2022’nin ikinci cumartesi gününden merhaba sevgili “Dünlük”… Yeni yılın ilk gününden beri hem ruhen hem fiziken kendimi çok yorgun hissediyorum. Keşke beni 21’de bıraksalardı diye geçiriyorum içimden. Böyle bir şey imkansız, biliyorum ama gündem beni öyle yordu ki, sanırım bu yıl için enerji toplamak içimden de gelmiyor.
*
Geçtiğimiz hafta normal yaşamsal faaliyetler -temizlik, yemek, içmek vs- dışında sadece kitap okudum diyebilirim. Jose Saramago’nun Kabil’i ile Kurt Vonnegut’un Mezbaha 5 adlı kitaplarını bitirdim. İkisi de çok farklı anlatım tarzı olan, konuları itibariyle ilgi çekici kitaplardı. İnşallah kitap okuma konusundaki hızım hiç değilse devam eder.
*
Gündemden, ne kadar kaçmaya çalışırsam çalışayım bir şekilde haberlerden haberim oluyor. Hepimizin bildiği iç sıkıcı haberleri tekrarlamayacağım. Çünkü geçen yıl olan kötü haberler, “durmak yok, daha hızlı devam” şeklinde gidiyor. Ben de bugün ne var ne yok diye bakınırken aposto’da ilginç bir habere rastladım. ABD Çalışma Bakanlığı, geçen kasım ayında 4.5 milyon kişinin işini bıraktığını açıklamış. ABD’de Great Resignation (Büyük İstifa) akımı varmış. Bu açıklamanın ardından gözler bu akıma çevrilmiş.
*
Açıklamalara göre, bu istifaların nedenlerinden ilki düşük ücretlermiş. Bu normal, ama ikinci bir neden olarak da “tükenmişlik” hissi gösteriliyor. Neredeyse iki yıldır pandemi gerçeğiyle bambaşka bir dünyanın içinde bulduk kendimizi… Filmde izlesek “Bu kadar da olmaz” dediğimiz her şey oldu. Ölümü, hastalığı ilk kez ensemizde hissettik hepimiz. Kapanmalarda işlerini, gelirlerini kaybedenler de oldu tabii. Ama sevdiklerini kaybedenler, onları geri getiremeyeceğinin bilincinde olarak, “ben neden kendimi öldüresiye çalışıyorum ki” deyip işten vazgeçmiş olabilir. Ya da daha fazla sömürülmek istemediği içindir. Birçok kişi de kendi işini kurmuş bu dönemde. Başlangıçta daha az kazansa da “kendisinin patronu olmak” daha iyi bir seçenek tabii ki…
*
Sosyal medyada influencer olarak çok takipçisi olan birçok hesap da kendilerini kötü hissettiği işinden ayrılıp sanal ortamda içerik üreterek para kazanma yolunu seçmiş. Eskisinden daha çok kazandıklarına eminim. Üstelik tek patronları kendileri. Ha onlardan hesap soran (hatta bazen bunu çok kabaca yapan) takipçilerine karşı sorumlular ama her güzelin bir kusuru var tabii.
*
Ben de işini çok severek yapan biri olarak haksızlıklara, adaletsizliklere rağmen çalıştım. Ama işin hem psikolojik şartları, hem fiziki şartları değiştiğinde, “Ben ne uğruna bunu yapmaya devam ediyorum” diye sordum kendime… Son dönemde aldığım maaşın çoğunu psikiyatrlara harcamam gerektiğini fark ettiğimde derin bir nefes alıp çok sevdiğim işimi bırakmayı seçtim. Aslında işi değil, işyerimi bıraktığımı fark ettiğimde, son pişmanlıklarım da uçtu gitti.
*
Yazı yazmayı, insanları bir şeylerden haberdar etmeyi hala seviyorum ve devam ediyorum bunu yapmaya. Ha para kazanamıyorum o ayrı ama zaten işte çalışıyorken de aldığım para yol ve psikiyatr ücretine gideceği için pek kaybım yok gibi… Çünkü ruh sağlığını ve huzuru kaybedince parayla geri getirmek pek mümkün olmuyor.