Bilindiği üzere kumbara bir tasarruf aracıdır.
Çok eskilerde, bizlerin ilkokulda okuduğumuz yıllarda, tasarruf bilincimiz artsın diye bankalar tarafından dağıtılan kumbaralar vardı. Artırdıklarımızı, üzeri delikli bu kumbaralara atar, bankaya götürürdük. Bankacı, altı kilitli olan kumbarayı açar, içindeki metal kuruşları tek tek sayar, toplamını biriktirme hesabımıza geçerdi.
Böylece, biriktirmenin iyi bir şey olduğunu küçük yaşlarda anlardık.
Ekonomide de, en önemli araçlardan birisi tasarruftur. Bankalardaki tasarruf mevduatları, halkın gelişmişlik durumunu anlatır. Ayrıca, devlet bazı alanlarda tasarrufa gider ki, bu da harcamaları ve bütçe açıklarını kontrol amacıyla yapılır.
Yani, ister özelde, ister kamuda olsun, tasarruf önemli bir araçtır. Ekonominin vazgeçilmez araçlarındandır.
Günümüzde çocukluğumuzun hatıraları olan kumbaralar tarih oldu.
Artık, kumbara deyimi başka amaçlar çağrıştırıyor.
Önce, itibardan tasarruf olamayacağı söylendi.
Sonra ailelerde tasarruf kavramı yok oldu.
Eskiyen koltuklar değiştiriliyor, elektronik aletlerin yenileri alınıp eskileri kapıya bırakılıyor.
Öte yandan, yoksul çocuklarımız eba’dan yararlanabilmeleri için gerekli olan televizyonlara ve bilgisayarlara ulaşamıyorlar.
Aileler, bu durumdan fazlasıyla muzdaripler.
Ahalimizin tasarruf yapacak gücü de kalmadı ama, hali vakti yerinde olanlar tasarruf etmeyi pek sevmiyorlar.
Çocukları da sevmiyor olmalılar ki, karınlarını annelerinin pişirdikleri ev yemekleri yerine, dışarıda yemeyi tercih ediyorlar.
Bu tür aileler, çocuklarının keyiflerine uyarak, onlar da dışarıda yemeği tercih ediyorlar.
Artık, tencerelerin de fonksiyonları ortadan kalkmak üzere.
CHP’nin ekonomi kurmaylarından İstanbul Milletvekili İlhan Kesici'nin ifadesine göre gelişmiş Avrupa ülkelerinden Almanya’da kiralık araç sayısı 8 bin, japonya’da 9 bin iken bizde 158 binlere ulaşıyormuş.
Sadece makam sahiplerine değil, onların muhterem eşleri için de araçlar kiralanıyormuş.
Bazı gelişmiş ülkeler tarafından neden kıskanıldığımızı daha iyi anlıyoruz.
Hırsızlık ve yolsuzluk paralarının paylaşıldığı durumlara rüşvet kumbarası deniliyor. Daha çok, kamudaki yolsuzlukları ifade için kullanılır. İhaleler ve yüklü işler, bu kumbaraya para atan kişiler açısından önemli bir sınavmış.
Para atmayanlar, bu tür işlerin yanına yaklaştırılmaz meselâ.
Bir ara gümrükler, en çok rüşvetin döndüğü kurumlar olarak görülürdü. MHP’nin iktidar ortağı olduğu hükümetlerde Gümrük ve Tekel Bakanlığına getirilen rahmetli Gün Sazak, gümrüklerdeki rüşvet olaylarının kökünü kazıdı. Ancak, bu haysiyetli hassasiyeti O’nun hayatına mal oldu. Evine giderken şerefsiz bir elin tuttuğu tabancadan çıkan kurşunlarla öldürüldü. Bugün saygı ile, rahmetle anılan bakanlar arasında Gün Sazak ismi elbette unutulmuyor.
Bir de kaleciler için uydurulmuş bir sıfattır kumbara. Çok gol yiyen kalecilere “kumbara lâkabı takılırdı. “Adam, geleni kabul ediyor. Kumbara gibi” söylemlerle aşağılanırlardı. Bu kaleciler arasında Kumbara falanca diye anılan isimler de olmuştu.