UKRAYNALI ÇOCUK

Tv kanallarından birinde seyretmiştim.

Savaşın ve yıkıntıların tam ortasında kalmış Ukraynalı bir çocuk.

Dört veya baş yaşlarında bir kız çocuğu.

Muhtemelen anne ve babasını bu savaşta kaybetmiş.l

Karşısında duran insanlara karşı büyük bir hınç içinde, içini çeke çeke haykırıyor.

Dilini bilmediğim için sözlerini anlayamıyorum, ama tahmin edebiliyorum.

Hem haykırıyor, hem söz sayıyor, hem içini çekiyor.

Savaşa karşı olan duygularını büyük bir iç yanıklığı ile haykırıyor.

İnternette paylaşılan görüntüsünün altına şu notu düştüğümü hatırlıyorum:

“içimi yaktın be çocuk, içimi kavurdun”

Evet, o günden beri içim kavruluyor.

O görüntüler hiç aklımdan çıkmadı.

Zalim savaş ve onu yaratan vicdansız liderlere ben de oturduğum yerden öfke kusup duruyorum.

İnançlarını ve vicdanlarını egolarına zincirlemiş insancıklar.

Kusura bakmasınlar, onlara lider demeye dilim varmıyor.

Ne yazık ki benim ülkemde onların taraftarlığını yapan insanları izliyorum.

Vicdansızlığın yanında saf tutmayı kendine yakıştırabilen insanlar.

Onlara da öfke doluyum.

Savaş bütün taraflar için felâkettir, yıkımdır.

Bu yıkımın altında kalanlar ise koca bir insanlıktır.

Savaşın bizim ülkemize de yansımaları oluyor.

Akaryakıt fiyatları liralık zamlarla  yükseliyor artık.

Bu artışlar nakliye fiyatlarındaki artışlar dolayısıyla sebze ve meyve fiyatlarını da vuruyor.

Buğday stoklarımız tükenirse ekmeğe bile fahiş zamlarla bulacağız artık.

Belki de bombalardan değil, gıdasızlıktan, ekmeksizlikten öleceğiz.

Tarımı öldüren bakan gitti ama, cesedi ortada duruyor.

Zira, tarım ürünlerinde savaşan taraflara muhtacız.

İnsanlık bu ahlâksız savaşı film izler gibi izliyor.

Bu gamsızlığa isyanımız var:

Vicdanlarınızdaki zincirleri çözün artık.

Bu savaşa bütün gücünüzle, nefesinizle karşı çıkın.

Bu savaş bizim savaşımız değil.

Bizim savaşımız olsa da kötü.

Bütün gücümüzle, nefesimizle SAVAŞA HAYIR! Diyoruz.

Putin’in de, Zelenski’nin de canı cehenneme.

Ben, Ukraynalı o çocuğun derdindeyim.