Atatürk’e hakaret saldırı niye?
Derin tarihmiş. Hedeflerinde Mustafa Kemal Atatürk. Saldırıyorlar. İşleri görevleri bu belli. Bu ülkenin bağımsızlığı, özgürlüğü, bu toplumun onuru için yüz yıl önce bir büyük mücadeleye önderlik etmiş bir tarihi kişiliği hedef tahtasına oturtmuşlar. Aslında hedefleri Atatürk değil. Hedefleri belli. Türkiye Cumhuriyeti.. Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı, özgürlüğü. Belki de Misak-ı Milli kim bilir..
Sormak lazım şimdi bu derin rezaletçilere. Derdin ne? Sen onu söyle.. Bırak Atatürk ile uğraşmayı, Atatürk’ün şusu busu ile uğraşmayı.. Senin derdin ne? Yüzyıl önce bir tarihi kahramanlık destanı ile sorunun ne senin bunu söyle? Senin sorunun Atatürk ile değil. Senin sorunun Türkiye Cumhuriyeti ile. Derdin ne Türkiye Cumhuriyeti ile derin tarihçi.. Karşındaki bu toplumu, bu milleti salak, enayi, eblek mi sanıyorsun? Senin hedefin Mustafa Kemal Atatürk değil, O’nun şahsında Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti.
Birkaç gün sonra o büyük mücadelenin fiili olarak başladığı günün 98. Yıldönümünü kutlayacağız.
Yüzyıl önce 1917 yılında Mustafa Kemal Atatürk, Diyarbakır’da konuşlu 2. Ordu Komutanı ardından Halep’te konuşlu 7. Ordu Komutanı olarak, kasaba kasaba, kent kent dökülen ve işgale uğrayan imparatorluk topraklarını koruyabilmek için İngilizlere ve ayaklanan Araplara karşı mücadele veriyordu.
Ardından 1918 yılında işgaller genişliyor, 1919 yılı başından itibaren ise Ege illeri, İzmir, İstanbul İngilizler ve Yunanlılar tarafından işgal ediliyordu. Köyler, kasabalar, kentler ardı ardına düşüyordu. Ordu darmadağın oluyor, hükümet şaşkın İngilizlerin emirlerini yerine getirmeye çalışıyordu. Millet kentlerde kendisi nesi var nesi yok silahlı direniş birlikleri kuruyordu. İstanbul ahali yine kendi başının çaresine düşmüş mitingler yapıyor, direnişi örgütlüyor ama düşmüş kentte umut yok.. Umut yine Anadolu’da.. O sıra Mustafa Kemal Samsun’a çıkıyor. Ve Kurtuluş Savaşı’nı başlatıyor.
Gerisini siz biliyorsunuz. Böylesi bir tarihi mücadelenin önderine, çağdaş bir devletin kurulmasına önderlik eden kişiye hakaret etme, saldırma cesareti. Peki bunlar bu programları yaparken kendilerinde bu cesareti nasıl buluyorlar. Kim sunuyor bunlara bu imkanları. Bu televizyonları.. Bu ekranları.. Bu yayınları.. Bunlar durduk yerde “Hadi biz şimdi çıkıp Atatürk’ü dilimize dolayalım’ diye düşünerek mi bunları yapıyorlar. Elbet hayır. Planlı, programlı amaçlı. Cesaret aldıkları bir şeyler var. Nerden ve kimden alıyorlar bu cesareti.?
Herkesi kendiniz gibi bilemezsiniz. Çıkar böyleleri. Şaşırmamak lazım. Şaşırmıyorum. Ama bir şeye çok şaşırdım.. Ekmeleddin İhsanoğlu da bir zamanlar bu derin tarihçilerin ekibindenmiş. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ne düşünüyor acaba bilmiyorum ki. Hala ‘Ekmeleddin doğru adaydı’ diye mi düşünüyor. İnanamıyorum.