“İttifak”lar, beraberinde bazı tartışmaları da getirdi. “İttifak”, birbirine benzeyen partilerle mi yapılır, benzemeyen partilerle mi?

Hemen belirteyim:

“İttifak”larda ideolojik benzerlik şart değildir. İttifak; “anlaşma”, “uyuşma (mutabakat)”, “bağlaşma (anlaşmayla bağlanma)”ve “oybirliği (aynı yönde birleşme)” anlamlarına geliyor.

*

Bu tanımlara göre, “ittifak”ta benzerlik gerekmiyor. Ama ideolojik benzerliği olanlar da “ittifak” kurabilir.

Ya da benzeyen- benzemeyen partilerin bir araya geldiği “ittifak”lar da oluşturulabilir.

Burada önemli olan, işbirliğini, “cepheleşme”ye götürmemektir.

*

Bir toplum için en büyük tehlikelerden biri, “cepheleşme”dir.

Toplum olarak biz bundan çok çektik.

Örneğin, “Vatan Cephesi”… Bu cephe, Adnan Menderes’in liderliğindeki Demokrat Parti döneminde kuruldu.

Dönemin muhalefet partilerinin işbirliğine karşı kurulan bu cephe ve beraberinde getirdiği “tahkikat komisyonları” genç demokrasimizi büyük bir hasara uğrattı.

*

“Milliyetçi Cephe”…

Demirel döneminde kurulan ve birkaç kez devreye sokulan bu oluşum da toplumumuzda yeni ayrışmalara yol açtı.

Neler yaşandı, neler?

*

“Cumhur İttifakı” da adı konulmamış bir “cephe”dir. Benzer partilerden kurulan bu cephenin lideri Tayyip Bey, kendilerinden olmayan hemen herkesi, “zillet”, “illet” ve “terörist” olarak nitelendirerek, görülmemiş bir kamplaşmaya sebep olmaktadır.

Benzer olmayan partilerin biraraya geldiği “Millet İttifakı” ise bir “cephe” değildir.

*

“Cepheleşme”ye en çok karşı çıkan Ecevit’ti.

Ecevit, 1999 yılı öncesinde Deniz Baykal’ın “sol cephe” önerisine kesin bir ifadeyle karşı çıkmıştı.

O nedenledir ki, Ecevit’in koalisyon ortaklarının hemen hepsi benzemeyen partilerdendi.

*

Ben de her fırsatta vurguladığım gibi, “ittifak” ve “koalisyon”larda benzer partilerden çok benzer olmayan partilerin bir araya gelmesinden yanayım.

Ama ikiden fazla (üçlü-dörtlü-beşli) “ittifak” ve “koalisyon”larda, -mecbur kalınırsa- ikisi benzer partilerden olabilir.

Yeter ki, “cepheleşme”ye yol açmasın!..