Geçtiğimiz hafta; İstanbul’da İki farklı ilçede, iki farklı partinin meclis üyeleri, iki farklı belediye başkanını aynı konu üzerinden aynı cümlelerle eleştirdiler.
Esenyurt’ta Ak Partili Meclis üyeleri, Silivri’de de CHP’li meclis üyeleri belediyelere hibe edilen araçları eleştirdi. Konu aynı.
-Esenyurt’taki CHP’liler çıkıp, ‘Ak Partili Belediye Meclis Üyeleri bakın Silivri Belediyesi’ne onlarca araç hibe edilmiş. Ama hiç bir AK Partili Belediye Meclis Üyesi bu gelişmeyi eleştirmiyor. Bizatihi onaylıyor. Size ne oluyor? Silivri’de mübah olan araç hibesi Esenyurt’ta suç mudur?” dese Ak Partili meclis üyeleri ne yanıt verebilirdi.?
-Ya da Silivri’deki Ak Partilier çıkıp CHP’li Meclis Üyelerine “ Arkadaş bakın sizin Esenyurt Belediyesi’ne araç hibe edilmiş. Oradaki CHP’lilerin hiç biri bu araç hibesine karşı çıkmıyor. Size ne oluyor. Esenyurt’ta mübah olan araç hibesi Silivri’de suç mudur?” diye sorsa CHP’li üyeler ne yanıt verirdi bilmiyorum.
-Tam tersi de sorulabilir? Esenyurt'taki AK Partili meclis üyeleri CHP'li Meclis Üyelerine, Silivri'deki CHP'li Meclis Üyeleri de Ak Partili Meclis Üyelerine; 'Bakın oradaki partilileriniz karşı çıkıyor hibelere. Siz neden susuyorsunuz?' diye sorabilirlerdi. Ne yanıt verilirdi bilmem.
-Denilebilir ki; konunun yöntem olarak kabul görmemesi ve araçların miktarı da önemli? Tamam anlaşılabilir belki ama eğer olay yanlış ise azdı-çoktu fark etmiyor. Doğru ise de. Ben olayın doğruluğunu veya yanlışlığını değil, yazıda; aynı konuya, aynı partinin üyelerinin farklı ilçelerde farklı yaklaşımlarını ortaya koyuyorum. Hükmü okuyucuya bırakıyorum.
*
İki güzel anekdot. Bu gelişmeler ve diğer eleştiriler sonucunda CHP’li Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt, Ak Partililere ‘Sanki Paris Belediyesi bırakmış gibi konuşuyorsunuz?” demiş. Vallahi de haklı. Billahi de haklı. Esenyurt ‘Bu kente ihanetin feriştahının yaşandığı ilçe. Bir inançlı kardeşim bir gün, ‘Su olmaz ise toprak ile abdest alınır. Ama abdest alacak toprak kalmamış’ demişti.
Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz da; arada bir eleştiriler karşısında çıkıp CHP’lilere ‘Kendi dönemlerini’ hatırlatarak yanıt veriyor. ‘Şu kadar borç bıraktınız. Bu kadar personel alacağı bıraktınız. Hepsini ben ödüyorum.’ diyor. Esenyurt Belediye Başkanı Bozkurt’un yanıt yöntemiyle baktığımızda Silivrili CHP’lilere ‘Sanki İsviçre Belediyesi bırakmış gibi konuşuyorsunuz?” demek istiyor.
*
Siyaset nasıl bir şeydir ki; Aynı partinin Belediye Meclis Üyeleri iki farklı ilçede aynı konuya iki farklı tavır takınır? Bu bireysel tutum olarak nasıl değerlendirilir ya da izah edilebilir.? İtiraz edenler mi doğru tutum sergiliyor, eleştirenler mi?
*
Niye böyle?
Toplumumuz son yıllarda fena halde kamplaştı, hoşgörüsüzlük arttı, empati yok oldu, insanların birbirine güveni giderek dibe vurmaya başladı. Düşünübeliyor musunuz, ülkede bir partinin il başkan yardımcısı, bir başka partinin il başkan yardımcısına vefat nedeniyle taziyeye gidip bunu da sosyal medyada paylaşınca görevden alınıyor.
Biz hangi ara bu kadar hoşgörüsüz hale geldik?
*
Hepimiz çok fena çifte standartçıyız. Her kesim bu açıdan dökülüyor. Medyamız da öyle tabi. Mesela bugüne kadar hiç bir zam haberini manşetinde görmediğimiz, ya da haber olarak sayfalarında bile görmediğimiz yandaş bir gazetemiz, İBB ulaşım’a zam yapınca bu haberi manşetten girdi. ‘...gazetesi zam haberi yaptı’ diye haber yapmak istedim bir an.
*
Bu ülkede namuslu, tarafsız, dürüst olarak yol yürümek isteyen insanlara hayat hakkı tanınmıyor artık.
“Bitaraf olan bertaraf oluyor". Çoktandır böyle. Bu herkesimde öyle. Hiç kusura bakmayın. Her kesimde. Onun için; bürokratlar, yargı, sivil toplum kuruluşları, medya, kişiler herkes bir grubun üyesi olmaya ordan nemalanmaya, kendini karşı gruba karşı korumaya çalışıyor. Ve kimse kendi gurubunun kararlarını sorgulamıyor, sorgulayamıyor. Sorgulayan kapı önünde. Ve böylece kurşun askerler ordusu yaratılıyor.
Ve toplum korkunç bir şekilde bölünüyor. Kimse karşı tarafında ‘Haklı olabileceğini’ düşünmüyor.
Yolunuz; ülkenin ve insanın çıkarını her şeyin üstünde tutan bilimi rehber edinmiş, vicdanı kurşun askere dönüşmemiş gerektiğinde kendi kendisini de eleştirebilen ve eleştirilere hoşgörüyle yaklaşan siyasetçilere ve insanlara rast gele.
Güzel bir haftanız olsun.