Bir kez daha anladım ki, Ömer Zülfü Livaneli'nin kafası bazı şeyleri almıyor... 94'e takılıp kalmış...
Neymiş efendim?
Ecevit, 1994 yılında Ankara ve İstanbul'da aday göstermeseymiş, sol işbirliği yapsaymış Tayyip Erdoğan ile Melih Gökçek seçilemezlermiş...
Bunu, bazı gazeteci ve aydınlar da iddia ediyor.
Oysa bu iddia, sadece iddiadan ibarettir. Çünkü, siyasal partiler arasındaki işbirliği, her zaman matematiksel sonuç vermez. Yâni, örneğin 3+4=7 etmez.
***
2007 Seçimleri'ni hatırlayalım: DSP ile CHP seçimlere işbirliği yaparak girdi, toplam yüzde 21 oy aldı.
Ama iki partinin ayrı ayrı girdiği 1999 Seçimleri'nde DSP tek başına yüzde 23, CHP de yüzde 8,5 oy aldı.
Ama Livaneli, 94'ten bu yana 27 yıl geçmesine karşın aynı iddiasını tekrarlıyor.
***
Diyelim ki, 1994 yılında DSP, CHP ve SHP bir CEPHE olışturdu... Livaneli'nin iddia ettiği gibi, İstanbul ve Ankara belediye seçimlerini sol kazanabilir miydi?..
Hayır diyemeyiz... Solun kazanması çok çok küçük bir ihtimaldi... Ama kazanamaması daha büyük büyük bir ihtimaldi.
Çünkü o zaman, sağ da işbirliği yapabilirdi. Partisel işbirliği olmasa bile sağ taban, seçimleri sola kaptırmamak isteyebilir, dolayısıyla solun kazanmasını önleyebilirdi.
***
Bunlar olasılık tabii... Ama şunu hemen hatırlayalım:
Sağda işbirliği yapma, dahası CEPHE KURMA ALIŞKANLIĞI öteden beri vardı... MİLLİYETÇİ CEPHE HÜKÜMETLERİ gibi...
Kaldı ki, SAĞCI CEPHE HÜKÜMETLERİNDE DÖNEMİN DİNCİ PARTİSİ de yer alıyordu...
Bu alışkanlık hâlâ devam ediyor... AKP'yi de YENİ BİR MİLLİYETÇİ CEPHE gibi görebiliriz.
***
Sol da CEPHE kurmalı mıydı?..
Bana göre, kesinlikle HAYIR!..
MERKEZ SAĞ ve DİNCİ PARTİ CEPHESİ, çok kötü toplumsal ayrışmaya sebep oluyor.
Hele şimdi DİNCİ PARTİNİN BÜYÜK PARTİ olarak CEPHE KURMASI, ayrışmayı daha da derinleştiriyor.
Ecevit, solda cepheleşmeye kesinlikle karşıydı. Solun iki kanattan oyunu arttırması gerektiğini düşünüyordu.
Kaldı ki, solun toplam oyu sağın toplam oyundan çok gerideydi. Bir de toplumda yıllardır süren sol düşmanlığı oluşturulmuştu.
***
Hangi açıdan bakarsanız bakın, SOLUN CEPHE KURMASI hem başarının anahtarı değildi, hem de 2007 Seçimleri'nde olduğu gibi başarısızlığın bizzat sebebini oluşturabilir, toplumsal ayrışmayı daha da körükleyebilirdi.
Dolayısıyla durup durup, "Sol işbirliği yapsaydı İstanbul'da Tayyip Erdoğan, Ankara'da Melih Gökçek kazanamazdı" diye tutturmanın hiçbir anlamı yok!..
***
Kemal Kılıçdaroğlu'nun, ilişkilerini başarıyla yönettiği MİLLET İTTİFAKI da SOL CEPHE değildir.
Ekrem İmamoğlu da SOL CEPHE ile değil, MİLLET İTTİFAKI ile seçilmiştir.
Şunu da ekleyeyim:
Solcular bugün göğüslerini gere gere SOLCUYUM diyebiliyorlarsa, bu da solun oyunu yüzde 43'e kadar çıkaran Ecevit sayesindedir.
Ama Ecevit de yüzde 43 oyu, SOL CEPHE kurarak değil, milletin kendi içinde kurduğu ittifak sayesinde elde etmişti. Çünkü Ecevit'in dürüstlüğü ile solculuğu özdeşleşmiş, kaynaşmıştı!..
***
Ecevit, 1999 yılında tekrar Başbakan olduğunda kendinden önceki Özel Kalem Müdürü ile yola devam etmişti. Çünkü kadrolaşmaya kesinlikle karşıydı.
Ben de işsiz çocuğuma kamuda iş bulmamıştım. Zaten o dönemde, iki deprem yüzünden kamuya personel alımı durdurulmuştu.
Bazı zorunluluklar dışında kimse işe alınmıyordu.
***
Kaldı ki, bir iktidar döneminde doğal olarak bazı alımlar olur. Yanlış olan partizanlık yapmaktır.
Biz ise partizanlık yapmadık. Yapmadığımız için de siyaseten bedelini ödedik.
Bir sonraki seçimi kaybetmemizin önemli nedenlerinden biri de budur.