ONUNCU CUMHURBAŞKANIMIZ

O’nu, kırmızı ışıkta durmasıyla, oğlunun düğününde elektrik sayacını not etmesiyle hatırlıyoruz.

Elhak, öyle idi.

O’na bir şey daha borçlu olduğumuzu, ışık tartışmasında anladık.

Hani, Anayasa Mahkemesi’nin ışıkları ile bir mesaj verilmişti ya; bakın, Onuncu Cumhurbaşkanımız bu ışık meselesini nasıl yorumlamış:

“O gün Ankara’nın başkent oluşunun yıldönümü idi. Bütün kamu binaları ışıklandırılmış olmalı.”

Kendileri aynı zamanda Anayasa Mahkemesi’nin eski başkanlarından biridir.

Bu güne kadar sayısız hukuki tartışma, Anayasa üzerine birçok söz söylendi ama, eski Anayasa Başkanı olan Onuncu Cumhurbaşkanımızdan iyi-kötü hiçbir yorum duymadık.

O kadar tarafsızdı ki,

Sanki bu ülkede yaşamıyor gibiydi.

Bu ülkede Cumhurbaşkanlığı, Meclis Başkanlığı, Başbakanlık gibi ağır görevlerde bulunmuş insanların ülke meseleleri hakkında bir-iki kelam etmeleri beklenmez mi?

Rahmetli Demirel, Cumhurbaşkanlığı’ndan sonra ülke gündeminden hiç kopmadı.

Eski Meclis Başkanımız Hüsamettin Cindoruk, ilerlemiş yaşına rağmen tv tv çağrılıp, ülke meseleleri hakkındaki görüşlerini anlatıyor.

Eski Başbakanlarımızdan Mesut Yılmaz rahatsız, Allah’tan şifa diliyoruz.

Başka?

Başkaları aklımıza gelmedi nedense.

Sağdan say, iki; soldan say iki.

Vah benim ülkem!

Demekten başka çare bırakmadılar.

Bir de üç-beş korkusuz gazeteci ve televizyonlar.

Onlar olmasa ülkede olup bitenlerden haberimiz bile olmayacak.

Meselâ Ankara’nın hangi tarihte Başkent olduğunu bilemeyecektik belki de.

Sağ olsun Onuncu Cumhurbaşkanımız.

Hatırlatmasaydı, cahil kalacaktık bu konuda.

Allah, sağlıklı ömür versin.

Gölbaşı’ndaki malikanesinde çok sade bir hayat yaşıyor.

Onun bunun işine karışmıyor.