İnsan yüreği sevgi ve merhamet içindir.
Azerbaycan’lı kardeşlerimizin haklı mücadelelerini bütün kalbimizle destekliyoruz elbet.
Onlar ve biz, aynı ananın emzirdiği çocuklarız.
Aramızda kan bağı var.
Onun için “iki devlet, tek millet” diyoruz.
Yüreğimizle, aklımızla, vicdanımızla, kardeş yakınlığımızla hepimiz Azerbaycan’ız, Azerbaycanlıyız.
Yıllar önce, çalıştığım bakanla birlikte Finlandiya’ya resmi bir ziyarette bulunmuştuk.
Görüşmeler bittikten sonra bizi Taş Kilise diye bir yere götürdüler.
Taşları oyarak kilise haline getirmişler, gelen misafirlerine de burayı gösteriyorlar.
Biz oradayken, kalabalık bir turist kafilesi geldi.
Bizim tarafa bakınarak “bunlar İranlı’mı” diye aralarında konuşurlarken, Türk olduklarını anladım.
Hemen yanlarına gittim, “Ben de Türk’üm dedim, Türkiye’den geliyoruz.”
Dememle birlikte o turist kafilesini halkalar halinde yanımda buldum.
Kadınlar, genç kızlar, genç oğlanlar ve yaşlılar uzaktan gelmiş bir kardeşe sarılır gibi sarıldılar.
Hayatımda, öyle bir yakınlığı memleketimde bile görmemiştim.
“Geldiğiz yollara ğurban, gelin bir yadigâr çektirelim.” Dediler.
Sayın Bakanı da bilgilendirdim, o da yanımıza geldi.
Aynı yakınlık O’na da gösterildi.
Gözlerimi yaşartan bir yakınlıktı.
“Evet, biz gerçekten kardeşiz.” Demiştim kendi kendime.
Kardeşliğin, bundan daha samimi kucaklaşması nasıl olabilirdi?
O genç bacımızın “Geldiğiz yollara ğurban” sözünü hiç unutmadım.
Geldiğimiz yollar bizi burada buluşturmuştu.
Onlar bize sarıldı, biz onlara.
Ayrılmak istemiyorduk sanki.
Birbirimizle vedalaşırken gözlerimizin dolu dolu olduğunu fark ettik.
Boşuna “can Azerbaycan” dememişiz.
Onlar bizim canlarımız.
Onların ayağına diken batsa, bizim yüreğimiz kanar.
Karabağ’da vatanları için çarpışıyorlar.
Bizim bayrağımıza benzer bir bayrağın altında.
O bayrak da bizim bayrağımız.
Canımız Azerbaycan’ı bu haklı davasında yüreğimizin bütün titreşimleriyle destekliyoruz.
Kardeşlerimizin zafere ulaşmalarını yüce Rabbimizden niyaz ediyoruz.