Tarlayı işle, insanını besle!

Koronavirüs salgını ilk görüldüğü yer olan Çin’de kontrol altına alınırken, pek çok ülkede artarak devam ediyor. Bizim de vaka sayımız (hasta ve ölüm), test uygulanan kişi sayısıyla birlikte artıyor.

Salgın komşularımızda başladığında, ‘‘şöyle tedbir aldık, böyle tedbir aldık’’ demeçleri verildi ama bazı önlemler almakta gecikildi. Oysa doğumuzu batımızı sarmışken bizde olmaması ve bize gelmemesi akla yatkın değildi. Fazla sayıda şüpheliye test uygulanınca, gerçek ortaya çıktı.

Şimdi, ne kadar insanımıza virüs bulaştı, ne kadar insanımıza bulaşacak bilmiyoruz. Geciktiğimiz önlemleri hızla hayata geçirmeye çalışıyoruz.

Dünya endişe ve panik içinde. Salgının yoğun olarak görüldüğü ülkelerin liderleri, salgını önleme ve yol açacağı ekonomik yıkıma karşı aldıkları önlemleri açıklayarak, yurttaşlarına güven vermeye ve paniği yatıştırmaya çalışıyor.

Bizde de bir ekonomi paketi açıklandı. Paket pek çok kesim tarafından eleştiriliyor. Eleştiriler haksız da değil. Uçulmaması gereken dönemde uçak biletinin, tatile gidilmemesi gereken dönemde konaklamanın vergileri kaldırıldı. Sağlık ve iş açısından yarının ne olacağını bilemeyen insanlara konut kredisi müjdesi verildi.

Eleştirileri özetlersek; paketin sosyal devlet olmanın gereklerinden uzak ve böyle bir kriz dönemi için yetersiz önlemler olduğu belirtiliyor.

Ben tehlike ve ihmal olarak gördüğüm başka bir hususa değinmek istiyorum; TARIM!..

Salgın dünyayı ciddi bir ekonomik küçülmeye götürüyor. Para piyasalarındaki çöküşün ötesinde ve şu an için ölçülmesi, tahmini zor bir küçülme. Pek çok alanda üretim durma noktasında.

Ancak bazı sektörlerde üretimin durması veya azalması, yaşam konforunu düşürse de yaşamsal tehlike yaratmaz…

Tarım ise bunun tam tersidir. Tarımda üretimin azalması veya durması; kıtlık, karaborsa, açlık, sağlıksız beslenme demektir.

Pakette tarım sektörü için dişe dokunur bir destek yok. ‘‘Tarımda kendi kendine yeten ülkelerden biri’’ olma özelliğimizi kaybetmeye başladık ve çiftçi virüs krizinde de kaderine terk edilmiş görünüyor.

Bu dönemde tarım sektörünün, yakıt ve gübre yardımından alım garantili ekim sözleşmesine kadar bir dizi önlemle desteklenmesi gerektiğine inanıyorum.

Çünkü koronavirüs salgınından dünyada tarımsal üretimin nasıl etkileneceği; ülkelerin nasıl bir refleks göstereceği, stoklamada ve stoklarını kullanmada nasıl bir yol izleyecekleri meçhul. Unutulmamalı ki, gıda hayatın temeli olduğu kadar önemli bir silahtır.

Tarlalarınızın ekili, silolarınızın dolu, bahçelerinizin yeşil olması, insanınızın aç kalmayacağının garantisi; ülkenizin direnme gücüdür.

Bu sektörün tekstilden biyodizel üretimine kadar tarıma dayalı sanayi açısından önemini geçiyorum…

Tarıma dişe dokunur bir destek içermeyen paketin, tarım, turizm ve ticaret olmak üzere ‘‘3T’’ ile ayakta duran Antalya açısından tamamen boş olduğunu özellikle belirtmek istiyorum.