Kadir Topbaş’ın istifasıyla boşalan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına dün Ak Parti grubunun oylarıyla üçüncü turda Başakşehir Belediye BaşkanıMevlüt Uysal seçildi. Biz de bu seçimi belediye sarayında izledik. Peki nasıl bir seçim oldu, neler gördük, ve bu seçimi nasıl değerlendirmeli. Öncelikle şunu söyleyeyim AK Partililer ülke genelinde parlamenter demokrasiyi beğenmeyip başkanlık sistemine geçişe oy verirken, İBB seçimlerinde ise başkanlık sisteminden parlamenter sisteme geçiş oldu. Öyle oldu çünkü 15 milyonluk İstanbul kentinin tüm seçmenlerinin katıldığı bir oylamayla seçilmiş olan başkan gitti, yerine 179 meclis üyesinin seçtiği kişi başkan oldu. Durumun özeti bu. Ve bu şekilde o koltuğa kim seçilirse seçilsindi kesinlikle o koltuk o kişiye biraz ağır gelecekti. Mevlüt bey’e de ağır gelecek.
Şimdi biraz başa dönelim. Uzun zamandır İBB Meclisi izlememiştim. Bayağı sıkı bir güvenlik aramasından geçtik. Basın kartımız olmasına rağmen girmede zorlandık. Önce CHP grubuna uğradık. Önemli bir maça çıkan takımın soyunma odası gibi. Bir heyecan, bir heyecan. Bayağı da ilgi var CHP’lilerden seçime. Genel Başkan Yardımcıları; Seyit Torun, Yasemin Öney Cankurtaran, İl Başkanı Cemal Canpolat, Milletvekilleri Gürsel Tekin, Eren Erdem ve Didem Engin; bazı ilçe başkanları, belediye meclis üyeleri partililer salonda.
Sonra AK Parti grubuna şöyle bir göz attık. Maçı farklı kazanmış, kutlamayı yapıp yorgun düşmüş eve gitmeye hazır insanlar görüntüsü. Ya da şöyle müthiş bir dalgalanmadan sonra durulmuş deniz misali görüntü. Heyecan falan yok. Seçim falan onlar için önemli değil dersin.
Sonra kafeteryaya geçtik. Kafeterya güzel. Her şey bedava. Ardından basın bölümünden meclise girmeye çalıştık ama mümkün değil, erkenden gelenler doldurmuş bütün koltukları, ayakta bile yer yok.
Görevliler iki kat aşağıda izleyiciler için hazırlanmış bölümden meclisi izleyebileceğimizi bildirdi. Aşağı inip en ön sıranın arkasına oturduk. Geniş bir ekrandan izleyeceğiz meclisi. 150-200 kişilik bir bölüm. Kısa sürede de doldu. En ön sıraki bizim hemen ön sıramız CHP İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyeleri; Emine Gülizar Emecen ve Şahanım Meter oturuyordu. Görevli gelip Meter ve Emecan’a, ‘Bu yedi kişilik protokol sırası Mevlüt Uysal bey’in yakınlarına ayrıldı. Burayı boşaltır mısınız’ dedi. Meter ve Emecan bu talebe karşı çıkarak yerlerinden kalkmadılar. Görevli bu kez ‘Ekrem bey’in misafirleri gelse kalkmayacak mıydınız?’ diye sordu. Emecan ve Meter ‘Niye kalkalım. Bak arka sıralar yanlar boş. Oralara oturabilirler’ yanıtını vererek yerlerinden kalkmadılar.
Biraz sonra seçim başladı. Meclis üyeleri ilk tur için oylarını kullanmaya başlarken biz de kafeteryaya doğru çıktık. Doğrusu kimseler CHP Adayı Ekrem İmamoğlu’nun bu seçimi kazanacağını beklemiyordu. Ama Ak Parti grubundan ne kadar fire olacağı merak ediliyordu. Öyle Kadir Topbaş’ın istifasına tepki gösterenler olurdu, Başkan Adayı Mevlüt Uysal’a tepki gösterenler olabilirdi. Her şey olabilirdi. Kaferya’da CHP Çatalca İlçe Başkanı Halil Gök ile karşılaştık. Gök seçim tahmini yaptı. ‘Bunlar karpuz gibi ikiye bölünse bir damla suları yere akmaz” dedi. Ak Parti grubunun bir tane bile fire vermeyeceğini tahmin ediyordu Gök.
Sonra tekrar aşağı indik. Oylar sayıldı . Bir tane bile fire yok. Meclise Başkanlık eden Ahmet Selamet ilk tur sonuçlarını açıkladı. 179 Ak Parti Meclis Üyesinin hepsi de firesiz Uysal’ a oy vermişti. CHP Adayı İmamoğlu ise 126’da kalmıştı. İki oyda geçersizdi. Seçim o anda bitmiş oldu. İki günlük heyecan bitmişti. İkinci turda İmamoğlu iki MHP’linin oyunu alarak oyları 128’e çıkarmıştı ama AK Parti yine firesizdi. 179 Mevlüt Uysal . Son turda salt çoğunluk olacaktı . Beklemeye gerek yoktu. Çıktık İBB’ten.
Uysal artık Mart 2019’a kadar bu büyük kentin başkanıydı. Ama omuzunda Topbaş’ınkinden on kat daha fazla yük olarak. Zordur seçimle gelmiş kendi partinden bir büyüğünün böyle ayrılışından sonra onun yerine gelmek. Ve zordur 15 milyonluk seçmen yerine 179 meclis üyesinin oyuyla büyük bir kentin başkanı olmak. Mevlüt bey’e başarılar. Başarısı İstanbul’un faydasına başarısızlığı İstanbul’un zararına olacak.
Ekrem İmamoğlu için ise kaybedilen bir şey yok. Aksine iki günde Ülke gündemine en çok gelen kişilerden biri oldu. Seçimi kazanmasını zaten kimse beklemiyordu. Ama şöyle de bir şey var. Milli Takım maçlara çıkarken mutlaka her maçı kazanma umuduyla çıkmaz. Kazanmak ister ama baştan da bazı maçları kaybedeceği yüzde 90 bellidir. Hal böyle diye bir futbolcu kendisine milli forma daveti olursa bu formayı giymeden kaçar mı? Maçı ister kazan-ister kaybet sonuç ne olursa olsun bir futbolcu için Milli Formayı giymek başlı başına onurdur. Aza biraz burukluk ta olsa, İmamoğlu’da zorlu bir sınavda partisini temsil etmiş, bu onuru yaşamış bir isim olarak kazançlıdır.