ANTALYA 3T’nin kuruluş amacını ve sürecini yakından biliyorum.
Amaç, ekonomisi tarım turizm ve ticarete dayanan Antalya’nın sağlıklı, sağlam bir üretim yapısına kavuşmasına; mümkün olduğunca az tahribata ve değer kaybına uğramış miras olarak gelecek kuşaklara aktarılmasına katkı…
Bu amaç doğrultusunda kaleme alacağım yazılarla burada olacağım…
***
Gündemdeki pek çok konuyu, koronavirüs ‘‘Covid-19’’ salgını nedeniyle unuttuk.
Acaba konuların aktörleri de unuttu mu, yoksa ‘‘kurt dumanlı havayı sever’’ hesabı meydan boşken alttan alta işlerini yürütmeye devam mı ediyorlar
Mesela benim aklıma Gazipaşa’daki Selinus Plajı’nın imara açılacağı-açıldığı iddiaları geldi.
Konyaaltı Sahili’ni Alkoçlar’dan geri alıp 500 yataklı otel ucubesinden kurtardık derken, doğal SİT alanı ve Antalya’nın bakir sahillerinden biri olan Selinus Sahili elden gitmiş olmasın.
Bir de Konyaaltı Sahili’nin yeni durumu nedir, ne olacak? Kumsal yine birileri arasında parsellenip sadece sahiplik mi değişmiş olacak?
Lara Halk Plajı’na bir çeki düzen verilecek mi?
Kumsalı avlu avlu çevirmekle tatmin olmayıp denizin içini bile bölen işletmeler (!) ne olacak?
Buraların geçen yönetim döneminde, aralarında gazeteci yakınlarının da bulunduğu destekçilere verildiği, Antalya’nın kulislerinde konuşulan konularından.
Kemer’de benzer sıkıtılar vardı. Kemer kumsallarının durumu her yaz tartışılan konulardan biri. Kıyıya sıralanmış otel dağlarının aşılabildiği noktalarda ya otellerin özel alanı olarak ya da ‘‘şu beach’’, ‘‘bu beach’’ adlarıyla parsellenmişlikler görüyordunuz. Aynı durum sürecek mi?
Bunlar ilk anda aklıma gelen örnekler, Alanya’dan Fethiye’ye benzer sorunların yaşandığı biliniyor.
‘‘Millet can derdinde, sen nelerin peşindesin’’ diyenler olabilir.
Hayat devam ediyor, pek çok badire gibi bu da atlatılacak.
Bu yıl olmasa gelecek yıl, o zaman da olmazsa bir sonraki yıl hayat normal seyrine dönecek.
Fakat tatil anlayışından yaşam biçimine pek çok şey değişmiş olacak.
Bu değişimde bazı çarpıklıklar da değişsin istiyorum. Benimki, matematikte iki eksi artıya dönüşür kuralı gereği, çarpıklık değişince düzelme olur beklentisi. Daha önce başka yazılarımda da dile getirdim.
Antalya dünyanın bulunmaz Hint kumaşı değil. Fakat antik kalıntılardan coğrafi yapı farklılıklarına, turizm ve tarım alt yapısından dünyanın büyük kesimine ulaşım kolaylığına kadar, Antalya’yı üstün kılan özellikleri var.
Bu özelliklerden biri kumsalları. Salgın sonrası nasıl bir değişim göstereceğini bilemediğimiz tatil anlayışı ve turizm açısından bu kumsalların kullanımının daha da önem kazanacağı kesin.
Yeni turizm yapılanmasında ve sıfıra inen turizmi kısa sürede canlandırmada çok önemli unsur olacak.
Anayasa ve kıyı kanunlarında emredildiği gibi, kumsallar parsellenmeden korunsun.
Yönetimi arkasına alan birilerinin para kazandığı-vurgun yaptığı alanlar değil, şehre üstünlük katarak sürekli kazandıran çekim merkezleri olsun…