Siyasi partiler, iktidar olmayı hedefleyen kurumlardır.
Bunu yadırgamamak lâzım.
Dolayısıyla,” her partinin gönlünde ayrı bir aslan yatar” deyimini yanlış bulmuyoruz.
Ama, iş seçim kazanmaya gelince, hele de Türkiye’nin durumuna bakınca kafesteki aslanların dışarı bırakılarak yarıştırılmasını doğru bulmuyoruz.
Bir koalisyon durumunda her parti, kendi programından ve politikasından vazgeçerek kendini o koalisyon içinde ana hedeflere odaklamakla yükümlüdür.
Ülke bir kader kavşağına gelmiş, önümüzdeki seçimlerin bu kavşakta çok önemli bir geçit olduğuna inanılmışsa altılı masa bu konuda milletimizin önüne çok güçlü bir ümit ışığı tutmaktadır diyebiliriz.
Altılı masadaki ortak anlayış, öncelikle seçimi kazanabilecek bir aday etrafında uzlaşılması, ardından bu adayın seçilmesi için her partinin bütün enerjisini bu yola teksif etmesi gerekir.
Ki, parti sözcülerin tüm anlatımlarında bunu görüyoruz.
O halde muhalefet açısından durum bellidir.
İktidarda ise tam bir söz birliği mevcuttur.
Ancak, bu söz birliği tekil bir mahiyet arzediyor.
Şöyle ki:
İktidarın belirleyici büyük ortağı AKP’dir.
MHP ve küçük bileşenlerin bu belirleyicilik dışında hareket etmeleri beklenmemektedir.
Bu durum, muhalefeti iktidar karşısında daha şanslı bir konuma geçirmektedir.
“Köprüden önceki son geçiş” in anlamı da budur.
Ülke, altılı masanın öne aldığı bu hedefleri ya geniş bir uzlaşmaya sadakatle uyarak yakalayacak, ya da o uzlaşmayı bozarak Türkiye’yi yeniden bu iktidarın yönetimine belki de bir 20 yıl daha terk edecektir.
Ülkenin böyle bir lüksü var mıdır?
Sorusunu öncelikle muhalefetin cevaplaması gerekiyor.
“Türkiye birden büyüktür” sözlerini birbirlerine hatırlatarak bu birlikteliği daha güçlü bir yapıştırıcı ile pekiştirebilirler.
İktidar, özellikle güz ve kış mevsimlerinde çetin bir sınavla karşı karşıya kalacak gibi görünüyor.
Ekonomik sıkıntıları bir çırpıda giderecekleri, işsizliğe ve çaresizliğe çare olacakları bir formül var mıdır, onları önümüzdeki günlerde daha açık bir şekilde görmüş olacağız.
İktidarın bu vaatlerinin halk nezdinde nereye oturduğunu bilemiyoruz.
Bu arada iktidar sözcüsü Mahir Ünal’ın sözleri tartışılıyor.
Bilinmelidir ki;
Türk milleti, diline de, Atatürk’üne de, Cumhuriyetine de büyük sadakat içindedir.
En azından büyük çoğunluk böyledir.
Bu çoğunluğu azınlığa düşürmenin ise hiçbir zaman mümkün olamayacağı görülmelidir artık.