“İyi Partide kötü şeyler” başlıklı yazıma çok sayıda yorum aldım.
Gerek yazılı, gerekse telefonla gelen bu yorumlar, yazdıklarımla farklılık taşıdığı için bu yazıyı yazmak zorundayım.
“Haber gazetecinin namusudur” düsturuyla yitişmiş bir insan olarak elbette kimseye haksızlık etmek istemem.
İyi Parti Kurultayı ile ilgili olarak kendisine güvendiğim bir il başkanıyla konuştum.
Doğrucu bir insandır.
Kimsenin çıkarı için yanlış bir söz söylemez.
O’na sordum:
“Sizlere, şuna oy verin, şuna vermeyin” diye bir telkinde bulunuldu mu?
“Hayır” dedi, çok demokratik bir kurultaydı. “Ne genel başkandan, ne teşkilat işlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Koray Aydından telkin aldık.”
Sonra şunları ekledi:
“Kurultaydan önceki Cuma günü genel başkanımız bütün İl Başkanlarını Ankara’ya çağırdı. Bizlere verdiği yemekte bir konuşma yaptı. Sadece ülke ve parti menfaati için dört kişinin ismini bize verdi, bunları bize emanet ettiğini söyledi. Bu isimlerden biri de Sarızeybek’tir. Bunlar dışında hiçbir isim zikretmedi. Hatta dedi ki, size 100 isimlik bir liste vereceğim. İstediğinizi seçebilirsiniz. Biz de o kulübeye girdiğimizde vicdanımızla hareket ettik.
Delegenin havası kurultaylarda değişikler gösterir. Burada bölgesel faktörler de rol oynar. Kamplaşmalar olur. Kulisler yapılır. Şuna oy verin, buna vermeyin diye konuşmalar da olur. Ama bunların hiçbirisi yukarıdan gelen telkinler şeklinde olmadı.”
Yazımdan sonra gelen yorumlardan pek çoğu, Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın’ın aleyhinde idi. O’nu, genel kurulun günah adamı olarak empoze edenler olmuş. Değerli il başkanı bunları vurguladı.
Bir de delegenin havasına değindi. Bazı isimler sordum. Aytun Çıray’a İzmir delegelerinin çoğunluğu oy vermemiş. Sebep, sayın Çıray’ın yeterince ilişki kurmaması imiş. Ümit Özdağ, gerçi aday olmamış ama, onunla ilgili de delege arasında olumsuz bir hava varmış. Delegeler, Özdağ’ın sekiz aydır genel merkeze uğramadığını söyleyerek yakınmalarda bulunmuşlar.
Konuştuğum il başkanı, “bütün vicdanımla ve partililerime olan saygımla açıkça şunu ifade edebilirim: Son derece demokratik bir yarış oldu. Ne genel başkandan, ne Koray Aydın beyefendiden telkinler gelmedi. Herkes inandığı doğrultuda serbestçe oy kullandı. Genel Başkanımız, sadece dört isim vererek, bunlara sahip çıkmamızı istedi. Hepsi bu.”
Bizler, partinin dışında olan insanlarız.
Akşener’in halkın arasına girerek, onların dertlerini dinleyerek iyi puanlar topladığını biliyoruz.
Rahmetli Demirel’in dediği gibi siyaset halka dokunma sanatıdır.
Akşener, bu sanatı en iyi şekilde icra ediyor ve puan topluyor.
Önceki yazımızla Koray Aydın’a haksızlıklar edilmesine sebep olduysak, özür dileriz.
Dediğimiz gibi; haber gazetecinin namusudur.
Bize, doğruları aktarmak düşer.