Aradan şu kadar yıl geçmiş; 27 Mayıs’ın aileme ve ülkeme  verdiği zararları unutamıyorum.

 13 yaşındaydım. Okula gitmeye hazırlanıyordum.

 Radyodan sabah haberleri dinlerken, o meş’um haberi duyunca katıla katıla ağladığımı hatırlıyorum.

 Çocuk vicdanım ağlıyordu.

 Seçimle gelen bir iktidarın üç önemli ismi, idamı hak edecek ne yapmışlardı?

 Her iktidarın olduğu gibi, Demokrat Parti iktidarının da hataları olmuştur.

 Demokrat Parti, milletin “kalkınan Türkiye” hayallerini gerçekleştiren bir iktidardı.

 Devletçilikten karma ekonomiye geçilmişti.

 Devlet-millet iş birliği ile eserler katılıyordu ülkeye.

 Hatta, “Kalkınan Türkiye” adlı bir de takvim bastırmıştı iktidar.

 Bu takvimde o eserlerin resimleri ve var ediliş hikâyeleri vardı.

 İdam edilen iktidar mensuplarının hırsızlıkları yoktu, vatana, Cumhuriyete ihanetleri yoktu.

 Evet, din o devirde de istismar edilen bir olguydu.

 Muhalefete ve basına yapılan bakılar da hatalı uygulamalardı.

 Bütün bunlar, seçimle gelenleri darağacı ile götürme hakkı verebilir miydi?

 Darbelerin anasıydı 27 Mayıs.

 Sonraki yıllarda doğurdukça doğurdu.

 Ülke, her darbe sonunda birkaç yıl geriye gitti.

 Dönemin Cumhurbaşkanı, bu darbelere maruz kalan Başbakan için şunları söyleyecekti:

 “Çocuğu bırakmıyorlar ki iş yapsın.”

 Çocuk dediği, darbelerle önü kesilen rahmetli Süleyman Demirel’di.

 Demirel, Demokrat Parti’nin bıraktığı yerden kalkınma hamlesini sürdüren bir liderdi.

 O’nun ülkeye kattığı eserleri saymakla bitiremeyiz.

 Peki, rahmetli Demirel’in suçu neydi?

 6 defa devirdikleri bu büyük Devlet adamımızın döneminde özgürlükler sonuna kadar kullanıldı.

 Kendilerinin şu sözü, O’nun değerli kimliğini anlatıyor bize:

 “Sabah gazetelere baktığımda, bizi eleştiren bir haber göremezsem üzülürüm. Acaba demokrasiye halel mi getiriyorduk?”

 Basın hürdü, vicdan hürdü, sadece açlık ve yokluk mahpustu.

 Türkiye, kendi kendini besleyen 7 ülkeden biri idi.

 Her ihtiyacımızı kendimiz üretiyorduk.

 Bu günün Türkiye’sinde durum aynı olmasa da, darbe söylentileri hiç de hoşumuza gitmiyor.

 Seçimle gelenler seçimle gitmeli.

 Bu iktidar da seçimle gitmeli.