Yürüyerek seyreylerim şu acayip âlemi. Adım adım. Rastladıklarımla terbiye ederim kendimi. Seyyareyim ben. Bir gezginden daha fazla kim bilebilir haddini, kim usanmadan köşe bucak arar sırrı müphemde kendini. Hemen hemen her gün düzenli yürürüm kendimle. Neler görünmez ki yolda olana…ve neler görünmez gönlü kemter olmayana bilseniz. “Aç gözünü seyreyle tekrarı yok bunun.” Hayat dediğin tek kullanımlık bir armağandır sahibine erenler. İçinde iyiyi, içinde güzeli aramak lâzım.

*

Bakın fotoğrafını gördüğünüz ve bir ayağı olmayan ağabeyim, benimde doğup büyüdüğüm köyümde bulunan bakımevinde ikamet ediyor. Bahsettiğim yerleşke Silivri’nin Ortaköy mahallesidir dostlar. Bizim buradaki bakımevi öyle anılmasa da olur. Belki daha doğru bir ifadeyle ‘düşkünlerevi’ diyebiliriz. Misafirleri çoğunlukla kimsesizler ve asgari ücret emeklileridir. Yakıştırdığım isimden de anlayacağınız üzere, burada öyle geliri yüksek eşhas yaşamıyor. Ölüme otobandan gitmeyenlerin güzergâhı burası. Parasız, sıkışık ve çileli yol yani.

*

Şimdi fotoğraftaki görüntüye biraz daha dikkatli bakmanızı istiyorum. Şu alt gelir seviyesinde yaşamaya çalışan bakıma muhtaç insancık, doğru düzgün kendisi beslenemediği halde cebinde parası oldukça salam alıp sokak kedilerini besliyor. Ay sonuna doğru aldığı üç kuruşluk geliri tükenince ise kasabın kapısında bekliyor bu dünya iyisi adam.

*

Gördünüz mü? İşte bu gönlünüzün hizasına getirip koyduğum insanlık seviyesi dünyayı anlamlı ve güzel kılıyor. Gördünüz mü! Hala içimizde bir mum kadar şavkımız kaldıysa, hala mudumuz varsa ve hala dünya batmıyorsa böyle insanların bitmediğine olan inancımızın ayakta kalmasından değilse nedir?

*

“Erdem ölümlülerin sahip olabildiği tek ölümsüzlüktür,” şüphesiz. Ve bunca yıl yaşamışlığımdan gördüğüm başka ve çok önemli bir şey daha var ki, o da merhametin insana en yakışan duygu olduğudur. Tıpkı fotoğraftaki gibi, beklentisiz, reklamsız ve kimselere söylenmeden bütün canlara hissedilen merhamettir. Yazdıklarım yargı mı barındırıyor. Kanaatimce benimki vargıdır. Ellisekiz yıllık bir tecrübenin vardığı yer. Vardığım yerden en sarih gördüğüm şey, erdem ve merhamet kudrettir, külfet sayılmaya. Bu güzel insanı kudretinden öpüyorum.