İyi Parti kurultayı üzerine yazdığım iki yazıya da olumlu-olumsuz pek çok mesaj aldım.
Arayanlar arasında dostlarım da vardı.
İlk yazımda partinin gariplerine sahip çıktığım, ikinci yazımda ise muktedirlere selam çaktığım iddia ediliyordu.
Oysa, her konuda olduğu gibi bu konuda da tarafsız olmaya çalıştım.
Anlayacağınız; ne İsa’ya yaranabildim, ne Musa’ya.
Oysa, her halde tarafsız olmaya çalışıyorum.
Demek ki başaramamışız.
İyi Parti’nin içinde kurultaydan sonra bir kaynaşma olduğunu anlıyorum.
Merkez sağdan gelenler, merkez sağın tasfiye edildiğini,
Ülkücü kökenden gelenler ise bu partinin kuruluşunda mücadele edip omuz veren arkadaşlarının harcandığını idia ediyorlar.
İki arada, bir derede kalmak gibi bir durumla karşı karşıyayız.
İyi Parti’nin merkez sağı temsil edeceğine dair iddialar vardı.
Bu kurultaydan sonra, bu görüş de tartışmalı hale gelmiş anlaşılan.
İyi Parti’yi destekleyenler, partinin bir an önce demokratik çizgiye dönmelerini istiyorlar.
İyi Parti’nin millet ittifakında omurga olmasını bekliyorlar.
Bu düzenin ancak CHP-İyi Parti koalisyonu ile düzeleceğine inanıyorlar.
Onun için de bu iki partinin mutlak başarı sağlamalarını bekliyorlar.
Gelinen nokta: İyi muhalefet yapabilme arzusu.
Böyle bir dönemde partilerin içinin karışması veya bilerek karıştırılması başkalarının işine yarar.
Akl-ı selim, her iki parti mensupları için de sakinlik istiyor.
İleriye odaklanmalarını, iç kavgalarını sonlandırmalarını, Sezar’ın hakkını Sezar’a vermelerini istiyor.
Partili olmadığımı defalarca ifade ettim.
Tüm kaygılarımız ülkenin geleceği adına.
İyi Parti Lideri Meral Akşener’in konuya el koyması isteniyor.
Tarafları dinlemekte yarar var diye düşünüyorum.
İyi niyetlerle kurulmuş olan bu parti neden bu hallere düştü?
Bu sorunun cevabı bekleniyor.