CHP lideri Özgür Özel başkanlığında gerçekleştirilen CHP’li belediye başkanları toplantısından 5 maddelik ortak bildiri çıktı. Bildiride kayyım atamaları, kreşlerin kapatılması ve halkın yaşadığı ekonomik sorunlar öne çıkarken, ’Halkın iradesine sahip çıkacağız” mesajı verildi.
Özel:CHP’li belediyeleri engelleminin derdine düştüler
Toplantıda; Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ve Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in mektuplarını okudu.
, “Kayyumlara karşı mücadelenin aynı kararlılıkla sürdürüleceğini” söyleyen Özel, . özetle şunları kaydetti: “Belediye başkanlarımızın ve ekiplerinin performansını ölçüyoruz. Şu ana kadar ölçülen belediye başkanlarımızdan memnuniyet oranın ortalamadaki artışı, seçim gününe göre yüzde 8,5’tir. Seçim günü ortalamamız yüzde 38’di Türkiye’de, şu anda ortalamamız yüzde 46’ya gelmiş durumdadır.Aklıma gelen ve gelmeyen ama her birisi buralarda, bu sıralarda oturan sizlerin eseri olan bu işlerin ne yaptığını vatandaş hissediyor. Artık Saray da ölçümlerde görüyor. Tabii ikincisi ise bu salondaki sizleri itibarsızlaştırmak. Tabii pandemide vatandaşa beş maske dağıtamayan iktidar CHP’li belediyeleri engellemenin derdine düştü. Vatandaşın yaptığı bağışlara el koyarak, aşevi hesaplarına el koyarak pandemide vatandaşı aç bırakmayı göze aldı.”
Toplantıda Özgür Özel'in yanısıra ; Büyükşehir Belediye Başkanlarının yanısıra Esenyurt Belediyesi CHP Grup Başkanvekili Saadettin Yıldırım da bir konuşma yaptı.
Belediye Başkanları adına yapılan 5 maddelik ortak bildiri ise Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Şengel tarafından okundu. Bildiri şöyle:
‘Kayyım bir siyasi darbe girişimi’
1. İktidarın sandıkta kazanamadığı belediyelere dönük başlattığı kayyım saldırısı halkın sandıktan çıkan iradesini, yani milli iradeyi hedef alan bir siyasi darbe girişimidir.
Haklarında kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmayan seçilmiş belediye başkanları, İçişleri Bakanlığı tarafından alınan kayyım kararlarıyla görevden uzaklaştırılmakta, yerine gelecek isim belediye meclislerinden seçimle değil iktidar tarafından atamayla belirlenmektedir. Bu şekilde ülkemizde demokrasinin kalan son kaleleri de iktidar tarafından yıkılmak istenmektedir.
Sadece Esenyurt’u, Ovacık’ı veya kayyım atanan diğer belediyelerdeki seçmenleri değil, tüm milleti ve milletin iradesini hedef alan bu saldırıların karşısında hep birlikte mücadele edecek, milli iradeyi hedef alan bu gayrimeşru, hukuk dışı girişimlere asla teslim olmayacağız. Halkın belediyelerine, halkın iradesine sahip çıkacağız.
‘Hukuksuzluğa derhal son bulmalı’
2. Türkiye’nin en büyük ilçesi olan Esenyurt’un seçilmiş belediye başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tam bir aydır; iktidarın, eski ortaklarından öğrendiği kumpas yöntemleriyle, hukuk cellatlarının verdiği kararlarla hapiste tutulmaktadır. Sadece Prof. Dr. Ahmet Özer’i ve Cumhuriyet Halk Partisi’ni değil, tüm Esenyurt halkını hedef alan bu hukuksuzluk derhal son bulmalı, belediye başkanımız serbest bırakılmalıdır.
‘Kreşlere dokundurtmayız!’
3. Cumhuriyet Halk Partili belediyeler iktidarın sosyal devlet uygulamalarında bıraktığı büyük boşluğu kendi imkanları dahilinde kapatmaktadır. Tüm halkımız bu durumu görmekte ve belediyelerimizi takdir etmektedir. Son yerel seçimler bunun en açık ispatı olmuştur. Bu kapsamdaki örnek uygulamaların başında, sayıları 650’yi aşan ve 50 binden fazla çocuğumuzun ve ailelerinin yararlandığı kreşler gelmektedir.
Kreşlerimizde çocuklarımız ucuz, kaliteli, güvenli ve nitelikli bakım hizmetine ulaşıyor. Kreşlerimiz sayesinde kadınların istihdama ve sosyal hayata katılımının önü açılıyor. İktidarın kreşlerimizi usulsüzce kapatmayı amaçlayan son girişimi kreşleri değil kadınları, çocukları, aileleri hedef almaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, belediyelerimizin açtığı kreşlerimizin sayısını artırmaya devam edeceğiz. Kreşler çocuklarındır, kadınlarındır, halkındır. Dokundurtmayız, kapattırmayız!
‘Ekonomik abluka’
4. Cumhuriyet Halk Partili belediyeleri çalışamaz hale getirmek için iktidarın yürüttüğü saldırılardan bir diğeri, yıllardır belediyelerimiz üzerinde uygulanan ekonomik ablukadır… Kamu bankalarının kredi vermekten kaçınması, merkezi yönetimin yerel yönetimlere dönük kaynak dağıtımındaki adaletsizlikler, uluslararası kredilerin keyfi şekilde onaylanmaması gibi uygulamalar yıllardır devam etmektedir.
Bugün İzmir Selçuk belediyemizde olduğu gibi belediyelerin önemli gelir kaynaklarına el konulması bu ekonomik ve mali baskılara dair bir başka örnektir. Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin mevcut SGK, vergi ve kamu borçları tam da bu uygulamalar nedeniyle oluşmuştur. Üstelik bu borçların önemli bir bölümü AK Parti döneminden kalmıştır.
Son olarak 27 Kasım’da yayınlanan cumhurbaşkanı kararıyla belediyelerimizin iştiraklerine ait borçların da belediyelerimizin gelirleri üzerinden kesilmesi yoluna gidilmiştir. Tüm bunlar belediyelerimizin halkçı belediyecilik uygulamalarını, halkın nitelikli kamu hizmetinden yararlanmasını engellemeyi amaçlamaktadır.
Cumhuriyet Halk Partili belediyeler olarak bugüne kadar bu baskıların hiçbirine boyun eğmedik, bu baskıları mazeret görmeden çalışmaya devam ettik, bundan sonra da devam edeceğiz. Kamunun kaynaklarını yani halkın parasını en verimli ve adaletli şekilde kullanmayı, halkın parasını halk için harcamayı sürdüreceğiz.
‘Halkın yanında olacağız”
5. İktidarın ranttan yana siyasi tercihleri nedeniyle ortaya çıkan ekonomik krizin yükü halkın omuzlarına yüklenmek isteniyor. Bu ekonomik darboğazın yol açtığı ağır koşullara karşı Cumhuriyet Halk Partili belediyeler olarak kadınların, gençlerin, emekçilerin, işsizlerin, emeklilerin, çiftçilerin, üreticilerin, yanında en güçlü şekilde duruyor, ihtiyaç sahibi olan her kesime sosyal koruma sağlıyoruz.
Geçim krizine karşı CHP’li belediyeler, iktidarın bütün saldırılarına ve engelleme girişimlerine karşı halkın sığındığı güvenli limanlar olmaya devam edecek. Gelecek seçimlerde iktidar olup Türkiye’yi bu ağır ekonomik ve sosyal krizden çıkarıncaya dek halka bir nebze olsun nefes aldırmak için çalışmaya devam edeceğiz. Yine bu anlayışla belediyelerimizde çalışan emekçilerimizi enflasyona ve pahalılığa karşı koruyacak, iktidarın aksine emekçileri açlık sınırının dahi altındaki ücretlere mahkum etmeyeceğiz.