TÜRKİYE

Özel Silivri ve Çatalca’da

CHP Genel Başkanı Silivri Cezaevinde tutuklu bulunan; Ahmet Özer, Can Atalay, Osman Kavala, Tayfun Kahraman, Selçuk Kozağaçlı ile Çatalca’da 154 gündür hak  mücadelesi veren Polonez İşçilerini ziyaret etti.

Erhan KIZILYAR 

*

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer,  vekilliği düşürülen seçilmiş Hatay TİP milletvekili Can Atalay, Gezi davası tutukluları; Osman Kavala ile Tayfun Kahraman ve Eski Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı  ile görüştü. Özel daha sonra Çatalca’ya geçerek 154 gündür hak mücadelesi veren Polonez İşçilerini ziyaret etti.

Özel’in Silivri ve Çatalca programlarına, Milletvekili Gamze Taşçıer, CHP İl Başkanı Özgür Çelik, Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün, Silivri Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu, Çatalca Belediye Başkanı Erhan Güzel,  CHP İstanbul İl Kadın Kolları Başkanı Hatice Selli Dursun,  Silivri İlçe Başkanı İbrahim Kömür, Çatalca İlçe BaşkanıYakup Yaşar, Büyükçekmece İlçe Başkanı Halis Çiçekçi, Beylikdüzü İlçe Başkanı Mülayim Demirtaş,  CHP Eski Milletvekilleri; Rıdvan Budak ve Süleyman Çelebi,  Silivri Belediye eski Başkanı Özcan Işıklar, partililer ve vatandaşlar katıldı.

50 Gündür iddianeme hazırlanmadı

Silivri Cezaevi’ndeki ziyaretleri sonrası konuşan CHP lideri Özel, Ahmet Özer hakkında 50 gündür iddianame hazırlanamadığını anımsattı.

‘İbretialem olsun diye açıklıyorum’ diyen özel Özel, "İddianame yazması beklenen savcı 200 kişilik davaya 4 günde iddianame yazmakla övünen bir savcı. Ona talimat veren kişi 'Ahmet Özer'i suçlu ilan etmelisin' diyor. Delillerle, gizli tanıkla olmuyor. Şöyle bir şey yaptılar; Bugün bütün Türkiye'ye ibret-i alem olsun diye açıklıyorum ki Ahmet Özer’in tam 12 yıl boyunca geriye gitmişler, tarihi belli; 01.01.2012’den bugüne yaptığı bütün telefon görüşmelerine bakmışlar. Hepsini çıkarmışlar. İçlerinde geçmişte suç işlemiş, herhangi bir örgütle irtibatlı olabilecek 12 kişiyi seçmişler, suç icat etmeye çalışıyorlar. O görüşmelerden biri Özer'in kitabının kapağını yapan kişi; 7 kez görüşmüş. Bir diğeri köşe yazdığı gazetenin editörü, yazıları için görüşmüş. Birisi bir veli, çocuğunun kaydı için yardım istemiş. Bir an önce iddianamenin yazılmasını, tutukluğunun sona ermesini, suçlu olmadığının ortaya çıkmasını istiyoruz.

Salça aldığı kişiyi dosyaya koymuşlar

Öbür taraftan da bir diğeri ise Şanlıurfa’dan gelip de biber salçası satan kişi. Hep ayın aynı günlerinde kendisini aramış. Niye? Üniversiteye geliyor. Diyor ki ‘Ahmet Bey, ben geldim, biber salçalarını getirdim.’ Ahmet Bey de biber salçalarını kendi alıyor, hatta bazı öğretim görevlilerine de yönlendiriyor. Bu kişiyle yaptığı telefon görüşmelerini şüpheli telefon görüşmeleri olarak sayıyorlar. O biber salçasını satan, oradan çıkıyor, adliyeye gidiyor, savcılara da satıyor. Böyle bir şeyden terör soruşturmasına salça olunur mu yahu? İnsanda biraz utanma olur.

45 kişiyi öldüren İŞİD’lileri saldılar

Tayfun Kahraman'ın AYM süreci var. AYM onun için hak ihlali kararı verdi. AYM kararına uymayanlar sonra gelip 'Anayasa yapacağız' diye kapımızı çalmasın. Gezi'den hapis yatan herkes hepimizin yerine yatıyor, hepimiz oradaydık. Can Atalay'ı AYM kararına rağmen salmayan Yargıtay 3. Dairesi, havalimanını tarayan, 45 kişiyi öldüren 9 IŞİD'liyi saldı. Suriye'deki konjonktürden dolayı saldılar. Bu adaletsizlik son bulana kadar mücadele edeceğiz."

*

İşçiye hırsız diye iftira atanın karşısındayız 

CHP Genel Bakanı Özgür Özel daha sonra Çatalca'ya geçerek 154 gündür hak mücadelesi veren Polonez İşçilerini ziyaret etti.  Özer burada yaptığı açıklamada, "Maalesef utanç verici işler oluyor Türkiye’de. Kod-46 demek, yüz kızartıcı suçtan tazminat hakkı da olmadan, işsizlik sigortasını da hak etmeden berbat bir şey yaptığı için işten çıkarmak demek. Anayasada yazıyor; her işçi sendikalı olma hakkına sahiptir, o hakkı kullanıyorsunuz, emeğinizi savunmak istiyorsunuz. Maalesef Ürdünlü şirket gelmiş, Türkiye’de satın almış, yatırım yapmış. İnsanımız üzerinden para kazanıyor, emekçimizin alnının terini sömürüyor, bu kabul edilebilecek bir şey değil. Bir de utanmadan, sıkılmadan ‘Kod-46’ diye yazıyor. Kod-46 demek, sorulduğunda ‘Ne suçu var bu insanların da 46 yazdın?’ ‘Hırsızlık yaptılar’ diyor, ‘Sırlarımı ifşa ettiler’ diye yalana başvuruyor. Daha sonra bakın, nasıl kendi kendine itiraf ediyor ki ‘04’e çeviriyor. Yani ‘haklı sebepten çıkarmaya’ çeviriyor. Yani iftiracı olduğunu, sizin sendikal mücadele içinde olduğunuz için işten attığını ama bunu bahane edemediği için size ‘hırsız’ diyecek kadar utanmazlaştığını açıkçası itiraf ediyor. Şimdi bütün Türkiye’deki herkes bu şirketin ne kadar alçalabildiğini görsün. 

Hem Polonez’e söylüyorum hem Türkiye’de işçi çalıştıran bütün patronlara, şirketlere söylüyorum. Eğer işçiniz sizden razıysa biz de razıyız. İşçinizin hakkını veriyorsanız sizin ürettiğiniz malları büyük keyifle, imkanlar dahilinde vatandaşlarımız tüketir ama eğer işçinin hakkını yerseniz, hele hele suçsuz günahsız insanlara sırf sendikalı oluyorlar diye ‘hırsız, arsız’ diye iftira çalmaya çalışırsanız o vakitten sonra işçinin biz yanındayız, karşısında olan sizin de sonuna kadar karşısındayız. Polonez’in hakkını verdin verdin, vermedin; bir gün tüketimden gelen gücümüzü kullanma çağrısını yaparız, ondan sonra hepiniz, özellikle Polonez işçilerinin hakkını yiyen Polonez firması bundan bin pişman olur. Hem Polonez’in işverenine hem Türkiye’deki bütün işverenlere söylüyoruz. İşçinin hakkını yiyenin karşısında duracağız, o firma kimse o firmaya karşı tüketimden gelen gücümüzü kullanacağız.

Polonez işçileri yalnız değildir 

Geçmişte Soma’da çok eksik işler yaptılar, maden sendikası ve Türk-İş. Çok eleştirdim. Geçtiğimiz haftalarda Ankara’da önemli bir direnişe destek verdiler, öncülük ettiler, takdir ettik. Bugün burada çok değerli sendikamıza Tek Gıda-İş’i ve onun örgütlendiği Türk-İş’i, sendikacılığı olması gerektiği gibi yaptıkları bu alanda sonuna kadar destekliyoruz. Sendikal mücadelenin en önemli mücadele olduğunu Türkiye’deki tüm işçilere haykırıyoruz. Örgütlenin, örgütlenin, örgütlenin. Hep beraber başaracağız. Polonez işçileri yalnız değildir, hepimiz onların arkasındayız. Hakkınızı alana kadar hep birlikte mücadele edeceğiz."