Olabilirdi de bu kadar olamazdı. Yani bir kongrede bu kadar büyük hata yapılmazdı. CHP’nin dünkü kongresini gün boyu izledim.
Divan Başkanı eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay fazlasıyla demokrattı. Her gelen konuştu, istediği kadar konuştu. O kadar konuştular ki sonuç ancak gece yarısı alınabildi. Farklı şeyler söyleyenler de oldu, aynı şeyleri tekrarlayanlarda. Her gün parlamentoda, televizyonlarda konuşan milletvekilleri niye konuştu onu pek anlamadım.
Yoldaşlar mı Askerler mi?
Kongreye ‘Mustafa Kemal’in askerleri’ ile ‘Mustafa Kemal’in yoldaşları’ sloganı damga vurdu. Ve kongreye gelirken hala içinde bir kararsızlık olan varsa ki muhtemelen altı-yedi kişi de olsa vardı, onların eğilimini ilk değiştiren delege seçimi iptal edilen Bahçelievler Siyavuşpaşa’dan gelen partililer oldu. Ne zaman ki Canpolat’ı destekleyen bir konuşmacı konuşmaya başlayınca açtılar pankartı, ‘Hak, Hukuk, Adalet’ sloganıyla salonu inlettiler. Herkes olayı biliyordu, kimse de itiraz edemiyordu. Attıkları slogan o meşhur Adalet Yürüyüşü’nün sloganıydı, Canpolat ekibinden olanlar bile karşı çıkamıyordu.
Kongreye kararsız gelen o altı-yedi(!) kişinin oylarını değiştirmesine neden olabilecek ikinci olay Cemal Canpolat’ın yardımcılarından Muharrem Aktaş’ın konuşması oldu. Aktaş konuşmaya başladıktan bir süre sonra ‘Hak hukuk adalet’ sloganları salonda yükselmeye başladı. Hele bir süre sonra Divan kurulu’nun ‘Siz il yöneticisi imişsiniz. Tüzüğe göre konuşma hakkınız yokmuş. Konuşmanızı sonlandırın’ uyarısının gelmesi ve Aktaş’ın da konuşmaya devam etmeye kalkması o sloganların daha da gür çıkmasına ve salona tamamen hakim olmasına neden oldu. Çünkü resmen kürsü gaspı yapmak istiyordu Aktaş.. Tam da haksızlık, hukuksuzluk örneği sergiliyordu. O kararsız altı-yedi kişinin hiç mi hiç hoşuna gitmemişti Aktaş’ın yaptığı..
Sonra Süleyman Çelebi konuştu. Çelebi ‘Atatürk kadınlara seçme seçilme hakkını 1934’te verdi, gelin bu hakkı şimdiye kadar İstanbul İl kongresinde kadınlara vermedik , bu kongrede verelim ve bir kadını il başkanı seçelim’ önerisini yaptı. O altı-yedi kişiye çok olumlu geldi bu öneri.
O aralar bir Metin Kaya çıktı kürsüye. Cemal Canpolat’ı desteklediği belliydi. Ama ne kadar kötü bir konuşma idi. Nasıl bir üsluptu. Bir de salona kendisine itiraz edenlere ‘Haddinizi bileceksiniz’ gibi tehditkar sözler söylüyordu ki, o altı-yedi kişiye ‘Bu adam külhanbeyi mi arkadaş’ dedirterek, bu kişilerin desteklediği Cemal Canpolat’ı desteklememe yönünde kararlarını kesinleştirdiler.
Her ne kadar Cemal Canpolat kürsüde başarılı olsa da hatta bu zamana kadar ki en güzel konuşmalarından birini yapsa da ; bu altı-yedi kişi önceki; Metin Kaya ve Muharrem Aktaş olayından o kadar olumsuz etkilenmişler ve kararlarını almışlardı ki, kararlarını değiştirmediler ve Canan Kaftancıoğlu yönünde oy kullandılar . Ve işte seçimin kaderini o salona gelene kadar kararını vermemiş olan ve salonda gelişen atmosfere göre karar alan altı-yedi kişi değiştirdi ve sonuçta Canan Kaftancıoğlu seçimi yedi oyla kazandı.
Kaftancıoğlu; Metin Kaya ve Muharrem Aktaş’a teşekkür plaketi vermelidir.