İnsan anlamakta zorlanıyor.

İBB Başkanı Sayın Ekrem İMAMOĞLU'nun, İstanbullu hemşerileri adına bankalarda topladığı yardım paralarının; 'Devlet içinde devlet olmaz(!)' gerekçesiyle bloke edilir olduğu, düşündürücü.

*

Elbette, devlet içinde devlet olmaz.

Bu doğru!Ancak yapılan bir yardım çalışması nasıl olur da 'Devlet içinde devlet' olur ki?

Sayın İmamoğlu'nun böyle bir düşünceyi aklının ucundan bile geçirebileceğini, herhangi bir İstanbullunun düşünüyor olabildiğini sanmıyorum.

*

Millet İttifakı'nın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu'nun, seçildiğinden bu yana iktidara karşı:Tavrı,Söylemi,Yaklaşımı,Saygısı ve hassasiyetiyle soğuk olan ilişkilerin düzeltilme çabası içinde, topluma verdiği barışçı ve uzlaşmacı mesajları var.Bu yüzden zaten yapıcı yaklaşımlarıyla İstanbullu, Sayın İmamoğlu'nu bağrına bastı.Ona inandı.Güvendi.İnanmaya ve güvenmeye de devam edecek gibi görünüyor.

*

Şimdi nereden çıktı bu konu?

*

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu; dünyanın ve bizim başımıza musallat olan KORONAVİRÜSÜ belasından zarar gören,bu bela nedeniyle hayatını, işini-gücünü kaybeden İstanbullu hemşerilerine, destek olmak amacıyla, bir yardım kampanyası başlatmıştı.

*

İstanbullunun böyle bir kampanyaya ihtiyacı var mıydı?

Bugünlerde var.Yasal mı?

Yasal.Vicdani sorumluluk mu?

Vicdani sorumluluk.İktidara karşı herhangi bir göndermede bulunma var mı? Yok.İktidar, yardım kampanyasını İmamoğlu'ndan sonra mı başlatmış?

Sonra başlatmış (Önce de başlatabilirdi, Yerel yönetimlere örnek olur, sonra da Yerel yönetimler de başlatabilirdi...).Ne güzel işte?

Biri genelden, Biri yerelden, yaşadığımız bu acıları bir an önce sarmamız güzel olmaz mıydı?

Aynı bağın gülleri olduğumuza göre bence güzel olurdu.

*

Ama olmadı işte.

İmamoğlu'na soruşturma başlatıldı.

Ne için?

İyilikte yarışılıyor olduğu için.

(!!!)

*

Bu iyiliğin neresi yanlıştı?

Burada kim hangi göstergelerle 'Devlet içinde devlet olma' arzusu içinde olmuş olabilir ki?Bence hiç kimse olamaz.Kaldı ki İmamoğlu, bir devlet kurumu olan İBB'nin, -tıpkı seçilmiş Cumhurbaşkanı gibi,- seçilmiş bir başkanı.

*

Gelin görün ki Sayın İmamoğlu, İBB Başkanı olduğundan bu yana, çalışmalarıyla İstanbulluların takdirini toplamaya da devam ediyor.İktidarın kendisine yaptığı baskılar ise, İmamoğlu'na puan kazandırmaktadır.Çünkü Sayın İmamoğlu, başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidara karşı son derece:Saygılı,Seviyeli,Kibar,Ve bir devlet adamına ve bir İSTANBULLUYA yakışır şekilde hassas bir başkan.Nazik söylem ve hitaplarıyla da zaman zaman; Sayın Cumhurbaşkanı'na (İktidara), İstanbul'a ve İstanbulluya serzenişlerini ve taleplerini iletmektedir.

*

Aynı zamanda, İBB, demokrasinin ve devletin yerelde bir parçası olduğundan, o kurumun başkanı olarak içinde bulunulan şu günlerde; İstanbullu hemşerilerine; "Sizin için ne yapabiliriz!" düşüncesiyle onlarla;Birlik olunduğunu,

Hastalıkta, sağlıkta,

Kederde ve tasada

Sevinçte, Mutlulukta

 -İstanbullu hemşerilerinin seçtiği- yerel yöneticiler olarak, onları asla yalnız bırakmayacağı çabasını gösterdi. Göstermese miydi?

*

İçinde bulunduğumuz bu korkunç tabloyu -nasıl olsa merkezi hükümet var- diyerek, uzaktan seyretse miydi?

O zaman daha mı iyi olurdu?

*

Demek istediğim şu?

Biz bu KORONAVİRÜS sıkıntısını da birlikte atlatacağız.Ancak bir yıl önce, İstanbul ve dolayısıyla Türkiye, çok önemli bir tecrübe yaşadı.31 Mart 2019 seçimleri bir Türkiye gerçeğini bir kez daha ortaya koydu.İstanbullu (parti ayrımı gözetmeksizin), 'Masum ve hakkı yenmiş mazlumun' yanında durdu.

*

Bugün de Millet İttifakı'nın Büyükşehir Belediye başkanlarının çabalarının ve çalışmalarının önünü kesmek isteyen iktidar ve Cumhur İttifakı için yapılacak olan ilk seçimlerde, Türkiye genelinde bir 23 Haziran 2019 sendromunun yaşanacağı aklıma gelmiyor da değil.

*

Yarın yapılacak olan seçimlerde öyle bir sonuç ortaya çıkarsa, sakın ola; "Nerede yanlış yaptık?" denilmesin!Çünkü; yanlışın en önemli kaynaklarından biri de Millet İttifakı'nın Büyükşehir Belediye Başkanlarının çalışma alanlarının daraltılmasındandır.Başka da bir gerekçe aranmamalı!Şimdiden hatırlatmak isterim.Ben bugünkü fotoğrafı; bu fotoğrafın yarına yansımalarını, ortada görünen HABER ve VERİler ışığında böyle YORUMluyorum.

*

O nedenle iktidarın dilinde olup da uygulamalarında pek görülmeyen;

Sevgi,

Birleştirme,

Kucaklama,

Sahiplenme,

Üretme,

Paylaşma sözcüklerinin karşılıklarını, tez elden uygulamaya koymalılar derim.

Çünkü her birimiz, bütün renklerimizle sahiden de bu bağın toprağının yetiştirdiği gülleriyiz. İmamoğlu da bu bağın toprağında yetişen, güllerinden sadece bir tanesi...