YAŞAYAMIYORUZ

Yaşamın hangi durağına vardın da yoruldun ey yolcu. Kim güneşini gölgeledi, yağmurunu içti, rüzgarını kesti. İntihar edip not bırakmış Kübra Aykut. Haberini okudum az önce. O da, şimdilerde herkesin imrendiği ve öykündüğü internet fenomenliği denen tatmin olunması mümkünsüz nankör işle meşgulmüş meğer. Ne kadar yalnızız artık. Sanki yıldızsız koca bir gökyüzü var aramızda. Ne kadar karanlık, ne kadar uzak! 

Elimizde telefon. Ekranından biteviye insanlar, sokaklar, olaylar, evler, sofralar, şehirler, ormanlar, yollar, eşyalar, araçlar, güzel giyimli hanımlar, şık beyler, görgüsüz sofralar, yüzenler, yürüyenler, otobüs bekleyenler akıp gidiyor! 

Yaşayamıyoruz…
Yaşayamadan yaşlanıyoruz…
Yaşayamamaktan çok yorgunuz!
Bilseniz nasıl kalabalık hayat ve biz “ne kadar kalabalık bir yalnızlığa sahibiz! ne yana dönsek kendimize çarpıyoruz.” Ne kadar çırpınsak kendimize çarpa çarpa yapayalnız ölüyoruz. 
Çok üzücü hakikatten, gencecik evlâtlarımızı kaybediyoruz.


***
Hadi övünün, sevinin, hadi uzatıp ayaklarınızı rahat edin! Gördünüz mü, memleketin de kanını emen semirememiş bitler, çıkardığınız yasadan cesaret alarak zavallı hayvanların kanını içmişler! İyi bakın fotoğrafa. Zulm ancak bu kadar olur, bu kadar ancak, hepinize ayrı ayrı tebrikler (!)

Yahu denizdeki köpekbalıkları bile insanları karada yaşayan köpeklerden daha fazla öldürüyormuş, size hiç kimse söylemedi mi? Artık bir şey yazmayacağım bu konuda. Lüzumsuz! Gözünü kan bürümüş zihniyete ne desen tesir etmiyor, ne yazsan zerre yerini bulmuyor. Bendesinde öyle bir yerleri, öyle yurtları yok zira. Bizim sözümüz Tanrı’nın da evi olan insan gönlüne söylenmiştir. Gönlü olmayana ne yazalım, ne söyleyelim erenler.

Bu katliamı yapan vahşetzar yaratıklara.! Acaba yaratık demesek mi? Öyle ya, “yaratık” yaratılmış olandır. Onlarsa zannımca yaratılmamışlar da, Tanrı ağzının tadını kaçırdıkları için tükürmüş hepsini dünyaya! 

Ve Tanrı’nın ve dünyanın ve yarttığı her şeyin tadını kaçıran ol müküsler, ebediyyen ayak altında kalsın yedi cihanda! son olarak diyeceğim budur!