Oturduğum masadan karşıma gelecek biçimde benden sonra lokantaya gelip çöken adama ısrarla baktım! Aslında benzetmiştim Ona!
Orta boyun altında ama çok kısa da diyemeyeceğim;uzun saçlı,uzun bıyıklı zat garsona sipariş ettiği piyaz ile köftenin yanına ayran değil,maden suyu getirmesini istedi.Çalışan daha bir şey diyemeden işyeri sahibi “Timur ağbi ayranı yeni yaptım,yoğurdu evvelki gün bizimki mayaladıydı..iyiki sabah
Anladım benzettiğim kişinin Timur Selçuk olduğunu.Böyle oldu ilk kendisini Silivri’deki İnegöl Köftecisinde yakından görüp hatrını sormam..Sonraki yıllar buraya gelip gittikçe kısa ve daha çok bizim coşku,hayranlık dolu sorularımızı yanıtlayacağı birkaç karşılaşmamız daha olmuştu ya,buna bakıp çok iyi dostumdu falan demeyeceğim elbette! Ama ne kadar isterdim bunu bilseniz.İsmindeki sağlamlığı (Timur demir demektir)belli ki kişiliğinde de taşıyan ilkeli adamın çalışmaktan,koşuşturmaktan kime nasıl vakti yetsindide her yere yetişsindi.Saf istencimizle hep gurur duyacağımız,kısacık zamanlara ancak vakit ayırabildi,birkaç iyi müzik kâşifi olan biz genç dostlarına.
Ümit Yaşar,Faruk Nafiz Çamlıbel şiirleri Timur Selçuğun kalbinin lâl rengi odakarında bestelendi ilk önce.Giydiği beyaz cepken,beyaz pantolon ve boynunda siyah papyonuyla alabildiğine geniş kitlelerin önünde,olabildiğince büyük orkestraların şefi olarak,bembeyaz güvercinler gibi uçurdu muhteşem dizeleri ömrünce.Kâinatın yüzü ağardı o konserlerinde sanki..
Rüzgâr fisiledi ateşi..yüksek ve esintili bir ruhun imbiğinden damladı müzik şiir estetten oluşan farklı bileşim!
Şimdi durmuş durulmuş demlenmiş müziğiyle gecemi ele geçirecek..bilmekteyim.Ümit Yaşar Oğuzcan’ın şiiri,Timur Selçuk’un bestesi canıma nüfuz edecek;tınmayacağım pek tabii bu işgale.Şiir müzik ve estetiğin esiriyim bu gece Onu uğurlarken..
Güle güle Timur Selçuk,beyaz güvercinlerin kalbinde ve özgürlüğünde yaşa..