Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), partiye kayyum atanmasının önüne geçmek amacıyla aldığı karar doğrultusunda 21. Olağanüstü Kurultay'da Özgür Özel yeniden genel başkan seçildi. 

Özgür Özel'in tek aday olduğu Genel Başkanlık seçimlerinin sonuçları açıklandı. Özel, bin 171 delegenin oyunu alarak yeniden genel başkan seçildi. Seçimde bin 276 delege oy kullandı. Özgür Özel geçerli oyların tamamını alarak, 1171 oyla yeniden genel başkan seçildi. 105 oy ise geçersiz sayıldı

 Olağanüstü kurultayda aday olmayacağını ancak katılım için davet olursa değerlendirebileceğini açıklayan eski CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu dahil önceki dönem genel başkanlar da kurultaya katılım gösterdi.

CHP Genel Başkanı ve CHP 21. Olağanüstü Kurultayı Genel Başkan Adayı Özgür Özel, yaptığı konuşmada iktidarı sert bir şekilde eleştirdi. 

Özel'in konuşmasından satır başları şöyle;

"Bu kurultay yapılamasın diye bir cuma akşam üstü 16.59'da kayyum tebliğ etmek üzere kurulan kumpası boşa çıkarıp, bu kurultay yapılamasın diye arena salonuna cevap süresini bekletip kurultay ilanını boşa çıkarmaya çalışıp, bu kurultay yapılamasın diye yıllar önce kendi onayladıkları tüzüğe rağmen sabah tam 10.00'da hazirun olmazsa kurultayı yaptırmayız, iptal ederiz hesaplarını boşa çıkarıp 81 ilden, 973 ilçeden bir pazar sabahı buraya gelip tertemiz iradelerini lekelemeye çalışan kumpasçılara karşı CHP'nin tarihini, bugününü, yarınını, iradesini ve geleceğe yönelik olarak bu ülkenin teminatı olduğunun gerçekliğini tüm Türkiye'ye gösteren canım arkadaşlarım hepiniz hoş geldiniz.

İmamoğlu'ndan selam 

19 Mart darbesine direnmek için sokaklara inen on milyonlara, hukuksuzca hapiste tutulan Ahmet Özer’e, Rıza Akpolat’a, Alaattin Köseler’e, Resul Emrah Şahan’a, Mehmet Murat Çalık’a, Silivri zindanlarında tutulan belediye meclis üyelerimize, bugünlerde tekrar hak arayacaklar olursa onlara gözdağı olsun diye 3 sefer beraat etmelerine rağmen Gezi davasından hepimiz adına orada tutulan Çiğdem Mater’e, Mine Özerden’e, Osman Kavala’ya, Can Atalay’a, canım kardeşim Tayfun Kahraman’a, diğer siyasi partilerden tutsak olan tüm siyasilere ve Silivri Cezaevi’nde yatan yiğidime, aslanıma TC’nin bir sonraki cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na merhaba.

Demokrasiye olan inancımız sonsuzdur, millet karar vermiş partimiz 47 yıl birinci parti olamamıştır, millet karar vermiş AKP 23 yıldır ülkeyi yönetme yetkisi almıştır. Demokraside asıl olan milletin kararına saygıdır. CHP bu saygıyı duymuş hata kusuru kendinde aramış 47 yıl sonra yine bir başarı elde ettiyse demokratik sınırlar içinde elde etmiştir. Kimin demokrat olup olmadığına kaybettiğinde ne yaptığına bakarak karar verilir. Biz bugün kazandığında nasıl davranan kaybettiğinde nasıl davranan bir anlayışı hep birlikte mahkum etmek için buradayız.

Sitelere deprem konteyneri, villalara leylek yuvası Sitelere deprem konteyneri, villalara leylek yuvası

O gece şunu söylemiştim; kafasında bavullarını toplayıp gitmeye karar veren gençler bir seçim daha bizi beklemeye karar verdi demiştim, işte o gençlerin umudu için buradayız.

" Kaybetme sınavından geçemediler "

Meydanları kitleleri üyeleri gençlerimizi sokağa mitinge eyleme hazırladık ve her geçen gün örgütümüzün bu kabiliyetlerinin hızla artmakta olduğunu, organizasyon yeteneklerini hızla geliştirdiklerini, özellikle 18-25 yaş arası gençlerin partiye üye oldukları gelişmeleri memnuniyetle takip ettik. Milletin sandıktaki mesajını doğru okumaya gayret ettik. Karşımızdaki partileri seçmenlerine duyduğumuz saygıyı gözeterek zaman zaman diplomatik ilişkilerle aman zaman liderleri aşıp onların seçmenleriyle konuşan bir dili ortaya koyup arkasında durduk. Partimizi birinci parti olarak tutmaya devam ettik. Geçen yıl temmuz ayı itibariyle 6 büyük firmanın ortalamasında yerel seçimde aldığımız oy oranında bugün genel seçim olsa tercihi CHP olacaktır cevabıyla ulaştık.

Karşımızda muhataplarımız ne yaptı? Demokrasi sınavı kazandığında değil kaybettiğinde verilir. İktidar partisi ilk kez kaybettiği seçimlerden sonra yaptıklarıyla kaybetmenin sınavından geçemediğini tüm dünyaya göstermiştir.

Kamu gücünü rakiplerine karşı kullanarak rakiplerini ve bizi sindirme gayretine giriştiler. Milleti kutuplaştırarak koltukta kalabileceklerini hesap ettiler ancak attıkları her adımda daha da zayıfladılar. Ülkemizdeki yoksulluğu daha da derinleştirdiler. Yasakları yoksulluğu yolsuzluğu daha da ileriye götürdüler. Demokrasiyi işine geldiğinde binilecek bir tren gibi görenler yenildikleri seçimden sonra hızla o trenden inmeyi tercih ettiler. Ellerindeki iktidar yetkisini kötüye kullanan despot bir rejimi kurmak için adımları planlı ve sistematik bir şekilde atmaya başladılar.

'CHP birinci parti'

Yaşadığımız saraçhane sürecinden önce yapılmış tüm anketlerin dün açıklanan mart ayı ortalamasında CHP kurulduğu gün olduğu gibi bugün de Türkiye’nin birinci partisi.

Gezi benzeri sokakta toplanma gibi işlerin 12 yıl sonra bile devlet tarafından cezalandırılacağı hissini yaymak üzere özel tasarımlı operasyonlar yaptılar. Bunun içine RTÜK’ü de TRT’yi de devletin tüm kurumlarını alet ettiler. AK Parti iktidarına muhalefet etmeyi tek suç olarak resmileştirdiler. Oysa uyuşturucu baronlarını mafyaları milletin üzerine çökerken onlara ses etmeyenler, af talep edenler milletin ak parti iktidarına muhalefetini tek gözaltına ve tutuklama sebebi olarak gördüler. Temel amaçları Beylikdüzü’nde 1 İstanbul’da 3 kez Erdoğan’ın adaylarını mağlup eden İmamoğlu’nun önünü kesmekti.

Ön seçim motivasyonu 19 Mart darbe girişiminin olduğu gün, her darbenin bir hedefi şüphesiz İstanbul’un seçilmişi, bir sonraki cumhurbaşkanı adayımız bir hedef mekanı İstanbul’un emaneti Saraçhane’ye kayyım atamak olduğunu sabah gördüğümüz sözde terörle ilişkilendirilen dosyadan gördük. Ona İstanbul’da sokağa çıkmak neredeyse yasaklandı. 3 kişinin bir araya gelmesi 5 günlüğüne yasaklandı. O yasağı duyduğumuzda verdiğimiz karar Saraçhane’ye gitmek, o İstanbul’un emanetine İmamoğlu olmadığı sürece emanet kabule dip gece gündüz sahip çıkmak ve İstanbulluyu davet etmek oldu. Bütün yolları kapattılar, tomaları koydular milletimizin bağrından kopmuş canım polislerimize milletimizin evlatlarını üniversiteden adıma atmaya, tarihi yarımadaya adım atmamaya talimat verdiler. Bin kişi toplanırsa gidecek yeri kendiniz belirleyin diye emniyetteki müdürleri tehdit ettiler. Saraçhane tarihinin en büyük kalabalığıyla 1 milyon 200 bin kişiyle darbe girişimini hep birlikte geri püskürttük.

Bugün Türkiye’de yine milletin çözeceği bir denge durumu mevcuttur. Cuntacılar yani darbeyi planlayanlar bir önceki seçimin sonuçlarından dolayı sarayda devlet dairelerindeki makam odalarına hapsedilmiş bir cunta olarak durmaktadırlar ama sokaklar irade halkındır, bizimle birliktedir.

O cunta arkadaşlarımızı esir tutmaktadır. Bugün Türkiye’yi seçimden korkan, rakibinden korkan, milletten korkan bir cunta yönetmektedir. Tayyip Erdoğan halkın desteğini arkasına alan bir cumhurbaşkanı değil, halkın desteğini alanları kendine rakip olabilecekleri hedef alan bir cunta başkanına dönüşmüştür. Artık meşruiyeti yoktur, seçimden, sokaktan korkmaktadır. Bugün bu salondaki irade o cuntayı dağıtacak iradedir. Türkiye bir avuç cuntacıdan büyüktür.

'Kent uzlaşısında sorumlu benim"

Adına kent uzlaşısı da deseler bizim Türkiye ittifakı dediğimiz bu süreçte belediye başkanlarımız ne ile suçlanıyorsa onu partinin genel başkanı olarak kendi talimatım olarak ilettiğimi ve sorumlunun ben olduğumu açıkça ifade ediyorum.

"İktidar Kürtlerin belediye meclisinde temsil edilmesini suç saymaktadır. Biz barıştan yanayız barışa destek oluruz, terör örgütünün silah bırakacağı, Kürtlerin sorunlarının demokratik yollarla aşılacağı her türlü girişimi yıllarca savunduk. Ama karşımızdaki iktidar batıda seçimlere giren Kürtlere terör yaftası yapıştırmaktan çekinmiyor. Ekrem başkana kurulan kumpas bir yanıyla Kürtlerin seçilme ve seçme hakkına kurulan kumpastır. Kürtler CHP’ye güvenebilirler ama kendilerini defalarca kandırmış her fırsatta suçlamış, cezalandırmış, zulmetmiş bu AK Parti iktidarına en kuvvetli yanıtı yine kendileri vereceklerdir. Kürt meselesinin çözümü Türkiye’nin demokratikleşmesinden geçer.

İddiaları oluşturmak için bu kadar ahlaki zeminden uzaklaşmaları kendileri için bile değilse bu ülkede onları bu mevkilere getiren bir iktidarı 23 yıldır yenemediysek en büyük sorumluluk bize aittir, ne yapmak gerekiyorsa ilk seçimde kazanıp bu ülkeyi yeniden demokrasi ile tanıştırıp, yargıdaki bir avuç çeteyi eninde sonunda yargılandıkları günleri göreceğiz.

Talep eden sanıklar açısından canlı yayına açalım sizin iftiralarınızı, Akın’ın iftiraları, bunları teker teker çürüttüğümüz kanıtlar TRT ekranlarından canlı yayınlansın. Hodri meydan!

Bir yandan Türkiye’ye yabancı yatırım gelsin diye çırpınan biziz. AB’ye tam üyelik nedir hukuk devletini savunmak nedir, ama hukuk güvencesini kaldırmak nedir? Diploma iptal ediyorsun 30 yıl sonra, Türkiye’nin adını bilmeyenlerin adını bildiği İstanbul’un mazbatasını iptal ediyorsun ya! Hazmedemeyip kumpas kurup içeri atıyorsun!

"Çıkarın telefonları"

Bir yandan İstanbul'daki birileri iftiralar, hakaretler üretmeye devam ediyor. Ne yalanlar atmadılar ki. Her birinize bin 300 tane cep telefonu dağıtılmış. Ankara'da başsavcıların kanıt aradıklarını açıklıkla ifade etmem gerekiyor. Savcıların bir görevi de lehe tanık toplamaktır.

Bin 300 delegemiz çıkarın telefonu göreyim. Savcı 

Bin 300 delegemiz çıkarın telefonu göreyim. Savcı bey biz buraya kanıt toplayasın diye geldik. Bin 300 tane aynı marka telefonu görebiliyor musun burada?

Siz değil size bu iftirayı atanlar yerin dibine girdiler.

Şikayet edenler CHP'li diyorlar. Buradan söylüyorum, Erdoğan'a sesleniyorum bu partide öyle CHP'li yok. Onlar CHP'li değil, yüzünü maskeleyen saray yandaşları. Bir partinin genel başkanına 1 Nisan'da gidecek diyenden kimse CHP'ye mal etmeye çalışmasın. Bunu yaparsan o salon ayağa kalkar haddini bildirir sana. Bunlar 31 Mart zaferinin sahipleridir.

Biz birlik ve beraberlik içinde kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Ancak AK Parti ve MHP'li seçmenlere seslenmek isterim. Mübarek Ramazan Ayı'nda kul hakkı yediler, bayramda ailelerinden ayırdılar, cuntacılar acaba mahkeme-i kübra'da ne yapacaklar?

Lütfen iftiracılarla artık sorgulayarak, bunların attığı iftiranın muhatabbının kendi evladınız olduğunu düşünerek hesaplaşın. Zulmün karşısında susan dilsiz şeytanlardır. Hak çiğneniyor, adalet ayaklar altına alınıyor.

"Çık karşımıza!"

Adayımızı yanımızda, sandığımızı önümüzde istiyoruz. Eğer korkmuyorsan, yiğitsen, mertsen, cesaretin varsa çık karşımıza. Millete niye güvenmiyorsun! Biz hırsızsak, reşvetçiysek, şaibeliysek millet bize niye oy versin? Biz milletten korkmuyoruz, adayımızla, kadrolarımızla Türkiye'yi senden kurtarmaya hazırırız. Korkma, cesaretin varsa çık karşımıza! Seninle de cuntanla da hesaplaşacağız, Türkiye'yi bir kez daha kurtaracağız!"