Amiraller bildirisini kaleme aldığı ortaya çıkan Mengi soyadlı amiralin İyi Parti’nin kurucularından olduğu, sonradan Ümit Özdağ’la birlikte politika yapmak üzere partiden ayrıldığı yolunda söylentiler var.
Bu nedenle, Ümit Özdağ ve yanındakilerin İyi Parti liderini yıpratmak için kumpas kurdukları yolunda tahminler öne sürülüyor.
Böyle bir durumda, Meral Akşener’in o bildiri üzerine alelacele sert bir tavır sergilemesi, kendisine ve partisine yönelik “darbeci” tuzağını üstünden atmaya yönelik bir ön alış olduğu iddia edilebilir.
Akşener, sonradan yaptığı bir açıklama ile “zevzeklik” sözüne “boş söz” anlamıyla açıklık getirmiş olsa da kendisine yakıştırılmıyor ve eleştiri konusu olmaya devam ediyor.
Umarız, İyi Parti Lideri, yapacağı yeni bir açıklamayla bu yüzden kendisine kırgınlık duyanların gönüllerini almış olur.
Bildirinin açıklanma saati üzerindeki hassasiyetleri haklı bulmakla beraber, bunun bir darbe çağrısı olduğuna inanmak zor.
Dememiz o ki; elindeki topu tüfeği olmayan bu insanların nasıl darbe yapacaklarına bir türlü aklımız ermiyor.
İyi Parti’nin içinde Ümit Özdağ gibi muhaliflerin, Akşener’i yıpratmak için Perinçek’le bile işbirliği yapabilecekleri yolundaki iddialar gülünç olsa bile akla gelebilmektedir.
Meral Akşener’in, millet ittifakının bir parçası olarak mevcut iktidar için önemli bir siyasi rakip olduğu unutulmamalıdır.
Akşener, bu ittifakın çok önemli bir unsurudur. “Evine dön” çağrılarına rağmen, bu çağrıları ilenin tersiyle iterek ittifakın içinde yer almaya devam etmesi, iktidar için bertaraf edilmesi gereken bir tehditti.
İktidar, millet ittifakını parçalamak için elinden gelen her şeyi yapacaktı.
Bu bağlamda, Akşener’in, Cumhur ittifakı tarafından önüne konulan tuzaklara basmama gayreti iyi anlaşılmalıdır.
Neler denmedi ki?
Ne fetöcülüğü, ne pkklığı, ne darbeciliği kaldı.
Akşener, bütün bunlara karşı şerbetlenmiş bir lider portresi çizdi bu güne kadar.
Amirallerin gece bildirisine böyle karşılık vermiş olması, o sözcük dışında, anlaşılabilir bir durumdur.
Ümit Özdağ’ın kendisiyle ilgili iddialara karşı nasıl bir tepki vereceği ise merak konusudur.
Özdağ, kendisine yakıştırılmayan davranışlardan uzak durduğu sürece kendisini sevenleri pişman etmemiş olur.
Derhal bir açıklama yaparak soyadı Mengi olan, bildiriyi yazdığını kabul eden bu emekli amiralle yakınlığını ve uzaklığını kamuoyuna açıklamak durumundadır.
Demokratik siyaset arzusunda olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları sorumluluk taşıyan herkesten böyle bir duyarlılık beklemektedir.
Peki, Bahçeli’ye ne demeli?
Eski Hürriyet’in arşivinde yer alan “130 Generala mektup” iddiasına söyleyecek sözü vardır elbette.
Bahçeli’den de böyle bir açıklama beklemek hakkımızdır.