Hak edenin ödül alması, hak edene ödül vermek motivasyon açısından olsun, özendirme açısından olsun, diğer birey ve kurumlara örnek göstermek açısından olsun faydalı bir şeydir. Özellikle; mesleki birliklerin, derneklerin, cemiyetlerin, bilimsel kurumların bu ödülleri vermesine olumlu bakanlardanız.
Ancak son zamanlarda ödül vereceğim diye tutup hatıra-gönüle binaen çok sayıda ödül vermenin, ödüllendirmenin ödülü amacından saptırdığını görüyoruz.
Böyle bir tutum yarışmanın suyunu çıkarmakta, hak edenin hak ettiği ödülün de kıymetini düşürmektedir. Maalesef bu yaygınlaşıyor.
Bunun son örneğini Marmara Boğazları Belediyeler Birilği’nin düzenlediği Altın Karınca Ödülleri’nde gördük.
Marmara Boğazları Belediyeler Birliği’de dün kendi üyesi belediyelerin çalışmalarına yönelik bir ödül töreni gerçekleştirdi. Dokuz kategoride 47 belediye ödül kazanmış. 262 proje katılıyor bunun 47’si ödüllendiriliyor.
Kuşkusuz çok güzel projeler vardır. Kuşkusuz bu 47 ödül alanda kıymetli çalışmalardır. Eminim daha fazlaları da vardır.
Ama bir yarışmada, bir ödüllendirme de sınır olmalıdır. Bir ödül yarışmasında kazananlar; On kişi ya da kurumu geçmemelidir diye düşünüyorum. O zaman bir anlamı olur yarışmanın.
Yoksa her beğendiğimizi , her katılanı ödüllendireceğim diye 50 kişi ya da kuruma ödül verilir mi?
Verilir mi, verilir. Verilirse de böyle olur. Kendin düzenlediğin bültende bile bir tanesine yer veremez altın karıncayı yaparsın teneke karınca.
Hal böyle olunca Marmara Boğazları Belediyeler Birliği ödül töreniyle ilgili kendi sitesine koyduğu haberde bile ödül kazananların ismini yazmamış. O kadar çok olursa yazamazsın tabi. Ondan sonra ödül kazanan belediyelerin basın büroları arka arkaya kazandıkları ödüllerin haberini atar. Hangi birini verelim. Hepiniz kazanmışsınız. Kazanmayan yok ki.
Gerçekten harika proje yapanın da, hak edenin de hakkı da böylece gasp edilmiş oluyor. İyi mi oluyor böyle..?