Haksızlık yapmayı hiç istemediğim isimlerden birisidir Kemal Kılıçdaroğlu.

                O’nun halktan yana, halk için çabalayan bir lider olmasının yanı sıra, dürüstlüğü, tecrübesi ve iyi niyeti övgüye değer özelliklerinden bazılarıdır.

                İnsan Kılıçdaroğlu’nu elbette çok seviyor, taktir ediyorum.

                Dün, tarifeli uçakla Londra’ya gitti. Önümüzdeki hafta Almanya’ya gidecekmiş.

                Ana muhalefet lideri olarak yaptığı yurt dışı gezilerinin tamamı Türkiye’yi teknolojik buluş ve atılımlarla buluşturma ve oralardan yatırımcıları davet etme üzerine planlanmış.

                Büyük bir sorumluluk.

                Bu, aynı zamanda Kılıçdaroğlu’nun iktidara hazırlanma adımlarıdır.

                Altılı masanın güç verdiği millet ittifakının iktidara geleceğinden en ufak bir şüphesi yok.

                Söz konusu vatan olunca, insana mahsus korku ve endişe duygularının Kılıçdaroğlu’nda tamamen yok olduğunu görüyoruz.

                 Rakiplerine hakaret etmiyor ama, halka yapıldığına inandığı haksızlıkları çok sert bir dille ifade ediyor.

                Buna karşın, Cumhur İttifakı’nın keskin ifadelerle ana muhalefet liderine karşılık verdiklerini görüyoruz.

                Son tartışma, cari açığın uyuşturucu parası ile kapatılmaya çalışıldığı iddiası üzerinedir.

                Bu konuda iktidarın söyleyeceği sözler de dikkatle izleniyor ve merak ediliyor.

                Bir önceki yazımızda, İyi Parti liderinin iki CHP’li ismin adaylığını halka sorduğunu bir gazeteci duyarlılığı ile sütunlarımıza almıştık.

                Bununla şunu kastetmediğimiz açıktır.

                “Cumhurbaşkanlığı adaylığı” konusu yön değiştirmedi.

                Akşener, de siyasi müttefiki Kılıçdaroğlu’na haksızlık yapmayı düşünmez elbet.

                Ancak, Kılıçdaroğlu’nun adaylığının inanç mensubiyeti dolayısıyla tehlikeye düşebileceği endişeleri O’nu sevip taktir edenlerde de haklı olarak yer almaktadır.

                Aslında, Kılıçdaroğlu, dürüstlüğü, vizyonu ve devlet tecrübesi itibariyle Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanlığı’na en lâyık isimlerden biri olarak ifade edilmektedir.

                Kılıçdaroğlu’nun bilim çevrelerindeki arayışları bu görüşlere tanıklık etmektedir.

                Önümüzdeki seçimler Türkiye için hayati değer taşıyor.

                Bunun içindir ki, insanların ve liderlerin bu konudaki hassasiyetlerini anlamak gerekiyor.

                Önemli olan, seçimin kazanılması ise, bu konuda bazı isimlerin peşinden gidilmesi, bazılarına karşı çıkılması iyi anlaşılmalıdır.

                Seçim, Türkiye’nin kader seçimi olacaksa ortak bir anlayışı birlikte inşa edip, ona göre pozisyon almamız gerekiyor.