Bir yandan deprem bölgesindeki kayıplarımıza yanarken, diğer yandan aklımız evlerimizde. Artık yataklarımızda uyuyamaz olduk. Zeminimiz ne durumda? Binamız sağlam mı? Deprem olursa başımıza ne gelir? Kurtulabilir miyiz? Hemen hepimizin aklında bu sorular.
-
Öncelikle bazı kem gözlerin dikkatine sunayım. Deprem ayrım yapmadı. Sen sünnisin, sen alevisin; sen Türk’sün, sen Kürt’sün, sen Arap’sın; sen şucusun, sen bucusun demedi hepimizi vurdu.
Aklımızı başımıza toplayıp, el ele verip, aklın ve bilimin ışığında sorunlarımızı ciddi şekilde masaya yatırıp, çözümleri bulup uygulamamız gerekiyor.
Türkiye bir deprem ülkesi. Bir yıkımla; binlerce canımızı kaybediyoruz. Binlerce can dostumuzu yitiriyoruz. Şehirlerimizi, köylerimizi kaybediyoruz. Bu kentleri yeniden imar ederken; fay hatlarını, zemin durumlarını dikkate almalıyız. Binaları sağlam yapmalıyız.
*
İstanbul’un depreme hazırlığı için tüm ilçelerde kaymakamlıklar, belediyeler, sivil toplum kuruluşları el ele vermemiz, konutlarımızı masaya yatırmamız gerekiyor.
*
İstanbul çok ciddi bir konut sıkıntısıyla karşı karşıya bulunuyor.
İnşaat sektöründeki girdilerin sürekli istikrarlı bir şekilde artması, bu işi sağlıklı yapmak isteyenlerin iş yapmalarını oldukça olumsuz etkilemesi sonucu yeterince konut üretimi gerçekleşmiyor.
*
Nüfus artıyor, yeni konut talebi artıyor, ancak üretim aynı oranda gerçekleşmiyor. Sonuç; kiralar artıyor, konut fiyatları artık orta sınıfın bile konut edinmesine engel oluyor.
*
Bir de bunlara sağlıksız konutları ekleyin. Deprem riskli konutların dönüşümünü düşünün. Devlet bu işe el atmaz ise, belediyeler bu işe el atmaz ise nasıl çözülebilecek ki.
İstanbul bir büyük konut sorunu ile karşı karşıya iken bazı belediyelerimizin; millet bahçesi, sokak, cadde güzellemesi yapması ne işe yarar ki. Can güvenliklerini düşünerek akşam yatağa başını koyan insanın sabah kalktığında görmek istediği heralde habire güzelleştirilen sokaklar ya da millet bahçeleri değildir.
Her şeyin başında akşam başımızı yatağa koyunca huzur içinde uyuyabileceğimiz güvenli konutlar istiyoruz. Yolunuz, parkınız, kaldırımınız, millet bahçeniz vb. vb. hepsi lütfen bir adım geri dursun.