Yıldönümünde GEZİ...

Bir ağaç devrildi…

Ve o tek bir ağaç, bir ülkedeki herkese çok şey öğretti…

Oysa, o ağaç yıllardır oradaydı…

Taksim Gezi Parkı’nın tam ortasında… Kimse fark etmedi, gölgesinden başka şeyini… Ama o ağaç, yok olduğu gün, bu ülkede yaşayan 7’den 70’e, işçiden memura, polisten esnafa, siyasetçiden simitçiye, başbakandan dedeye; nineye kadar her şey daha önce bilmediği çok şeyi öğrendi…

O yıl, Cuma gece yarısından şu saatlere kadar bu ülkede yaşananlar, daha önce hiç yaşanmamıştı çünkü… Yaşananları, canınız nasıl istiyorsa öyle okumanız mümkün… İsterseniz, ayaklanma deyin… İsterseniz, tepki… Başkaldırı… Ya da ne bileyim, sahiplenme….

İsterseniz yasal ve haklı bulun, isterseniz kışkırtıcı, haksız ve yersiz…

İnanın yaptığınız değerlendirmenin hiçbir önemi yok… Çünkü ülke olarak bu yaşadıklarımızın bir adı yok…

Şöyle bir gerçek var ki, daha önce bu ulus, böyle bir olay yaşamamıştı… Bu ülkeyi yönetenlerin başına belki daha kötüsü gelmişse de böylesi gelmemişti hiç… Bu millet, bu kadar ileri gitmemişti, ya da gitme gereğini görmemişti…

Ama dedim ya, Cumhuriyet tarihinin tüm bu yaşanmamışlarına hepimizin tanıklık etmemize sebep o tek bir ağaçtır…

Yıllardır orda duran ve çoğumuzun varlığını bile fark etmediği o ağaç…

Devrildi ve olan oldu…

Aslında olay, o ağacın devrildiği anda çıkan gürültünün çok şeyi öğretmesinde gizliydi…

                              *                           *                           *

Bu millet öğrendi ki…

Tepki vermek, insan olmanın en doğal dürtüsü…

Bu millet öğrendi ki…

İnandığın bir davada yükselttiği sesi, ona çok şey kazandırır…

Bu millet öğrendi ki…

Bir elin nesi varken, çok elin sesi var…

Bu millet öğrendi ki…

İnsanoğlu sanıldığı kadar sonsuz bir sabır küpü değil…

Bu millet öğrendi ki…

Fenerbahçeli’yle Galatasaraylı da aslında kardeş…

Bu millet öğrendi ki…

Partiler birer simge… Çünkü MHP’lisi de CHP’lisi de aynı amaç için yürüdü o gün...

Bu millet öğrendi ki, biber gazı iyidir…

Bu millet öğrendi ki…

Biber gazından kötüsü, Portakal Gazı’dır…

Bu millet öğrendi ki…

Aslında sahip çıkmak diye bir şey vardır.

Bu millet öğrendi ki…

Aynı tepki aynı anda tüm yurt çapında gösterilebilirmiş…

                              *                           *                           *

Bu ülkeyi yönetenler ve yönetmek isteyenler öğrendi ki…

Bu milletin sabrı sonsuz değilmiş…

Bu ülkeyi yönetenler ve yönetmek isteyenler öğrendi ki…

Bu millet dayatmalara gelmezmiş…

Bu ülkeyi yönetenler ve yönetmek isteyenler öğrendi ki…

Bu ülke çok sesliymiş…

Bu ülkeyi yönetenler ve yönetmek isteyenler öğrendi ki…

Kendileri, aynı zamanda kendilerine oy vermeyenlerin de yöneticileriymiş…

Bu ülkeyi yönetenler ve yönetmek isteyenler öğrendi ki…

Bu millet gerektiğinde kol kola girermiş…

Bu ülkeyi yönetenler ve yönetmek isteyenler öğrendi ki…

Bu ülkenin gerçek sahibi, bu ülkenin insanlarıymış…

Bu ülkeyi yönetenler ve yönetmek isteyenler öğrendi ki...

Dünya’daki hiçbir demokrasi, “katılımcı ve çoğulculuktan” uzak yaşayamazmış…

Gerçekten öğrendiysek eğer...

                             *                           *                           *

Siyasi literatürde önemli bir tanımlama vardır… İktidarlar, HALKA RAĞMEN bir ülkeyi yönetemezler… Bu, bizim için, bizim içinde bulunduğumuz dönem için falan söylenmiş değil…

Klasik bir genelleme…

Ama tartışılmaz bir gerçek…

O gün Olaylar yaşanırken, sosyal medya, canlı haber masası gibiydi… Yüzlerce, binlerce haber aynı anda düşüyor, insanlar paylaşıyorlar, birbirlerini haberdar ediyorlardı…

Ben de paylaştım, ben de kaygılandım…

Yaptığım her paylaşımın sonuna da bu ülke için, bu ülkede yaşayan herkes için duyduğum derin endişeyi dile getirdim…

Allah’a yalvardım bizi, hepimizi büyük bir felaketten koruması için…

Yüreğim pır pır izledim gelişmeleri…

Çünkü, böylesi anlar, ulusların kader günleri bile olabiliyor… Tarih, bunun örnekleriyle dolu… Yaşanan felaketlerin kıvılcımı da böylesi olaylar ve böylesi anlara karışan provokasyonlarla geliyor…

Çok şükür Taksim Meydanı’ndaki halk, millet olma bilincini  yitirmedi...

                              *                           *                           *

O ağaç var  ya o ağaç…

Hepimize birden ortak bir şey öğretti aslında…

Bu vatan bizim, bu topraklar, bu parklar, bu ağaçlar, bu köprüler, bu ormanlar, bu sular, bu ülke değerleri hepimizin…

Ne bu millet güttürür kendini; ne ülkeyi yönetenler, HALKA RAĞMEN yönetebilirler bu ülkeyi…

Umuyor ve diliyorum ki gelmiş geçmiş olsundur hepimize…

Ve yine umuyor ve diliyorum ki, yarın tüm bunların bilinciyle uyanırız yeniden…

Dostça, kardeşçe, el ele, kol kola ve hepimizin yüzünün güleceği daha güzel yarınlara yürümeye…

Çünkü, bu ülke yelpazesinin neresinde olursanız olun, biliyorum ki, dünyada vatanını sizin kadar seven bir millet yok…

Bunu, bir gün bir başkası bize öğretmeye gelmeden, o devrilen ağaçtan öğrenmeliydik hep birlikte…

Peki neden olmadı?..