Silivri Belediye Meclisi'nin Nisan Ayı 1. Birleşimi'nde söz alan İBB ve Silivri Belediyesi Cumhuriyet Halk Partisi Meclis Üyesi Ebru Akgün Pekel, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na ilişkin dikkat çeken bir konuşma yaptı.


23 Nisan demokrasi manifestosudur


CHP’li Meclis Üyesi Pekel,  şöyle konuştu.  “Kıymetli yurttaşlarımız ve yarının umudu sevgili çocuklar, Atatürk, “küçük hanımlar, küçük beyler” diyerek yalnızca çocuklara seslenmiyordu.O, aynı zamanda bir milletin geleceğini, vicdanını, umudunu da tarif ediyordu. Ve bugün eşsiz kahraman Gazi Mustafa Kemal'in çocuklara sadece bir bayramı değil, bir milleti ayağa kaldıran en büyük uyanışı, bir halkın kaderini eline alma iradesini, bir kurtuluş destanının meclisle taçlandığı günü kutlamak için söz almış bulunmaktayım.
23 Nisan 1920, yalnızca takvim yaprağında bir tarih değil, Türk milletin yeniden doğduğu, egemenliğin saraylardan alınıp millete verildiği ve bir milletin çocuklarına ışık tutan gündür.
Bu kürsüden bir kez daha haykırıyoruz: Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir!
Bu söz, bir karar değil, bir yemin; bir hedef değil, bir devrimdir!
Bu devrimin başkomutanı, kurucusu, yol göstericisi ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür.
O ki, saraylara teslim olunduğu bir dönemde, milletin iradesine siper olmuş, halkı Meclis çatısı altında birleştirerek bağımsızlık meşalesini yakmıştır. Ve yine o büyük lider, bu günü yalnızca bir bayram olarak değil, çocuklara – yani geleceğe – bir vasiyet olarak emanet etmiştir.
23 Nisan sadece bir bayram değildir; aynı zamanda bir demokrasi manifestosudur. Bu tarih, halkın kendi kaderini tayin etme iradesini tüm dünyaya ilan ettiği bir dönüm noktasıdır. Bu iradenin daim olması için, yalnızca geçmişe övgüler düzmek yetmez; bugünü adaletle inşa etmek, yarını ise hukukla teminat altına almak zorundayız.
Kıymetli meclis, bugün bu Meclis'te sadece bir anma yapmakla yetinemeyiz. Bu günü layıkıyla kutlamak istiyorsak, Atatürk'ün izinde yürümek zorundayız. Onun gösterdiği yolda ilerlemek, sadece geçmişi alkışlamakla olmaz; bugünün adaletsizliklerine, hukuksuzluklarına, vicdan yoksunluklarına karşı dimdik durarak olur!
Bu Meclis'in varlık sebebi adalettir. Bu kürsünün asli görevi halkın sesini duymak, hakikati savunmak ve hukuk devletinin temellerini korumaktır.
Ancak ne acıdır ki bugün Türkiye'de adalet sadece adliye binalarının kapısına yazılmış bir kelimeye dönüşmüş durumda.
Bugün çocuklar bir gelecek hayali kuramıyorsa, gençler ülkeden umudunu kesmişse, kadınlar adalet ararken kapı kapı dolaşıyorsa; öğretmenler, işçiler, emekliler, çiftçiler geçim derdindeyse ve Meclis hâlâ susuyorsa, o zaman 23 Nisan'ın ruhu da susmuş demektir.
Ama biz susmayacağız.Çünkü biz bu kürsüye susmaya değil, konuşmaya geldik.
Hak için, hukuk için, adalet için konuşmaya geldik.
İmamoğlu demokrasiye sahip çıkmanın adıdır
Halkın seçtiği belediye başkanlarının sürekli hedef alınması, yerel iradenin sistematik biçimde yok sayılması kabul edilemez! İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu, yalnızca bir yöneticiden ibaret değildir. O, halkın demokrasiye sahip çıkma iradesinin adıdır. O bu ülkenin geleceği olan çocukların umududur gençlerin ışığıdır..
Sandıkta milletin gösterdiği iradeye yönelik her müdahale, doğrudan bu Meclis'in ruhuna karşı yapılmış bir saldırıdır.
İmamoğlu'nun şu sözü, hepimizin kulağına küpe olmalıdır:“Adalet, bir gün herkese lazım olacak bir kavram değil; her gün, herkese lazım olan bir yaşam biçimidir.”
Adaletin yok sayıldığı, hukukun araçsallaştırıldığı, vicdanın susturulduğu bir ülkede çocuklara neyi miras bırakacağız? Eğitimde fırsat eşitliği için yapılandırılmış okul öncesi eğitim yerlerinin kapanışı mı? Susturulmuş üniversiteler mi? Yok edilmeye çalışan çocuk haklarını mı?Hayır!
Biz bu ülkenin çocuklarına;
– Özgür düşünceyi,
– Eşitliği,
– Temiz bir çevreyi,
– Laik ve bilimsel eğitimi,
– Bağımsız ve tarafsız bir yargı düzenini,
– Ve en önemlisi, korkmadan konuşabildikleri bir ülkeyi miras bırakmakla yükümlüyüz!
İşte 23 Nisan bu yüzden çok büyüktür. Çünkü bu gün, sadece bir geçmişin değil, bir geleceğin de günüdür.

Aşkın’dan eleştiriler Balcıoğlu’ndan yanıtlar Aşkın’dan eleştiriler Balcıoğlu’ndan yanıtlar

“Ya Atatürk’ün sesi yükselecek ya da bu duvarlar sessizlikten utançla yankılanacak”

Değerli meclis üyesi arkadaşlarım, artık lafı eğip bükmenin zamanı değil. Zaman geleceğin mimarlarının önünü açma ve gençliğin mücadele ruhunun meşalesini yakma zamanıdır.
Ya bu kürsüden Atatürk'ün sesi yeniden yükselecek, ya da susturulan her adalet çığlığı bu duvarlarda yankılanıp bizi utanca boğacaktır.
Bugün millete dönme, vicdana kulak verme, hakkı savunma günüdür.
Bu vesileyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, birinci Meclis'in tüm üyelerini, kurtuluşun ve kuruluşun adsız kahramanlarını rahmet ve minnetle anıyor; çocuklarımızın gözlerinden, yüreklerinden umudu eksik etmeyecek bir Türkiye için mücadeleye devam edeceğimize bir öğretmen olarak ant içiyorum.
Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk!
Yaşasın tam bağımsız Türkiye!
Yaşasın hak, hukuk ve adalet!
Ne Mutlu Türk'üm Diyene!
Yüce meclise saygılarımla…”