Erhan KIZILYAR
İstanbul Gazeteciler Derneği ziyaretinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gürsel Tekin, , “Siyaset gerçekten çok zor bir dönem geçiriyor. Çünkü çok kirlendi. Bakın özellikle geçtiğimiz Nisan ayından itibaren seçmenlerin siyasete olan inancı gittikçe daralıyor. Her şeye rağmen siyasetin diri olması lazım. Yüzde altmışlara varan bir oranla siyasi partilere bir güvensizliğin olduğunu görüyoruz. Bu çok tehlikeli. Bunun en büyük nedeni derin yoksulluk.” Dedi. Tekin özetle aşağıdaki şekilde konuştu.
Önümüzdeki günlerde durum daha da vahim olabilir
Bakın şuan Türkiye’de yasalar her şeye uygun. Ortalama kaçak yapılar olmasa, herkes kendi projesini uygun vaziyette yapsa İstanbul’da dört yüz tane Yeşilköy Havaalanı gibi park olacaktı. Yasada diyor ki; kaçak yapı yapan ve yaptıranın cezası üç yılla yedi yıldır diyor. Kaçak yapılar ile ilgili Avrupa Birliği’ne katılma sürecimiz konusunda haklı olarak bazı değişiklikler önerilmişti. Bu değişiklikler oy birliği ile meclisten geçti. Bu değişikliklerin arasında kaçak yapılarla ilgili ceza alanların ömür boyu siyasetten men edilecek maddesi vardı. Kendimiz yapmamız gereken şeyi bize elin oğlu yaptırmış, iyi ki de yaptırmış. Sonra ne gariptir torba yasa diye bir yasa çıkarıyoruz ne kadar ilahe fesatçısı varsa, ne kadar yasaklı insanlar varsa hepsine af çıktı. Bu kadar kirlenmişliğin içerisinde bir taraftan yönetenler çok zenginleşiyor, yönetilenler de derin yoksullukla cebelleşip duruyor. Önümüzdeki günlerde durumun daha vahim olacağını düşünüyorum. Uyuşturucu, kapkaç, hırsızlık ve daha neler neler. Son yirmi yıldır çok büyük sorunlarla karşı karşıyayız.
Çay seksen kahve ikiyüz olur mu?
İki yüz yıllık Moda’lının, Caddebostan’lı, Suadiye’li çalmamış, çırpmamış hasbelkader anneden babadan kalma konutta yaşadığı için şimdi o semtte pahalılıktan dayanamıyor. Bir çay seksen lira olur mu? Bir kahve iki yüz lira olur mu? İnsanlar nefes almaya dayanamıyor. Hiçbir şey olmamış gibi davranıyoruz. Sosyolojik dengeyi alt üst etmişsiniz. İran’ı kurtarıyoruz, Orta Doğu’ya sesleniyoruz. Önce kendi insanınıza merhem olmak zorundasınız. Toplumsal duyarlılığı örgütleyecek bir şeyler olmadığı için kimseden ses seda çıkmıyor. Yoksa insanlar susmuyor ve öfkeli”
İki milyon dolara satılan yer şu anda 1 milyar dolar
Tekin, açıklamalarında İstanbul sınırları içinde orman vasfını kaybetmiş yerlerin kime ne kadara verildiğini de sorarak “ Nasıl sattınız bu yerleri bir anlatın. Milletin malı bunlar. Şu anki durumları ne? Siz devlet olarak satarken bunların imar uygulamalarını yapıp neden satmadınız kardeşim? Sizin satmış olduğunu yerlerin (o zamanki dolar kurunda) iki milyona satılan yerin şu anda bir milyar dolar olduğunu unutmayalım. Eski Türkiye’de ar vardı, edep vardı. İmar çeteleri insanların canını yakmıyordu. Bu adam bağırıyor, bakalım ne diyor diyip benim partim bile ses çıkarmadı. Bu imar denen şey insanların imanını alır. Rakamlar o kadar yüksek. Bu suç ortaklığı bozulursa Türkiye ancak nefes alır
Zeytinburnu’nda İstanbul’un silüetini bozan yapılar
Hatta yine geçmişten bir örnek daha verelim. Bakın imar çetesi her şeyi yerde. Zeytinburnu’nda ki o dikey yapılar. ‘İstanbul’un siluetini bozuyor’ diyerek ilk ben paylaştım. Bunu okuyan dönemin Başbakan’ı Recep Tayyip Erdoğan bu durumun kabul edilebilir olmadığını, altı katın traş edileceğini söyledi. Edebildi mi? Edilemedi. Şimdi kim oturuyor o katlarda ona bakacaksınız. Partilide ayırt etmiyorum. Babamın oğlu olsa da hiç umurum da değil. Hangi siyasetçiler orada oturuyorsa bu suç ortaklığının fotoğrafıdır. Orası Sümerbank’ın yeri. Devletin yeri. Devletin yerini nasıl sattınız kardeşim?”