"Mış' gibi yaklaşımla festival olmaz!

Bölgemizde bir çok festival arka arkaya gerçekleştirilirken, Büyükçekmece’de bu anlamda uluslararası bir marka haline gelen festivalin 23.süne hazırlanıyor. Büyükçekmece Belediyesi tarafından gerçekleştirilen festivalin Genel Sanat Yönetmeni Türk Folklorünün önemli ismi Gürhan Ozanoğlu ile; festival, bölgedeki festivaller ve İstanbul Büyükçekmece Uluslararası Kültür Sanat Festivali’ni konuştuk.

Röportaj:Erhan KIZILYAR

*

Bölgemizde bir çok festival arka arkaya gerçekleştirilirken, Büyükçekmece’de bu anlamda uluslararası bir marka haline gelen festivalin 23.süne hazırlanıyor. Büyükçekmece Belediyesi tarafından gerçekleştirilen festivalin Genel Sanat Yönetmeni Türk Folklorünün önemli ismi Gürhan Ozanoğlu ile; festival, bölgedeki festivaller ve İstanbul Büyükçekmece Uluslararası Kültür Sanat Festivali’ni konuştuk.https://www.durumgazetesi.com.tr/images/upload/111111111111_259.jpg

Gürhan Ozanoğlu kimdir?

- Başlarken bir sizi tanıyalım.

Ozanoğlu. Kırklareli’nde doğdum. İTÜ Gemi İşletmeleri Mühendisliğinde öğrenim gördüm. İTÜ Türk Müziği Konservatuarı’nda master yaptım. Aynı yerde öğretim görevlisiyim. Yönetim Bilişim Sistemleri eğitimi aldım. Dördüncü yüksek eğitimim Menkul kıymetler ve sermaye piyasası üzerine oldu.

Halk Oyunlarına 1975 yılında Kırklareli’nde başladım. 1980’de üniversite eğitimi ile birlikte İstanbul’a geldim.Türk Folklor Kurumu’nda görev üstlendim ve başkanlığını yürütüyorum Türkiye’de Uluslararası Festivaller Birliği Kurucusu ve başkanlığını yaptım. Türkiye’deki 62 federasyondan biri ve en büyük beş tanesinden biri olan Türkiye Halk Oyunları Federasyonu Başkanlığını uzun süre sürdürdüm. Merkezi Seul’de olan Onursal Başkanlığını Sayın Dr.Hasan Akgün’ün yaptığı Federation of Internatıonal Dance Festival’ın hem kuruculuğunu yaptım hem de başkan yardımcılığını sürdürüyorum. (Uluslararası dans festivalleri), 23 yıldır gerçekleştirilen İstanbul Büyükçekmece Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali’nin eşbaşkanı ve genel sanat yönetmeniyim. Daha önce beş sene de Eminönü’nde Ahmet Çetinsaya ile birlikte Sultanahmet Festivali’ni yaptık. Yaklaşık bir yıldır da Büyükçekmece Belediyesi Başkan Yardımcılığını sürdürüyorum.

-Özgeçmişinizde dört üniversitesi diploması var. Beşinci üniversite eğtimi de olacak mı?

Ozanoğlu:Yerel yönetimlere başlıyorum.

Festival demek ülkeyi, kültürünü ve insanını tanıtmaktır

-Konumuz festival ve festivallar. Şurdan başlayalım. Festival kavram olarak nedir neyi içerir?

Ozanoğlu:Şimdi Türkiye’de çok fazla genelde; domates, biber,karpuz, belli bir objeye yönelik olmak kaydıyla yoğurt olmak gibi, sanatçıları toplayıp halkı mutlu etme gibi anlaşılıyor olsa da, bizim anladığımız ve dünyada kabul görülen şekliyle festivaller; ülkenin kültürünü, insanını en iyi şekilde tanıtacak, o insanın örf ve adetlerini karşı tarafa aktarabilecek, o ülkenin tarihi, doğal ve aydınlık imajını karşıya aktarabilecek ve bununla birlikte kendi halkına yabancı kültürleri tanıtabilme imkanı sağlayabilecek, onların müziklerini, danslarını, müziklerini giysilerine tanıtma imkanı bulabilecek; karşılıklı kültür alışverişinde bulunulacak bir etkinlik.https://www.durumgazetesi.com.tr/images/upload/3333333_115.jpg

Bunun süslemesi sanatçılarla olabilir, tiyatroyla olabilir, kültürün farklı dallarıyla olabilir. Ama ana unsur bunlar değildir. Ana unsur; kültürlerin karşılıklı tanıtılması, tanıştırılmasıdır. Biz burda bunu en güzel şekilde yapıyoruz.

-Burda derken Büyükçekmece’yi kastediyorsunuz değil mi?

Ozanoğlu:-Evet

-Festivallerin ne gibi türleri oluyor?

Ozanoğlu:-Caz festivali oluyor. Film festivalleri oluyor, müzik festivalleri, enstrüman festivalleri oluyor. Zurna festivali gibi. Akordion festivali. Bunun dışında yoğun olarak dans festivalleri oluyor. Fakat hepsini içinde barındıran; içerisinde heykel, içiresinde uluslararası el sanatları, uluslararası fotoğraf, çağdaş dans yarışması, halk dansları, çocuk oyun atölyeleri, kukla fesitvali gibi etkinlikleri barındıran fesitval bulamıyorsunuz. Çünkü bu imkan meselesi ve inanma meselesi ve halkı bu işin içine katma meselesi.

İnanmışlık gerekiyor

-Yurarıda biraz değindiniz ama festivallerin niteliğini artıran başka ne gibi unsurlar önemli?

Ozanoğlu:-Şöyleki niteliğini festivalin büyümesi ile bağdaştırabilirsiniz. Eğer siz bu işe inanmış, sayılan unsurları inanmışığı hedef alarak yürüdüğünüzde dünya üzerinde ciddi bir tanınırlığınız oluyor. Herkes bu fesitvale katılmak için can atıyor. Basit bir örnek: Mesela futbolda herkes üç büyük, dört büyük takımlardan birinde oynamak ister. Yani şu anda tabiki bu saydığımız tarzda festival yapan bir kaç festival var. Ne mutlu ki bunun bir tanesi Türkiye’de. Biz gerçekleştiriyoruz. Her bir etkinlik içerisinde büyük emekleri taşıyor. Bir fotoğraf yarışması düzenliyoruz Güler Ertan adına yapıyoruz bunu. Dünyanın dört bir yanından onbinlerce fotoğraf katılıyor. Her sene heykel sempozyumu yapıyoruz. Çok basitmiş gibi gözükse de şu anda şehrimizin her yanında bu festivalin ürünleri olan heykelleri serpilmiş durumda. 200 dolayında heykelimiz var. Dolayısıyla bütün dünya da kendi alanında her birim kendi reklamını yapıyor. Burada o alandaki işi en iyi yapabilme çabası. Bunun içinde güçlü bir dirayet ve inanmışlık gerekiyor.https://www.durumgazetesi.com.tr/images/upload/66666666666_84.jpg

“Mış” gibi festival yapmak doğru değil

-Bölgemizde çok yoğunlaşmaya başlardı festivaller. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz? Faydaları neler, eksiklikleri neler?

Ozanoğlu:- Çok fazla olumsuz bir şey söylemek istemiyorum. Ama mesela Silivri Belediyesi geçenler de bir börek festivali yaptı. Sosyal medya da ulusal medyada da geniş yer buldu. Aslında siyasilerin de bu işin organizatörlerinin başındakilerin hedeflediği şey bu olabilir. İkincisi ev kadınlarının için bu bir özendirici unsur olabilir. Ama festival kelimesinin altını ne kadar dolduruyor. Orda karşı cenahta yer alabilirim. Çünkü festival dediğiniz zaman çok daha altının dolu olması gerekir. Hani binayı yaparken, o binan temelinin çok sağlam olması ve üstkatlarından en ince işçiliğine , anahtar teslimine kadar her işin çok organize ve düzgün yapılması, ustalarla çalışılmış olması gerekir. Müteahhidin, yatırımcının çok kaba tabirle söylüyorum verdiği paranın karşılığını alabilmesi gereken şeyler festivaller. Bölgemizde de çok festival oluyor. Ama ben mesela hiç unutmuyorm. Sayın Ekrem İmamoğlu başkanımız, Beylikdüzü Belediye Başkanı iken her fesitvalimizi ziyaret ederdi. Şimdi ev sahibi konumuna geldi. İstanbul Büyükçekmece Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali oldu. Şu sözünü hiç unutmuyorum Ekrem Başkan’ın. “Ben burada bu festival varken, beylikdüzü’nde bu tarz bir festival yapmam çünkü zaten en iyisi burda yapılıyor.” Ne yaptı İmamoğlu, o enerjisini, gücünü bir başka festivale yönlendirdi. Caz Festivali. Bölgemizde pek çok yerde bu tarz dans festivalleri görüyorum. Zararlı mı değil. Halkı mutlu etmek için buraya ulaşamayan halka saydığım unsurları yaşatmak, kültürleri tanıtmak için faydalı ama. Ama bunu da naçizane tavsiyem; belediye başkanları, organizatörler layıkıyla yapmak durumundadırlar. Bir işi ‘Mış gibi yapmış olmak çok doğru değil: Emeğe de, zamana da, işe de yazık.

Kültürün yarışması olmaz, performansları yarıştırıyoruz!

-Bir söyleşi de diyorsunuz ki , yarışmaları hiç sevmiyorum. Bunu biraz açarmıyız. Neden?

Ozanoğlu:-Hiç sevmem. Federasyon başkanı iken de sevmiyordum. Hala da sevmiyorum. Çünkü merkez hakem kurulu başkanlığı da yaptım federasyonda. Bütün hakemleri atayan kurumun başındaydım. Halk oyunları hiç birhttps://www.durumgazetesi.com.tr/images/upload/aaaaaa_5.jpg zaman doğrusu dört dörtlük doğrusu olmayan bir şey. Bir kültürün yarışması olmaz. Biz performansları yarıştırıyoruz.

Kültür herkesin kendi kültürüdür. Herkesin yoğurt yiyişi farklıdır. Fakat orada yarışma oldugu zaman işin içine öyle şeyler giriyor ki, ben bebelerin göz yaşlarına dayanamıyorum. Şimdi hepimizin çocuğu kendine kıymetlidir. Onun yaptığı performans çok önemli. Anne babanın gözünde performanslar mükemmeldir. Ama sonuçlar açıklandığında bir kişi kazanıyor. Sonra gözyaşları devreye giriyor. O zaman olayın bütün büyüsü bozuluyor.

Burada da festival o kadar mükemmel oluyor ki, fakat ülkeler ülkelerinie dönerken bir ödül alabilmek adına o yarışmada o kadar hırs yapıyorlar ki, festivalin tadını çıkaramıyorlar. Sonucuna da göre de mutlu ya da mutsuz olabiliyorlar. Onun içinde yarışmaları bu anlamda çok sevmiyorum. Bütün dünyada da jüri üyeliği yapıyorum maalesef.

Festivalin en başarılısını yapıyoruz

-Hayal bitmez, teknolojik ve maddi olanak sıkıntısı yok. Nasıl bir festival hayaliniz olur du? Başka bir festival hayaliniz var mı? Ne üzerine bir festival ve nerede?

Ozanoğlu:Şöyle megalomanlık olarak algılanmasın ama. Ben 23 festivale başından itibaren katıldım. Burada zaten imkanlar inanılmaz şekilde zorlanarak dünyanın en iyi festivalini yapıyoruz. Sekiz sene dünyanın en iyi festivali seçildi. Yurt dışında olan ve objektif jüri üyelerinin değerlendirmesi sonucu belirlenen sonuçlar. Hatta bir kuruluş ta artık en iyi festival ödülü değil ve ‘Onur Festivali’ ödülü verdi. Artık bu bizim onurumuz dendi. Daha ne yapabiliriz. Tabiki teknoloji çok gelişti. Sınırı yok. Maddi imkanlar teknolojik unsurları da devreye koyarak, çok farklı enstdümanlara çok daha yukarılara uçururum. Ama şu anda bu tarz çalışmaları yapanlar, profesyonel olarak parak kazanmak amacıyla yapan çok büyük şirketler, firmalar. Ama kendi alanımızda, zaten inanın abartısız söylüyorum. Dünyanın en büyük festivalini yapıyoruz. Festival yürüyüşünde halk kendi diktiği elbiselerle katılıyor. Bir rehber sınavı yaptık. Biz her ülkeye üç rehber veriyoruz. Rehber sınavla alınıyor. Ne kadar titiz olduğumuzu belirtmek için söylüyorum.

Beş kıtadan katılım var

-Festivale bu sene 64 ülkeden katılımcı olduğu belirtiliyor. Nerelerden var. Beş kıtadan temsilci var mı?

Ozanoğlu:-Beş kıtadan var. Asya, Avrupa, Amerika, Afrika, Okyanusya. 64 ülke nasıl. Bu yıl için konuşalım. 24 ülke halk dansları yarışmasına katılıyor. El sanatları sergimiz ve sempozyumumuza yaklaşık 70’e yakın standhttps://www.durumgazetesi.com.tr/images/upload/ffffffffff_5.jpg açıyoruz. Bunun 35-40 tanesi yabancı ülkelerden gelen konuklarımız. Halk oyunlarında beşi beş kıtadan olmak üzere dokuz tane yabancı jüri üyemiz var. Fotoğraf yarışmasının, heykeltraşlar. Dokuz heykeltraş var bunun yedi tanesi yabancı. Totale ülke baktığımızda 64 ülke temsilcisini farklı alanlarda ağırlıyor olacağız.

65’ten fazla ülkede evimiz var

-23 yıldır festival yapıyorsunuz. Bir çok ülke temsilcisiyle karşılaştığınız. Bir çok olayla karşılaştınız. Sizi en çok etkileyen olay neydi, ya da eser.

Ozanoğlu:-Şöyle burada 7 tane ülke varki. 200 yılında. Hatta benim 99 kasım do ğumludur. Benim oğlum gibidir. Şimdi 64 leri konuşuyoruz. Arada domuz gribi oldu, on beş temmuz oldu, pandemi oldu biz yine ara vermedik festivale. Bu anlamda bizim ciddiyemiz. İnanılmaz güzel dostluklar elde ettik. O insanları o kadar güzel ağırladık ki, dünyanın neresine gidersek gidelim inanın uçağın kapısında karşılıyorlar. Ucağın içine geliyorlar. Ben hiç bir yerde bunu görmedim. Demek ki çok güzel şeyler ekmişiz. Aldığımız üründe biçtiğimiz şeyler de o güzellikte. 65 ülkeden fazla yerde evimiz var.

Aynı günde iki kıtaya ayak basmak şaşırtıcı, büyüleyici

-Bu gelenlerin Türkiye ile de ilgili düşünceleri vardı. Türkiye ile ilgili en çok neye şaşırıyorlar.?

Ozanoğlu:Türkiye’nin bu kadar modern olmasına şaşırıyorlar. Bu festivalin özelinde söylüyorum. Bütün programları onlara göre düzenliyoruz. Dünya üzerinde iki kıtaya ayak basmış olmaları. Çarşamba günleri gemi turları düzenliyoruz. Aynı gün hem Asya’da hem Avrupa’da oluyorlar. Bu onlar için büyük olay. Üç kez İstanbul’a indiriyoruz. Bu nedenle bu çapta bir festival dünya üzerinde yok. Ben Uzakdoğu’ya da Güney Amerika ya da gidiyorum. Avrupa’da da bir çok festivale gidiyorum. Bu tarz bir festival dünya üzerinde yok. O nedenle zaten ödül vermeyi de bıraktılar.

Buraya gelmek için o kadar fazla insanı araya koyuyorlar ki. İstanbul da olması çok önemli. Büyükçekmece’nin buranın bir parçası. Biz ilk başta okullarda yatırıyorduk. Şimdi on yıldır lüks otellerde ağırlıyoruz. Yemekleri, akşam eğlenceleri, ülke geceleri yapıyoruz.

Son isteğim şu. Devlet bu festiale sahip çıkmalı.

Büyükçekmece 23 yıldır destek almadan ülkeyi tanıtıyor

-23 yıldır hiç destek almadınız mı?

Ozanoğlu:-Bir defa istedi sayın başkan. O zamanki parayla 6 milyon lira, bugünkü parayla 6 bin lira göndermişlerdi. O da iade edildi. Bin kokteyle yetmez. Bu festival ükeyi tanıtıyor, ülkenin kültürünü tanıtıyor. Ama Kültür Bakanlığı bu festivale destek olmuyor. Devletin sahip çıkması gerekiyor. Bu festival ülkenin yüz akı.