktisat doçenti.. Sorunların tespiti ve çözüm önerilerinde; bilimi getirip siyasetin önüne koyması nedeniyde Sayın Kılıçdaroğlu'na ne kadar teşekkür etsem azdır. Rehberin doğruysa yolun sonunda başarıya ulaşırsın.
Sayın Daron Acemoğlu, Sayın Uğur Akçiğit, Sayın Selin Sayek Böke, Türkiye'de bilimin nasıl ötelendiğinin ve üniversitelerin araştırma yapma konusunda uluslararası düzeyin ne kadar gerisinde kaldıklarını vurguladılar. ‘Cahil insanların ferasetine güveniyorum.” diyen bir ismi YÖK’e atayan bir yaklaşım bu ülkenin ne eğitim sorunlarını, ne de diğer sorunlarını çözebilir.
*
Jeremy Rifkin. Hakkında ve çalışmaları ile ilgili herhangibir araştırma yapmadan, sırf “ta ABD’lerden seçilmesi” nedeniyle ilk önce durumu biraz yadırgamadım desem yalan olur. Sonra konuşmasını dinledim ve kendisi ile bilgiler edindim. Jeremy Rifkin üzerinden eleştiriler oldu. Sayın Rifkin; Almanya eski Başbakanı Angela Merkel ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’e endüstri ve sanayi teknolojileri alanında danışmanlık yapmış. Almanya ve Çin bizden daha mı akılsız? Sayın Merkel, Sayın Xİ Jinping; başkalarının çıkarlarını, ülkelerinin çıkarlarından üstün mü tutmuşlar? Ne olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Bu nedenle Sayın Jeremy Rifkin üzerinden yapılan eleştirileri; hem Rifkin’e, hem Kılıçdaroğlu’na haksızlık olarak görüyorum. İklim krizi gibi çağımızın en büyük sorununu da sunumunun merkezine koyması bence çok önemliydi.
*
Sayın Hacer Foggo’ya ayrı bir paragraf açmalıyım. “Kitabın içinden konuştu” denir ya. Öyle. Halk olarak bugün yaşadığımız can alıcı sorunları dile getirdi. Çözüm önerileri sundu. Teşekkürler Foggo. Siz hep konuşun Foggo.
*
Prof Daron Acemoğlu çok haklı olarak ‘Demokrasi olmadan hiç bir şey olmaz” tespitini yaptı. Akçiğit ve Böke, ‘bilimin önemine değindi”. İlgiyle izledik.
CHP’liler ve bilim insanları sorunların tespitinde oldukça başarılıydılar. Ama bizim öylesine derinleşmiş sorunlarımız var ki. Derin yoksullaşma ve gelir dağılımdaki müthiş adaletsizliği nasıl giderecekleri konusunda daha ayrıntılı bilgiler ve öneriler bekliyorum gelecek bilgilendirmelerde.
*
Ve toplantıya son noktayı Kemal Kılıçdaroğlu koydu: YAŞAMA SEVİNCİNİ YENİDEN KAZANACAĞIZ.
Kemal bey, halkın yaşadığını mı yaşıyor? Bir gün önce de Selvi Kılıçdaroğlu’nun Beylikdüzü’nde katıldığı öğrencilere yönelik “Beslenme Çantası projesi’ ile ilgili programı izlemiştik. Selvi hanımı izlerken içimden ‘Ne kadar bizden biri’ demiştim.
Hakikaten halk olarak yaşama sevincini kaybettik.. Kemal bey bunu yeniden kazandırabilecek mi? Mesela; bir asgari ücretli, dar gelirli, emekli artık ev alabilme hayalini kaybetti. Onların bu gelirleriyle bir daire sahibi olabilmeleri artık mümkün değil. Daireyi geçelim; yoksulluk ve açlık sınırının üstünde bir yaşam olanağına kavuşabilecekler mi? Kemal bey'in belirttiği gibi ‘Yaşama sevinci yeniden kazanabilecek mi?”
Bir konuşmasında, ‘Ne olursa olsun bana güvenin’ diyen Kılıçdaroğlu'nun; çalışma yöntemi, bilime ve akla verdiği önem kaybolmuş umutları yeniden canlandırıyor diyebiliriz.