İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saraçhane'de düzenlenen miting hakkında da değerlendirmelerde bulunarak, "20 sene önce yaşadığı haksızlık karşısında nasıl sayın Erdoğan'ın yanına koştuysam bu sefer de Ekrem kardeşimin yanına koştum. Nasıl Emine Hanım'ın yanına koştuysam bu sefer de Dilek kızımın yanına koştum." diye konuştu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'ye tepki gösteren Meral Akşener, "Beceriksizlikleriyle fakirleştirdikleri asgari ücretlinin, emeklinin, memurun maaşlarında yaptıkları düzenlemede görüyoruz. Bu ne cürettir, bu ne utanmazlıktır, bu ne saygısızlıktır. Hayırdır Sayın Bakan, sadaka mı dağıtıyorsunuz?" dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu yönelik hapis cezası ve siyasi yasak kararına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akşener, "Seçimle alamayacakları İstanbul'u yargı yoluyla almanın peşine düştüler. Kadınlara 'sürtük' demenin suç sayılmadığı günlerde İçişleri Bakanı'nın 'ahmak' sözünü iade etmek suç sayıldı" ifadelerini kullandı.
Karardan sonra Saraçhane'de düzenlenen miting hakkında da değerlendirmelerde bulunan Akşener, "20 sene önce yaşadığı haksızlık karşısında nasıl sayın Erdoğan'ın yanına koştuysam bu sefer de Ekrem kardeşimin yanına koştum. Nasıl linç edilmek istenen sayın Kılıçdaroğlu'nun yanına koştuysam şimdi de Ekrem kardeşimin yanına koştum" diye konuştu.
Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Meclis gündemine gelecek ucube bir yasadan bahsetmek istiyorum. AK Parti, yandaş sendikalarını kurtarmaya çalışıyor. Diğer sendika üyelerine ikinci sınıf muamelesi yapmak istiyor. Düzenlemeden 250 bin memurumuz etkilenecek. 188 sendikanın faaliyetlerine devam etmesi mümkün olmayacak. Bundan sonra da yeni sendikaların kurulmasının önüne geçilmiş olacak. Sendika üyesi olması yasaklanan 1,5 milyon kişi de 756 liralık ödemeden mahrum kalacak. Bu anlamsız düzenlemeye milletvekillerimiz gereken tepkiyi verdi. Bu teklif de Cumhur İttifakı çoğunluğuyla komisyondan geçti. Bu hukuka aykırı teklifin kanunlaşmaması için İYİ Parti olarak üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz.
Ucube bir sistem
Bugün iktidar eliyle oluşturulan Cumhuriyet kriziyle karşı karşıyayız. Ucube bir sistemle koskoca Türk devletini bir kişiye amade edeceğini düşünenlerin sebep olduğu bu krizin sonuçlarını hayatımızın her alanında hissediyoruz. Cumhuriyetimizi beğenmeyenlerin, çocuklarımızı açlığa, gençlerimizi umutsuzluğa bıraktığı distopyaya mahkum ediliyoruz. Bu ülkede 6 yaşındaki çocuklar bir gün tecavüzün, bir gün açlığın, şiddetin ve işkencenin konusu olabiliyor. Bunu yaşatanlara yuh olsun, yazıklar olsun.
Hesap soracağım
Nur Elif'e bunları reva görenler vicdansızları Allah'a havale ediyorum. 'Zaten anne-babası cezaevindeymiş, her şeyden iktidarı suçlamayın' diyecekler. Bu ülkede bir çocuk öldü hem de açlıktan. Daha önce de çocuklarını ısıtamadığı için kendisini öldüren bir anne vardı. Çocuklarımıza sahip çıkmak iktidarın görevi değilse kimin görevidir. Koskoca Türkiye'nin gücünü kullanan iktidar çocukları koruyamıyorsa, mesuliyet almaktan kaçıyorsa ortalıkta ülke yönetiyorum diye gezemez. Siz bostan korkuluğu musunuz? Sadece kendi zenginliğinizi sağlamak için mi oradasınız? O koltuklarda sarayda sefa sürüp, özel uçakla maça gitmek için mi oturuyorsunuz?
Beni Eskişehir'deki Nur Elif ilgilendiriyor, onun için senden hesap soracağız. Beni Adana'daki Emine ilgilendiriyor, onun için senden hesap soracağım. Sen bu memlekette varlık içinde yaşarken, sefa sürerken yokluktan ölen, açlığa mahkum ettiğin çocuklarımız için senden hesap soracağım.
Haddinizi bilin
Türkiye patolojik semptomlar gösteren tehlikeli zihniyetler tarafından yönetiliyor. Sosyopat bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. Bunu iktidar mensuplarının her hareketinde görüyoruz. Beceriksizlikleriyle fakirleştirdikleri asgari ücretlinin, emeklinin, memurun maaşlarında yaptıkları düzenlemede görüyoruz. Bu ne cürettir, bu ne utanmazlıktır, bu ne saygısızlıktır. Hayırdır Sayın Bakan, sadaka mı dağıtıyorsunuz? Aile şirketinizde sosyal sorumluluk projesi yönetmiyorsunuz, devlet yönetiyorsunuz devlet! Şimdi de milletimizle dalga mı geçmeye başladınız? Fındık kadar aklınız, incir çekirdeği kadar vicdanınız varsa söylediklerime kulak verin; bu ülkenin sahibi aziz ve cefakar Türk milletidir. Haddinizi bilin. Bu milletin haysiyetiyle oynamayın. Madem Hazine'ye bereket gelsin istiyorsunuz hatırlatayım; hırsızlığın, yolsuzluğun, ahlaksızlığın olduğu yerde bereket olmaz.
İstanbul'u kaybettiler, Türkiye'yi kaybedecekler
31 Mart İstanbul seçimlerini düzmece yalanlarla iptal ettiler. Muhalefeti hile yapmakla suçladılar. Üzerinden 3,5 sene geçti, tek bir kişi yargılanmadı. Bu kara lekeyi sürenler milletimizden bir özür bile dilemediler. Belli ki hala akıllanmamışlar, hezimeti hazmedememişler. Bu sefer de Türkiye'yi kaybedecekler.
Yargıyı bir sopa olarak kullanan bir 28 Şubat dönemi temsilcisi olduklarını ortaya koydu. Seçimle alamayacakları İstanbul'u yargı yoluyla almanın peşine düştüler. Kadınlara 'sürtük' demenin suç sayılmadığı günlerde İçişleri Bakanı'nın 'ahmak' sözünü iade etmek suç sayıldı.
Bu karar, Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim gündemidir. Bu karar, Türk demokrasisine vurulmuş bir darbedir. İktidar mensupları sandıkta kaybettikleri İstanbul'u yargı gücünü kullanarak almanın peşindedir. 2023 seçimleri yaklaştıkça kaybedeceklerini anlamaya başladılar. Ekrem başkan da Mansur başkan da olağanüstü çaba gösterdiler. Onların çabaları Millet İttifakı'na olan güveni artırdı. Onların çalışmaları korku senaryolarını boşa çıkardı. Onların önünü kesmek için her türlü rezilliği yapıyorlar.
İktidar mensupları, sandıkla kaybettikleri İstanbul’u, yargı gücünü kötüye kullanarak geri alma peşindeler. Yıllarca bedavadan seçim kazanmanın şımarıklığını yaşadılar. Yıllarca milletimize maraba muamelesi yaptılar. Ama 2023 seçimleri yaklaştıkça kaybedeceklerini artık anlamaya başladılar. Milletin gözünden düştüklerini fark etmeye, milletin vereceği hükümden korkmaya başladılar. Milletimiz AK Parti’ye mecbur olmadığını gördü. İstanbul’da gördü, Ankara’da gördü. Adana’da, Antalya’da, Hatay’da gördü. Millet İttifakı’nın kazandığı birçok şehirde bu gerçeği tüm çıplaklığıyla gördü.
Her türlü engellemeye, mobbinge, iftiraya ve tuzağa rağmen Ekrem Başkan da Mansur Başkan da diğer belediye başkanlarımız da olağanüstü çaba gösterdiler. Onların bu çabaları Millet İttifakı’na olan güveni artırdı. Onların başarısı iktidarın yalanlarını çökertti. Onların çalışmaları korku senaryolarını boşa çıkarttı. Muhalefetin güçlenmesinde Millet İttifakı’nın belediye başkanlarının katkıları yok sayılamaz. İşte bu yüzden de onlardan çok korkuyorlar. Onların önünü kesmek için her türlü rezilliği de yapıyorlar. İşte tam da bu nedenle onlara uzanan elleri kırmak değişime inanan herkesin boynunun borcudur.
Haksızlıklığa uğrayanın yanına koştum
Ben de 14 Aralık'ta bu borcun gereğini yapmak için yola çıktım. Darbeye karşı 2019'daki gibi Ekrem kardeşimizle omuz omuza durmaya gittim. 20 sene önce yaşadığı haksızlık karşısında nasıl sayın Erdoğan'ın yanına koştuysam bu sefer de Ekrem kardeşimin yanına koştum.
Ey Yeni Şafak'ın sahipleri eviniz basıldığında kimseleri bulamamıştı avukatınız, bula bula beni bulmuştu ben de oradaydım. Ey Akit, 1999 hatırlıyor musunuz Kocaeli'den milletvekili adayı olan Meral Akşener'i arayıp 'Abla ne olursun bizi ziyaret et' dediğinizde seçim çalışması bırakıp sizi ziyarete gelmiştim. Kimseyi bulamamıştınız çünkü hepsi korkaktı. Nasıl Emine Hanım'ın yanına koştuysam bu sefer de Dilek kızımın yanına koştum.
Biz zalimin karşısında, zulme uğrayanın yanında her zaman olduk, olmaya devam edeceğiz. Nasıl linç edilmek istenen sayın Kılıçdaroğlu'nun yanına koştuysam şimdi de Ekrem kardeşimin yanına koştum. Bugün de hukuksuzlukla belediye başkanımızı diskalifiye etmeye çalıştılar. Bu meydanın boş olmadığını Saraçhane'de gördüler. Biz de amasız, fakatsız onun yanındaydık. Demokrasimizin sahipsiz olmadığını göstermek için, dimdik durmak için Saraçhane'deydik.
Mansur Başkanın da yanında dururuz
Şayet bu kafa, yarın da hedefine Mansur Başkan’ı koyarsa bu sefer de bir saniye düşünmeden, bir dakika gecikmeden onun yanında dimdik dururuz. Gerekirse 'Beştepe sizinse Ankara bizimdir' demeyi çok iyi biliriz. Eğer ki onlar, seçim kazanma uğruna herkesi bertaraf etmeye and içtiyse biz de herkesin yanında kaya gibi durmaya ant içtik. Onlar koltuklarını korumak için millet iradesini yok saymaya ant içtiyse biz de Türkiye'nin yanında olmaya ant içtik.
'Bu kadar ahmaklar sürüsü"
Belli ki duruşumuz birilerinin hoşuna gidiyor. Komplo teorileri üretiyorlar. Sayın Erdoğan'a çok acıdım, bu kadar ahmaklar sürüsünü yanına nasıl topladı? Sayın Erdoğan diyor ki, 'yargı doğru iş yaptı', bakanımsı troller, milletvekilimsi troller, akademisyenimsi troller 'Hayır, operasyonu Meral Akşener yaptı' diyor. Geldiğimizde noktada ahmak sürüsü elinde oyuncak olmuş bir Erdoğan'la karşı karşıyayız.
Milletin değişim isteği körelsin istiyorlar. Millet dayanışma gösteremesin, herkes kendi derdine düşsün istiyorlar. Kendi derdine düşen sensin Sayın Erdoğan. Korkuyorsun. Sen hiç merak etme, sen ne kadar korkaksan biz o kadar kararlıyız. Milletin iradesine sahip çıkacağız. Siz çökmeye alışmışsınız, ama İstanbul'a çökmenize izin vermeyeceğiz.
Büyük Türk milleti iradesini yok sayanı yok sayar. Sabrını sınayanı yok sayar. Tek bir kişiye bağlı sistemler çöker, demokrasi yaşar. Tek bir kişiye bağlı sistemler istibdatı getirir, demokrasiler hürriyeti yaşatır